İzmir Aliağa’ya gelmekte olan nükleer bomba!
Çünkü yalnızca sizin değil çocuğunuzun da geleceği söz konusudur, aksi temel bir yaşam hakkı ihlalidir!
Ülkemize bir bomba geliyor, aynen Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombası gibi bir bomba. Yalnızca yanı başında çalışan işçileri değil, tüm çevre halkı yıllar boyunca öldürecek bir nükleer bomba! Üstelik gerekli izinleri almış şekilde, yavaş yavaş tüm dünyanın gözleri önünde!
İçinde 600 ton asbest ve toksik madde barındıran, Brezilya donanmasına ait Sao Paulo gemisi söküm işlemi Aliağa’da yapılması için gerekli onay Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verildi. Önce Avrupa’nın plastik çöplüğü durumuna gelen insan ve çevre sağlığı için riskli gemi sökümü için yaşamı hiçe sayılan sayılı ülkelerden birisi haline getirildi. Dünyanın birçok ülkesinde söküm işlemi onayı almamış bu geminin, ülkemiz sınırlarında sökümüne izin verilmesini Türkiye’nin nasıl bir çöplük haline getirildiğini gösteriyor. Yarıştığımız ülkeler ise Bangladeş, Pakistan ve Hindistan! Aşağıdaki grafik, ülkemizdeki baskıcı emek rejiminin, emekçi halkı ne hale getirmekte olduğunu da gösteriyor.
(@NGOShipbreaking’ten aktaran Asbest Söküm Uzmanları Derneği)
Aliağa’ya gelmekte olan bu bombanın daha küçük çaplıları, geçtiğimiz aylarda bölgeye “atılmıştı” aslında. Aliağa Gemi Söküm Tesisleri'nde parçalanan "Gökhan Han" adlı gemide asbest tespit edildiğini duyurulmuş, konuyla ilgili Asbest Söküm Uzmanları Derneği tarafından hazırlanan raporda, asbestin havaya dağılmasını engelleyen donanımla işçiler için koruyucu kıyafet ve ekipman olmadan sökümü yapan Kılıçlar Gemi Söküm Firması’nın üretiminin durdurularak işçilerin sağlık taramasından geçirilmesini istenmişti.
Peki biz felaket tellalı mıyız? Çok mu abartıyoruz, boşu boşuna panik mi yaratıyoruz. Bu yazıda bolca bilgi vermeye çalışacağım. Bölgede mücadele eden dostların, derneklerin, ekoloji mücadelesindeki arkadaşlarımızın yararına dokunabilirse ne mutlu. Yeter ki bu nükleer bombayı ülkemizden uzak tutalım, İzmir Aliağa halkının yaşamını kurtarabilelim! Asbest belasını yakından tanıyıp ve ona karşı mücadele edebilelim.
NEDİR ASBEST?
Aşağıdaki fotoğrafa dikkatle bakın, ince uzun, ipliksi lifler. Solunum yoluyla vücudunuza giriyor, akciğerinize saplanıyor. Mikro boyutta iğneler gibi düşünün. Akciğerinize saplandığını hissetmiyorsunuz, kimi zaman onlarca ama kimi zaman yalnızca bir tanesi saplanıyor. Bir tanesi bile yirmi yıl sonra sizi kanserden öldürebiliyor, belki yalnızca bir tanesi bile
Bu kadar tehlikeli de peki neden yasaklanmıyor? Asbeste karşı mücadele neredeyse yüzyıla yakın zamandır sürüyor. Ama hep “daha az zararlısı çeşitleri var mı?”, sağlıklı bir maruziyet limiti tartışmaları sürekli karşımıza çıkıyor, çıkartılıyor:
“Maruziyet düzeyleri konusunda da tartışmalar, insanoğlunun sahip olduğu bilimsel düzeyin işyerlerindeki çalışma koşullarına yansımadığını göstermektedir. Maruziyet sınırı (limiti) teorik olarak işçilerin herhangi bir maddeye zarar görmeden maruz kalabilecekleri miktarı göstermektedir. Ama bu iddianın bilimsel bir temeli bulunmamaktadır (Ziem ve Castleman, 2000; 120-134). Bu limitler sağlıklı erkekler üzerinde yapılan araştırmalardan elde edilen verilere dayanmakta yaş ve cinsiyet etkisi, keza sağlıklı olmamanın, geçmişten gelen veya farklı etkenlerle gerçekleşen hastalıkların etkisi ve işyerinin dışındaki maruziyet de gözardı edilmektedir. "Güvenli" maruziyet düzeyi zamanla giderek aşağıya düşmektedir! Örneğin benzen için 1945 yılında milyonda 100 partikül, 1988 yılında milyonda 10'a düşmüştür, keza vinil klorit için maruziyet limitleri 500'den 5'e inmiştir (Ziem ve Castleman, 2000; Heifetz, 1989; Fird ve diğerleri,1997'den aktaran Barnetson, 2010; 69).”
Sınır değerler sürekli aşağıya düşüyor, bir insana zararlı olabilecek sınır değerler. O sınır değerin altındaysa sorun yok, üstündeyse zararlı. Şimdi şöyle bir bakalım; zararlı bir maddeye 50 yıl önce neredeyse 500 kat daha fazla maruz kalmak “sağlıklı” iken bugün neredeyse yasaklanma noktasına gelebilmektedir! Peki insanlar mı 50 yılda evrimleşti?
Asbest sınır değerlere ilişkin tartışmada en önemli örneklerden birisidir, dünyada sayısız ülkede yasaklanmıştır, Türkiye’de de 2010 yılında üretimi ve kullanımı yasaklanmıştır, neden zira asbestten korunmak hemen hemen imkansızdır. Asbest için sınır değer ise ilgili yönetmelikte aynen aşağıdaki gibi verilmiştir:
“Sınır değer
MADDE 11 – (1) İşveren, bu Yönetmelik kapsamındaki çalışmalarda çalışanların maruz kaldığı havadaki asbest konsantrasyonunun, sekiz saatlik zaman ağırlıklı ortalama değerinin (ZAOD-TWA) 0,1 lif/cm3’ü geçmemesini sağlar.”
Burada günde 8, haftada 40 saat çalışan işçinin bir kimyasala uzun süreli, tekrarlanan bir biçimde maruz kalması durumunda sağlığının zarar görmeyeceği düşünülen zaman ağırlıklı ortalama kimyasal madde konsantrasyonu hesaplanır. Sekiz (8) saatlik belirlenen referans süre için ölçülen veya hesaplanan zaman ağırlıklı ortalama sınır değerine ZAOD-TWA denir. 8 Saat içinde bulunduğunuz yerde, çok kısa bir sürede tek bir asbest lifi olabilir ama bu durumda ortam sınır değerin altında kalabilir. Ama düşünün o tek bir lif sizi 20 yıl sonra öldürebilir. Aslında asbest konusunda ortada bir limit olması bile düşünülmemelidir!
O yüzden, asbestli bir bina yıkılmaz! Asbestli bir gemi gelişigüzel sökülmez, neredeyse beş altı aylık bir hazırlık aşamasından, yakın bölgedeki halkın geçici olarak tahliyesinden ve neredeyse bir uzay üssü kurarcasına önlemler alındıktan sonra sökülür. Çalıştığım bir konu olması itibariyle, asbestli bir binanın sökümü için “sağlıklı” bir faaliyetin nasıl olması gerektiğini aşağıdaki fotoğraflarda göstermek isterim:
https://thompsonsofprudhoe.com/asbestos-removal/
http://www.fbportsmouth.com/projects/decontamination-decomissioning/X-333-Asbestos-Removal.htm
https://www.colourbox.com/image/asbestos-removal-of-basement-of-a-public-building-image-568148
Yine fotoğraflarla devam edelim. İlk fotoğrafta, asbest sökümü yapılan bir binanın içini görüyorsunuz. İkinci fotoğrafta bu işi yapan, çift kat sızdırmaz ambalaja asbestli malzemeyi koyan, astronot gibi giyinmiş işçileri, üçüncü ve dördüncü fotoğrafta ise binaya giriş ve çıkışın nasıl olması gerektiğini görüyorsunuz. Sökülen malzemeyi atmak yetmiyor. İşçilerin üzerlerindeki giysilerin vakumla temizlenmesi, sonra giysilerin ve işçilerin yıkanması ve en son aşamada temiz odaya geçmeleri gerekiyor. Daha sayısız fotoğraf gösterebilirim veya siz rahatlıkla internetten bulabilirsiniz. Tüm bunlar milyonlarca risk altında insan ölmesin diye yapılıyor.
http://brickleyenv.com/cal-oshas-enforcement-of-asbestos-standards/
http://www.ecsgogreen.com/?page_id=614
http://asbestosremovalequipment.co.nz/negative-pressure-and-vacuu.html
http://www.sopocottage.com/2014/09/dealing-with-challenges-asbestos-removal.html
Aşağıdaki fotoğraf ise içerisinde 350 ton asbest barındırdığı uzmanlarca belgelenmiş olan tarihi Havagazı Fabrikası’nın, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından gerekli hiçbir önlem alınmadan yıkılması sırasında çekilen bir fotoğraf. Suyla ıslatılıyor, o suyun buharlaşacağı, sonrasında liflerin havaya karışacağı bir ilkokul çocuğu tarafından dahi bilinirken.
Kaynak: Gazete Duvar
Öte yandan Türkiye’nin binlerce yerinde Kentsel Dönüşüm adı altında, içinde asbest bulunan binlerce binanın da hiçbir önlem alınmadan yıkılmakta olduğunun altını çizelim. Evet şu an Türkiye’de asbest üretmek ve kullanmak yasak, peki yıkılan binalardaki asbestin havaya karışması nasıl önlenecek? Çok ama çok pahalı tekniklerle! Peki asbestli malzeme nereye atılacak? Özel olarak belirlenmiş asbest bertaraf sahalarına, çift korumalı, geçirimsiz ambalajlarla, özel konteynerlerle. Ayrıca asbest sökümü yapanların üzerinde tek bir lif bile kalmayacak, vakumlu ortamlarda uzun bir süre arındıktan sonra akşam eşinin çocuklarının yanına gidecek, üzerinde tek bir lif kalmadan…
Bakanlıkça hazırlanan “Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik” 23 Ocak 2013 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmişti. Avrupa Konseyi Direktifleri de dikkate alınarak ve İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na dayanılarak çıkarılan yönetmeliğin amacı şuydu: “Çalışanların asbest söküm, yıkım, tamir, bakım, uzaklaştırma çalışmalarında asbest tozuna maruziyetlerinin önlenmesi ve bu maruziyetten doğacak sağlık risklerinden korunması, sınır değerlerin ve diğer özel önlemlerin belirlenmesi.” Bu yönetmelik ayrıca asbesti uzaklaştırma konusunda da bir rehber sunar. Ayrıntısına girmeyelim, bu köşe yazısının sınırlarını aşacaktır.
Kısaca; asbestli bir bina içindeki asbestli malzeme uzay üssü gibi bir geçici tesis kurup sökülmeden YIKILMAZ, asbestli malzeme önlem almadan SÖKÜLMEZ (eski binalardaki marley yer kaplamaları asbest uzmanı görmesin diye de önceden sökülmez!), asbest gelişigüzel GÖMÜLMEZ, asbest GERİ DÖNÜŞTÜRÜLEMEZ, asbestten basit bir maskeyle KORUNULMAZ, su sıkmakla asbestin havaya karışması ÖNLENEMEZ…
Çevrenizde yıkılmakta olan eski bir bina gördüğünüzde hemen ilgili yerlere başvurmalı, gerekirse yıkımı durdurmalısınız, bu konuda hakkınız vardır, yasa ve yönetmelikler sizin yanınızdadır.
Çünkü yalnızca sizin değil çocuğunuzun da geleceği söz konusudur, aksi temel bir yaşam hakkı ihlalidir!
Çeşitli Kaynaklar için:
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/402604
https://ilerihaber.org/yazar/melih-gokcek-asbestle-ilgili-yargilanabilir-mi-78225.html
https://ilerihaber.org/yazar/tek-bir-asbest-lifi-bile-oldurur-69779.html
https://www.mimarist.org/wp-content/uploads/yayinlar/mimarist/pdf/58.pdf
http://ilerihaber.org/icerik/bilirkisi-raporu-dogruladi-ankara-halki-asbest-soludu-74615.html
http://www.radikal.com.tr/turkiye/7-milyon-bina-yikilirken-kanser-vakalari-artabilir-1163929/