Mustafa Özer
Yoksul sadece karnını doyursun mu?
Yoksulu daha yoksul yapmak, onları sosyal yaşamdan soyutlamak, cahil bırakmak hiçbir zaman iyi bir iktidar stratejisi olamamıştır ve olamayacaktır.
Hani üç çocuk yapacaktık?
Toplumun her kesimini derinden etkileyen ve yoğun bir biçimde hissetmeye başladığımız iktisadi kriz ortamında çoğu yurttaşımız çocuk yapıp yapmama kararını yeniden gözden geçirecektir.
Enflasyon gerçekleri
Her zaman ve her yerde olduğu gibi enflasyonu düşürme politikalarının bedeli emekçiye, dar gelirliye ve yoksula ödettirilmektedir. Yüksek enflasyon ortamında satınalma güçleri en fazla düşen kesim bu kesimlerdir. Ne yazık ki uygulanan politikalarda ise bu durum “bilerek” göz ardı edilmektedir.
Büyüyen Türkiye, küçülen tarım sektörü ve halkın artan enflasyonu
Doğal zenginliklerimizi, tarım alanlarını sermayeye peşkeş çekerek ne bu ülkede sürdürülebilir, kapsayıcı büyüme sağlayabilirsiniz ne de enflasyonda kalıcı bir düşüş yaratabilirsiniz. Kamunun öncülüğünde yeni bir tarım politikasına, eski devlet üretme çiftlikleri gibi uygulamalara gereksinim olduğu çok açıktır.
Kur-ihracat ilişkisi neden kopuk?
Türkiye’yi, sermayenin mutlak tahakkümünü öngören ve 24 Ocak 1980 kararları ile uygulanmaya başlanan neoliberal politikalardan kurtarmadan, ekonomimizin yapısal sorunlarını çözmek olası değildir.
Enflasyon: Sermayenin yeni oyuncağı!
Yeni yeni enflasyon tanımları ile “farklı olduğunu, farklılık yarattığını düşünenler” umarım kime ve neden hizmet ettiklerini çok geçmeden anlarlar. Ama unutmayalım ki “Güneş balçıkla sıvanmıyor!”. Çünkü enflasyon, Milton Freidman’ın buyurduğu gibi “her zaman ve her yerde parasal bir olay“ değil, nadiren parasal olgudur.
Cari işlemler açığı bir kader mi?
Cari açığın finansman biçimi bizi daha fazla “cari-açık-kolik” yani “dış-borç-kolik” yapmaktadır. Cari-açık-kolik olmaktan kurtulmanın yolu da sıcak parayı teşvik eden, ödüllendiren iktisat politikaları uygulamaktan geçmemektedir.
64,77=?
Unutmayalım önümüzde çok önemli bir yerel seçim var ve her koşulda büyümeden taviz vermediğini, vermeyeceğini; hele hele yüzde 70’lerin üzerine çıkacak enflasyonu -büyümeyi düşürmeden- tek hanelere indireceklerini iddia eden bir ekonomi yönetimimiz ve iktidarımız var. Siz de öyle düşünmüyorsanız yerel seçimler için konacak sandıklarda gereğini yapın.
Önce 'Nas', şimdi rasyonele dönüş: Her şey finans kapital için!
Oysa konuşulması ve yapılması gereken belli: Uluslararası finans kapitalin güdümüne girmiş, onun politikalarını uygulayan bu iktidarın emekçi dostu olmadığına herkesi inandırmak. Ancak bu sayede Türkiye’ye dirlik ve düzen gelir.