Her yerde ve her zaman sürmek zorunda kalan bir savaştan ve bu savaşın bir savaşçısından bahsedeceğim bu hafta size.
“Hep hayatı dengede tutmaya çalıştım, bazen bu yürümedi, bazen aile pahasına oldu ama bence bütün kadınlar özel hayatlarında büyük fedakarlıklarda bulunuyor ve bunu kabul etmeleri gerekiyor. Bununla başetmenin yollarını bulmak için biraz daha çalışmak gerek.”
Bu sözler Filistin direnişinin en çok bilinen isimlerinden birine ait. İsmi 60’ların sonunda iki uçak kaçırma eylemi ile tüm dünyada duyulmuş Leyla Halid.
“Filistin Kurtuluşunun Simgesi Leyla Halid” isimli kitap geçtiğimiz ay İntifada yayınlarından çıktı. Halid’in hayatının anlatıldığı kitapta bir gerilla ve bir kadın olarak Halid’in hayatına tanıklık ediyoruz.
Bu tanıklık sadece cephede değil, evde ve Filistin halkı içerisinde ve örgütlü bulunduğu her yerde bir kadın olarak da önemli bir savaş veren bir kadının hayatı.
4 yaşında işgalle ayrılmak zorunda kaldığı memleketi Hayfa’ya dönene kadar mücadeleden emekli olmayacağını söyleyen Halid, 14 yaşında cepheye yemek taşıma cesareti sayesinde Arap Ulusal Hareketi’ne kabul edilir. Hareket içinde daha sosyalizan ve devrimci unsurların çıktığı 60’larda bir FHKC’lidir. 60’ların sonunda FHKC’nin savaş tutsaklarının bırakılması amacıyla gerçekleştirdiği uçak kaçırma eylemlerinden ikisinde yer alır ve dünyaca tanınır. Bu tanınırlık hayatın daha sonraki yıllarında kimi zorlukları ve dönüm noktalarını getirir. Pek çok kez ölüm tehdidiyle karşı karşıya kalan Halid, kardeşinin kendisi zannederek öldürülmesi ile çok büyük bir yıkım yaşar. Yaşadığı büyük sarsıntıya rağmen annesinin de desteği ile mücadeleye devam eder. 70’li yıllar ve 80’li yıllar başta çok sıcak bakmasa da kadın mücadelesi içerisinde önemli görevler aldığı yıllar olarak geçer. FKÖ’nün ortak kitle örgütü Filistin Kadınları Genel Birliği’nde ve FHKC Merkez kurullarında görevler alır.
60’ların ortasında başladığı Beyrut Amerikan Üniversitesi’ndeki eczacılık eğitimini ailesinin parasal sorunları nedeniyle çalışmak zorunda olduğu için tamamlayamaz. 70’lerde uluslarası bir konferans için gittiği Moskova’da Valentina Tereşkova’nın girişimleriyle eğitim hayatına tarih alanında 35 yaşında devam etmeye başlar. Uzaya çıkan ilk kadın Valentina’nın uğraşlarıyla sağladığı bu olanak da uzun sürmez. 80’de Lübnan’a İsrail askeri saldırılarının artışı nedeniyle tüm FKÖ gerillaları geri çağrılır ve Halid de geri döner.
80’li yıllarda iki çocuğuna tek başına bakması gereken bir annedir. Bu yılların üstesinden nasıl geldiklerini şu cümlelerinde anlatır:
“Partiye katıldığımzda gençtik, evli değildik,” diyor Halid. “Ama kadın kadrolar evlendi ve çocukları oldu, o zaman böyle şeylerin gerekliliğini düşünür olduk. İlk karar verdiğimiz şey bir kreş kurabilir miyiz diye sorduk ve tabii kabul ettiler, sadece kadrolardaki kadınlar için değil, kamptaki bütün kadınlar için. Araç gereç ne lazımsa ayarladık, çocuklarla nasıl ilgilenilmeleri gerektiği üzerine toplantılar yaptılar,biz de çocuklarımızı oraya gönderdik ki işimizi sürdürecek zamanımız olsun.”
Kadın olmanın sıkıntılarını, özellikle bir Arap toplumunda kadın olmanın sıkıntılarını aslında çok daha önceden yaşamaya başlamıştır. Birliklere komuta etme görevi verildiğinde Halid için çokça olmasa da diğer kadın subaylar için ciddi itiraz vardır erkek gerillalarda:
“Oysa başka kadın subaylar için, “ölmeye hazırız ama bir kadının komutasında değil” diyorlardı... Dört kadın subaydık ve erkekler bizi tanıyıp bize daha fazla güvenmeye başladı. Ne var ki bu kırk yıl aldı. “
Kadın kadroların partide sürekliliğinin sağlanması kadar kadın sorununa yaklaşım konusunda da çok uğraşmaları gerekir. Kadın erkek eşitliği konusunda en temel başlıkların bile erkekleri ürkütmemek için kademe kademe anlatılması gerektiği partide telaffuz edilir. Zamanla parti eğitim programlarına toplumsal cinsiyet sorunları dahil edilerek bir yol alınır.
Örgütlü yapılarda kadın kadroların öne çıkması kadar Filistin direnişinde kadınların yeri konusunda da önemli bir mücadele vermeleri gerekir. Ama verilen mücadelenin gerçekliği çoğu zaman kadınların ön planda olmasının yolunu açar. Bu savaşta kadın erkek herkese ihtiyaç vardır!
Kitabı okurkan yıllar önce Leyla Halid’in yoldaşı, FHKC’nin bir diğer Politbüro üyesi Meryem Ebu Dakka ile yaptığımız sohbet aklıma geldi. Kendi deneyimlerini bize anlatırken çizdiği tablo oldukça gerçekçi ve basitti. Mücadele eden, şehitler veren ve bütün aileleri öyle veya böyle bir şekilde doğrudan ilgilendiren bir savaş vardı, adlı adınca zaman zaman durulsa da hiç bitmeyen bir savaş. Ve kadınlar bu gerçekliğin tam ortasındaydılar... Savaşın kadınlar için getirdiği bütün ekstra zorluklar Filistinli kadınlar için fazlasıylla geçerliydi, hala da geçerli. O zaman onunla da konuşmuştuk Filistinde devrimci ve kadın olmanın kolaylıkları ama daha çok zorlukları üzerine.
Filistin’e biraz daha yakından tanıklık etmek, Filistin’de Leyla Halid’lerin yaşadıklarına biraz da kadınların mücadelesi gözlüğünden bakmak, Filistin’deki gibi gerçek ve uzun soluklu bir savaşın içinde kadınların yaşadıklarına kafa yormak, yeni soru işaretlerini tartışmak isterseniz kitabı okuyun derim...