“Partinin kaderini bir hanıma bırakmam” buyurmuş AKP Kocaeli İl Başkanı Mahmut Civelek. Nereden mi icap etmiş bu sözler? Kartepe İlçe Kongresi’nde kendi listesiyle aday olan Hatice Kübra Bilecen sebep olmuş. Genel Merkez’in desteklediği aday dururken bu hanımefendiye de ne oluyormuş? Konuşma yapmasına da izin verilmemiş. Bunun üzerine Hatice Kübra hanım salonu terkederken kongrede kavgaya da sebep olmuş.
AKP Kartepe İlçe Örgütü’nde neler döndüğünü bilmiyorum. Bu İlçe Örgütü’nün ismini duyduğumda yıllar önce okuduğum bir haber aklıma geldi. Gazze’ye İsrail saldırısı olduğu sıralarda AKP Kartepe Kadın Kolları Filistin Halkı ile dayanışma amacıyla bir gece düzenlemişti. Buraya kadar bir sorun yok ama yaptıkları işe o kadar yabancıydılar ki düzenledikleri yardım gecesinde kadınlar oyun havaları eşliğinde göbek atmışlardı. Bu gaf sonra nasıl toparlanmıştır bilmiyorum ama AKP’nin mazlum halkların yanında olma söyleminin ne kadar ikiyüzlü olduğunu ve burada kadınların rolünü anlamak için çok çarpıcı bir örnekti.
Bilecen’i tanımam, hakkında en ufak bir fikrim yok. Kongrede neden aday olmuş amacı neymiş bunu da bilmiyorum. Bu meselenin gündeme geliş biçiminde zaten bu bilgilerin önemi de yok. Tanımadığım, hakkında bir şey bilmediğim bir kadının AKP Kongresi’nde uğradığı haksızlık karşısında tepki göstermek gerekir gibi sözler de söylemeyeceğim.
Meselenin bam telini İl Başkanı’nın söylediği sözler oluşturuyor. Kadınları siyasette örgütlenme ve vitrin unsuru, toplumun bütününde ise geleneksel rolleri ile malul fıtratına razı olması gerekenler olarak gören AKP zihniyeti yukarıda ele aldığımız olaydaki gibi örneklerde kendini tüm gerçekliği ile açık ediyor.
Hanımlar evlerimizde baştacıdır.
Hanımlar üç de yetmez beş tane çocuk doğurup, büyütmeli, açlık, yoksulluk, yaşam kavgası hepsi ile tek başlarına mücadele etmelidir.
Hanımlar toplum içinde kahkaha atmamalı, hamileyken ortalık yerlerde dolaşmamalıdır.
Hanımların kapalı olanı makbüldür.
Hanımlar evlerini çekip çevirmeli, başarılı kocalarının en önemli destekçileri olmalıdır. Hayrünisa Hanım, Emine Hanım ne de önemli örneklerdir.
Hanımlar yeri geldiğinde geride durmalı, hadlerini bilmelidir.
Hanımlar konuş dendiğinde konuşmalı, susması gerektiğinde susmayı bilmelidir.
Haddini aşana had bildirilir, bu sayede bütün hanımlara da yeniden mesaj verilir.
Hanım dediğin hanımlığını bilmelidir.
Peki siyasette hanımlığını bilmeyenlere ne mi olur? Ya kaderine razı olur, dersini alır, dizini kırar yerine oturur. Ya da bu örümcek bağlamış çarklardan yorulur, kenara çekilir.
Yani siyasette kadınların kaderi bu mudur? Yoksa başka türlüsü mümkün müdür?
Bu zihniyeti reddeden kadınlar ise AKP’ye, gericiliğe, sömürüye, savaşa, katliamlara, şiddete karşı mücadeleyi ilmek ilmek dokur.