“İşin, vicdanı, beleği ya da ahlaki değerleri yoktur. İnsanlar bu özellikler esahiptir, yani en azından bazı insanlar, bazen… Bangladeş’te üç kuruş kazanmak için çekiçle -ve parmaklarıyla- kullanılmış pilleri parçalayan çocuğun fotoğrafına bakarsen, onu çalıştıranların bu çocuğun sağlığı ya da iyiliği üzerinde hiç düşünüp düşünmediklerini merak ediyorum onlara göre o bir insan mıdır; yoksa işlerinen değiştirilebilir bir parçası, bitince atılan bir güç kaynağı mı?” (Ferdinand Protzman, Çalışanlar, National Geographic Fotoğraf Albümü)
Mısır’da çalışma yapan arkeologlar, o güne kadar olmadıkları kadar ortopedistlerden, fizyoloji ve spor fizyolojisi uzmanlarından yararlanmak zorunda hissetmişlerdi kendilerini. Kendilerini oldukça şaşırtan pek çok şeyle karşılaşmışlardı zira. Eklemleri dışarıdan ani bir darbe olmadan zedelenmiş, omurları deforme olmuş, kırık ve çıkıkların yoğun olarak gözlemlendiği çocuk iskeletlerine tanık olmuşlardı Amarna’da yaptıkları kazılar sırasında. Tek kullanımlık işçiler dediler onlara. Kullanılıyor, öldüklerinde basit bir tören yapılarak Amarna dışında mezarlara gömülüyorlardı. Bu türden mezarlara Mısır’da pek rastlanmadığı için oldukça ilgilerini çekmişti. Çok tanrılı din yerine, tek tanrılı dini getirmeye çalışan ve Mısır firavun yazıtlarından kazınan, sonrasında hep nefretle anılan Akhenaton (4. Amenhotep) tarafından yaptırılmaya çalışılan yeni başkent Amarna kazıları, çocuk emeğinin acımasız sömürüsünün de en eski örneklerinden birisiydi. Aynı zamanda Mısır toplumunun en alt sınıflarının çalışma, yaşam ve beslenme koşulları hakkında da bize sayısız bilgi sundu Amarna’daki çocuk mezarları. Çocukların iskeletleri incelendiğinde çoğunda travmaya bağlı yaralanmalar, eklem hastalığı osteoartrit, çeşitli anomaliler, omurga kırıkları görülmekteydi. Mezarlarda ölülere ait eşyalar veya bir ritüel izi bulunmamaktaydı, bu da defnedilmelerinin aileleri değil, onları çalıştıranlar tarafından gerçekleştirildiğini gösteriyordu. Ağır çalışma koşulları sonucu ölen çocuk işçiler Amarna kentini yaratmışlardı.
Harcanıp atılan çocuk emeği bugün de çok yaygın. Aşağıda fotoğrafını gördüğünüz pil geri dönüşüm “işçileri” utanarak söylüyoruz ki, oyun çağında bir yetişkinin bile maruz kalamayacağı risklere maruz kalıyor.
Foto için kaynak: http://www.nl-aid.org/child-labour-recycling-batteries/
Bangladeş’te pillerin geri dönüşümünde çocuk işçi kullanımı çok yaygın, keza Hindistan ve bazı diğer Asya ülkelerinde. Minicik, koşması, ağlaması, kahkaha atması, yaramazlık yapıp ortalığı karıştırması gerekeren çocuklar civa, kadmiyum, çinko, kurşun, manganez, amonimyum klorit, çinko klorit, kurşut oksit, karbon tozları gibi pek çok kimyasala maruz kalıyor. Ne kadar yaşıyorlar, bundan on yıl sonra ne yaşayacaklar bilmiyoruz. Ama bildiğimiz, kullandığımız telefonlardan, tabletlere ve pek çok elektronik eşyaya kadar elimizde kirli bir şey tuttuğumuz.
Bir de hemen ölen çocuklar var. Twitter’da ölümlerini paylaştığınız zaman “eee Türk çocukları da ölüyor, Suriyeli ölünce mi sorun oluyor, gelmeselerdi zorla mı çalışıyorlar” gibi, ki bu en hafifi, insanlık dışı yorumlara konu olan onlarca çocuk. Ölümün milliyeti, ırkı, dini, rengi yok. Ölümün kanıksanması ise tam gericiliğin Ortadoğu’ya dayattığı bir pislik. Milliyetçiliğin dayattığı pislik ise bizden olmayan ölümlere duyarsızlık ve “oh olsun” deme hali. Binlerce insana sorsanız, kimse 7 yaşında bir çocuğun kafasının yaklaşık bir tonluk ağırlık altında ezilmesini savunmaz, bunu düşünemez bile. Ama işyerinizde yanıbaşınızda çalıştığınız kişinin “tamam da onlar da…” “evet yazık, ama…” diye başlayan cümleleri sosyal medyada “böyle böyle azalırlar biz de kurtuluruz” haline dönüşüveriyor. Merak eden Twitter’de Suriyeli çocuk işçi öldü yazsın, bulduğu paylaşımların altındaki yorumları okusun. İnsanlık gelişiyor, ilerliyoruz ne güzel denilen bir dönemde son beş yılda yeni tanık olduğumuz haberler şunlar:
Suriyeli çocuk işçi asansöre sıkışarak yaşamını yitirdi
Suriyeli çocuk işçi tuğla fabrikasında göçük altında kaldı.
Suriyeli çocuk yüksekten düşerek öldü.
Suriyeli çocuk işçi asansör halatı kopunca düşerek yaşamını yitirdi
Suriyeli çocuk işçi forkliftin altında kaldı…
Bundan belki on yıl önce bu haberlerde Suriyeli yerine “Kürt” “Bitlisli”, “Siirtli” ifadesini de koyabilirdiniz. Bundan 25 yıl önce Bulgaristan göçmeni, Romen diyebilirdiniz. Ve her zaman bir Türk çocuk işçi ifadesini de koyabilirsiniz.
Göç sorunu milyonlarca emekçi için yaşama sorunuyken, kapitalizm için bir istihdam sorunu. Göçmen emeğinin de en acımasız sömürüsü, kadın ve çocuk emeği. Bugün Gaziantep, Kilis ekonomisi geçmişin Amarna kentini yaratan çocuk işçiler gibi, çocuk işçilerce yaratılıyor. Adı sanı dahi bilinmeyen kullan at işçiler, yüzyıllar öncesinin antik Mısır’ındaki gibi gömülüyor. ILO ve UNICEF Haziran 2021 verileri, dünyada çocuk işçiliğin 8,4 milyon daha artarak 160 milyona ulaştığını (ki bunların bir kısmı köle olarak çalıştırılıyor) söylüyor. Çocuk işçilik ülkemizde ve bölgemizde belki de Türk, Kürt, Arap, Afgan ve pek çok halkları en ortaklaştıran acılardan biri olarak önümüzde dururken emek örgütleri hala bu konuya oldukça uzak duruyor…