Selahattin Demirtaş bir söyleşisinde şunları söylemiş: “Türkiye’de ana akım sol damar, artık HDP üzerinden yürüyecek. Bence bu netleşmiştir. 2015 seçimlerinde de bunun mührünü basacağız.”
Yürür mü? Yürür! Basarlar mı? Basarlar!
Türkiye sosyalist hareketi bu kadar dirayetsiz ve apolitik tutumlar alırsa bütün bunlar gerçekleşir. Türkiye solunun Kürt hareketi aracılığıyla eritilmesi sürecinde de son nokta konulmuş olur.
Birleşik Haziran Hareketi (BHH) içindeki bazı etkili isimler, neredeyse seçim süreci başlar başlamaz BHH’ye ittifak bulma arayışına girdiler. Buldukları adres de HDP. İlk önce CHP-BHH-HDP ittifakı dediler, ama ne CHP HDP’ye ne de HDP CHP’ye yanaştığı için, ortada HDP-BHH ittifakı kaldı. HDP’nin de niyeti zaten buydu ve tespit ettiği yumuşak karınlara bastırdı ve bastırıyor.
“Doğmamış çocuğa don biçmek” diye bir deyim var. Bu “etkili isimler”in tutumları tam da bu deyim ile açıklanabilir. Burada “doğmamış çocuk” BHH’dir; biçilen don da HDP ile ittifak oluyor.
Bu arkadaşlar ne HDP’nin aslında ne olduğunu tahlil edebiliyorlar ne de BHH’nin mevcut durumunu. “İttifak”ın ne olduğundan ise tamamen bihaberler; “ittifak” ile “iltihak”ı birbirine karıştırıyorlar. “Niyetleri zaten baştan beri buydu” veya “milletvekili olmak istiyorlar” demek istemediğim için, “bilgisizlik” ve “dirayetsizlik” sözcüklerini kullanıyorum.
Dilimizde tüy bitti ama bir kez daha söyleyelim: Kürt hareketinin (İmralı+Kandil+HDP) ülkemizin ve bölgemizin mevcut koşullarında asıl muhatapları (ittifakları da diyebilirsiniz) AKP ve ABD’dir. En az 20 yıldır sürdürdükleri stratejik konumlanışları budur. Bunu görmemek için kör olmak gerekir.
İki büyük turnusol kâğıdımız var: 1) Kürt hareketi, 20 yıldır ABD emperyalizminin Ortadoğu’nun kuzeyine yönelik müdahalelerine karşı ne tutum almıştır? 2) Kürt hareketi Haziran Ayaklanmasında ne tutum almıştır?
Bu tutumları anti-emperyalizm, demokrasi, aydınlanma, devrimcilik gibi kıstaslara vurun, içinize sindiriyorsanız koşun gidin ittifak yapın; ittifak ne kelime gidin iltihak edin!
Kürt hareketi bölge çapında politika yapan, ABD emperyalizminin bölgeye müdahalesinin yarattığı boşluklardan yararlanmayı strateji olarak benimsemiş bir ulusal harekettir. Türkiye’deki muhatabı ise şimdilik AKP’dir ve pazarlık masasındadır. HDP ise Kürt hareketinin Türkiye soluna attığı oltadır. Oltaya gelecek balıklarla elini güçlendirmeye çalışıyor. Zokayı yutanlar da ittifak yaptıklarını sanıyor!
Bazı arkadaşlar, Kürt hareketinin Marksist kökeninden, bölgedeki en seküler güç olduğundan, ekolojik ve feminist duyarlılığından falan söz ediyorlar, “Tezler” yayınlıyorlar. O tezler 25 yıl öncesinde kaldı, gerçek yukarda yazılan gibidir.
İkincisi, BHH gerçekten de henüz “doğmamış çocuk”tur. Haziran’ı temsil etme konumundan henüz çok ama çok uzaktır. Böyle bir şansı yok mu? Tabii ki var. Ama korunup kollanırsa, üzerinde titrenilirse… Bağımsız gelişimi gözetilirse… Henüz ana karnında olan çocuğa partner arama peşinde koşulursa sonuç kesinlikle ve kesinlikle ölü doğumdur. Haziran’a bir şey olmaz, o sosyolojik bir olgu; olan BHH’ye olur.
İttifak güç meselesidir. Gücün varsa ittifak yaparsın; yoksa -eğer ısrar edersen- onun adı iltihak olur. Israrcı arkadaşlara, örneğin HDP-BHH ittifakı için kampanyalar açan arkadaşlara önerim şudur: Ne ittifak sözcüğünü kullanın ne de BHH’yi buna alet edin. Doğrudan HDP’yi destekleme kampanyası açın; çok daha dürüst bir tutum almış olursunuz.
Kısacası, iki aydır BHH saflarında HDP ile ittifak tartışması açan arkadaşlar BHH’ye çok büyük zarar verdiler ve veriyorlar. Ne demiş Demirtaş: “Sol HDP üzerinden yürüyecek. Yakında bunun mührünü de basacağız.” Ee, ne oldu BHH’ye? Kürtaj mı oldu?
Peki, Türkiye Solu -bazılarının yaptığı gibi- Kürt hareketiyle köprüleri tamamen atmalı mı? Tabii ki hayır. Çünkü Kürt hareketi de sosyolojik bir olgu; görmek istemeyince yok olmuyor.
Kürt hareketi madem muhatap arıyor, yapılacak şey ABD-AKP’ye alternatif bir muhatap yaratmaktır. Bu da -Türkiye arenasında- AKP’yi devirecek bağımsız bir devrimci odak yaratmakla gerçekleşebilir (Bölge arenası ise ayrı konu. Bu noktada Esad’ın konumuna ve mücadelesine dikkat edilmeli.). Bizim işimiz gücümüz bu olmalıdır.
Yapamaz mıyız? Çok mu zor? Haziran 2013’te yapmanın kıyısına gelmişti bu emekçi halk. Bu potansiyel yok olmuş değil, fırsat bulduğunda kendini hissettiriyor. Ben buradayım, sen nerelerdesin diyor!
Son bir not: Haziran Ayaklanması “Diren Lice” diyerek Kürt hareketine ittifak önerisinde bulunmuştu, anımsarsınız. İşte ittifak böyle yapılır, arkana milyonları alarak. Bugün herkesten çok Haziran’cı kesilen Kürt hareketi neden bu öneriyi reddetti? Neden Diyarbakır’da, Van’da, Hakkari’de, Şırnak’ta milyonlar sokağa dökülmedi? Bu öneriye yanıt verilseydi belki bugün ne AKP’den ne de Tayyip’ten söz ediyor olurduk.
İşte size Kürt hareketinin ittifak mı yoksa iltihak mı istediğinin turnusol kâğıdı.
“Haziran’ı yedirmeyiz” demeyeceğim. Boyumdan büyük laf etmiş olurum. Kimse Haziran’ı yiyemez; Haziran, Türkiye devriminin kendisidir. Ama gelin BHH’yi yedirmeyelim. Yeteri kadar yedirdik, kürtajın sınırına geldik, artık bir dur diyelim.