Yeni Şafak gazetesi yazarlığı, Anadolu Ajansı başdanışmanlığı ve Star gazetesi yazarlığı yaptıktan sonra ilk sayısı 28 Şubat 2015’te çıkan Diriliş Postası adlı gazetenin genel yayın yönetmeni olan Hakan Albayrak, dünkü yazısında, sosyalistlerin, komünistlerin ve anarşistlerin etkisi altında kalan gençlere seslenmiş.*
“AK Parti taraftarı olmaktan utanan üniversite öğrencisi kardeşlerimin dikkatine” başlıklı yazıya göre, sayıları hiç de az değilmiş bu gençlerin:
“Gezi hareketi bize ne kadar iğrenç geldiyse, üniversite öğrencisi ortalama Müslüman gence o kadar cazip geldi. Kendini tutamayıp Gezi’cilere katılanlar oldu. Katılmayanların da onlara içi gitti. Gıpta ettiler onlara, özendiler. Kıskandılar onları.”
İslami hareketler AKP iktidarı döneminde muhalif kimliklerini kaybedince üniversitelerde meydan solculara kalmış ve onların yarattığı atmosfer, Albayrak’ın “bizim çocuklar”ının önemli bir kısmını (belki de çoğunu) aşağılık kompleksine sürüklemiş. Bu nedenle AKP düşmanlığı yapmaya bile başlamışlar:
“Özendikleri o solcu gençlere İslam dairesi içinde kalarak benzeyebilmek için. Onlara ‘Aslında İslam da devrimcidir, AKP’nin İslam’la alakası yok, aslında sosyalizm, komünizm, anarşizm İslam’a daha yakın’ diyebilmek için.”
Albayrak, yazısının devamında, gençleri AKP’ye oy vermeye ikna etmek için elinden gelen her şeyi yapıyor.
Bir kere, devrimciler/solcular, aslında Kemalistmiş. Vaktiyle başörtüsü yasağına karşı çıkanlar bile “son tahlilde” Kemalizmin askerleriymiş, çünkü Türkiye’nin “bir İslam ülkesi” olmaktan çıkmasını savunuyorlarmış. Dolayısıyla:
“Türkiye’yi bir İslam ülkesi olarak görmeyen, göremeyen veya görmek istemeyen sosyalistlere, komünistlere, anarşistlere özenmek, Allah’a, O’nun Rasulü’ne ve Kıyamet Günü’ne iman eden bir gence yakışmaz. Kendinize bunu yakıştırdığınızı hissettiğiniz anda İstiaze ve Besmele (Euzu Besmele) çekip Felak-Nas surelerini okuyun, üzerinize çöken mundarlığı üzerinizden atın.”
Ama Hakan Albayrak, gençleri “cehenneme gidersiniz” diye korkutmanın yeterli olmayacağını düşünüyor ve yazısının devamında, Tayyip Erdoğan’ın, Ahmet Davutoğlu’nun ve AKP’nin aslında “devrimci” olduklarını kanıtlamaya çalışıyor!
Ne var ki, sadece “edebiyat” yaparak, hırsızlıkları, yolsuzlukları, yalanları ve haksızlıkları unutturamayacağının da farkında. Bu nedenle, gençlerden AKP’ye oy isterken şöyle söylüyor:
“Kusurlu taraflarını düzeltmek için uğraşın veya o taraflarını Allah’a havale edin, ama 7 Haziran günü her halükârda sandığa gidip AK Parti’ye verin oyunuzu.”
Bir “sorun başlığı” olarak gençliğin bugünkü durumu, sadece Albayrak’ın değil, asıl olarak dinden-imandan söz ederek yandaşlık yapmaya çalışan başka yazarların da gündeminde. Örneğin, yine dün, Yeni Şafak’ın Erasmus düşmanlığıyla ünlenen yazarı Yusuf Kaplan, bir gençlik yazıları dizisinin girizgahı olarak, “Nasıl bir gençlik?” başlıklı eski bir yazısını yeniden yayımladı.**
Yandaşlığını yaptığı siyasetçileri akla getiren şu paragraf da aynen kalmış:
“Dünyanın ayartıcı nimetlerini elinin tersiyle iten, hayatını, hakikate gebe insanlığın ‘susuzluğu’nu giderecek gürül sürül akan ‘ırmakları’ akıtmaya vakfeden bir gençlik...”
Kısacası, AKP yandaşları, gençliğin ellerinden kayıp gitmekte olduğu kaygısını taşıyor. Ve gençlik üzerinde yeniden daha etkili olmanın yollarını arıyorlar...
Bir başka deyişle, avantaj, solun elinde.
Ama bu avantajı değerlendirebilmek için, gerçekten de, akıllıca hareket etmemiz gerekir... Karşı taraftakilerin bugünkü göreli zayıflıklarına güvenip, “zaten kazandık” havasına girersek, kaybetme ihtimalimiz güç kazanabilir.
Tam da onların yapamayacağını yapıp, gençliğin ülke siyasetindeki ağırlığının artması için çaba harcamalıyız.
Ve herhalde, bunun yolu, tıpkı onların yaptığı gibi, gençlere, “her şeyin en doğruları şunlar ve bunlardır, ve bunlara karşı gelenler cehennem ateşinde yanacaktır” demekten geçemez.
** http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/yusufkaplan/nasil-bir-genclik-2010850