Kanımca, son 1 Mayıs eylemleri birleşik mücadelenin sağlayabileceği olanaklara da işaret etmişken, “ne yapmalı” sorusuna mümkün olan en somut ve en açık cevapları üretmemiz gereken bir dönemden geçiyoruz. Tartışmalarımız da her şeyden önce bu ihtiyacı karşılamaya yönelik olmalı. Aşağıdaki önerileri bu düşüncelerle kaleme aldım. Ayrıntılara girmek yerine, temel mantığı herkesçe kolaylıkla anlaşılabilecek bir ön çerçeve sunmaya çalıştım. Elbette, çok daha iyisine ulaşılmasına katkıda bulunma kaygısıyla...
Günümüz Türkiye’sinde temel ihtiyaç, bir tür diktatörlüğe dönüşen Erdoğan/AKP iktidarına son verme ve bu iktidarın yarattığı tahribatı giderme mücadelesini yürütebilecek olan birleşik bir halk örgütlenmesinin yaratılmasıdır.
Bu tür bir örgütlenmenin, mevcut devrimci ve sosyalist siyasal örgütlerden, sendikalardan, kitle örgütlerinden, merkezî ve yerel toplumsal hareketlerden bağımsız bir şekilde yaratılamayacağı açıktır. Ama sadece mevcut örgütlerin bazıları arasında koordinasyon sağlayacak bir yapılanmanın yeterli olamayacağı da açıktır.
Birleşik Haziran Hareketi’nin kurulması, birleşik bir halk örgütlenmesinin yaratılmasına yönelik önemli bir girişimdi ve özellikle ilk dönemlerinde uyandırdığı ilgi, bu girişimin gerçek bir toplumsal ihtiyaca cevap verme potansiyelinden kaynaklanmıştı. Ne var ki, Birleşik Haziran Hareketi, nesnel ve öznel nedenlerle, bugüne kadar, eşitlik, özgürlük, kardeşlik ve laiklik talep eden toplum kesimlerini birleştiren gerçek bir halk örgütlenmesine dönüşemedi.
Birleşik Haziran Hareketi, kendi önüne, birleşik bir halk örgütlenmesine dönüşme görevini koymalıdır. Bu hedef doğrultusunda, isim değişikliği dâhil olmak üzere gerekli olabilecek her tür adımın atılmasına açık olunmalıdır.
Bu kapsamda, öncelikle, eşitlik, özgürlük, kardeşlik ve laiklik mücadelesi yürüten ve birleşik bir halk hareketinin yaratılmasına katkıda bulunabilecek olan tüm kesimlerle (örgütlerle, aydınlarla, bireylerle) birlikte, ortak bir mücadele programı oluşturulmalıdır. Bu program sade ve kapsayıcı olmalı, ancak bağımsız bir halk örgütlenmesinin yaratılmasını da güvence altına almalıdır. (Birleşik Haziran Hareketi’nin bugüne kadar benimsediği temel metinler, böylesi bir programın yazılması için de temel alınabilecek niteliktedir.)
İkincisi, ortak mücadele programının belirlenmesinin ardından, bu programı benimseyen herkesin kapsanmasına yönelik bir örgütlenme seferberliğini koordine etmek üzere, toplumsal saygınlığı ve güvenilirliği bulunan kişilerden oluşan bir Geçici Yürütme Kurulu oluşturulmalıdır.
Üçüncüsü, birleşik halk örgütlenmesi üyeliği, örgütlenmenin merkezî İnternet sitesine üyelik yoluyla gerçekleşmeli ve altyapısı güçlü bir İnternet sitesinin kurulmasını da sağlayabilmek için, (örneğin kişi başına ayda 1 lira ya da yılda 10 lira gibi bir) aidat alınmalıdır. Toplanan paralar ve bunların ne şekilde harcandığı konusunda tam bir şeffaflık sergilenmelidir.
Dördüncüsü, birleşik halk örgütlenmesinin tüm temel kararları, İnternet sitesi aracılığıyla, tüm üyelerinin oylarına sunulmalıdır. İlk örgütlenme seferberliğinin ardından, yine tüm üyelerin oylarıyla Yürütme Kurulu üyeleri seçilmelidir. Hem Geçici Yürütme Kurulu’nun hem de Yürütme Kurulu’nun kararları İnternet sitesi aracılığıyla duyurulmalı ve bu yolla geçerlilik kazanmalıdır.
Beşincisi, üyeler arasında görüş alışverişlerinde bulunulması, ortak çalışmaların yapılması, dayanışma sağlanması ve bu yolla birleşik halk örgütlenmesinin kapsayıcılığının artırılması için, İnternet sitesinin bir forum bölümü de olmalıdır.
Altıncısı, birleşik halk örgütlenmesinin yerel ve sektörel alt örgütlenmeleri aynı mantıkla kurulmalıdır.
Kısa vadede on binlerce, orta vadede yüz binin üzerinde üyeye ulaşan, katılımcı ve şeffaf bir birleşik halk örgütlenmesinin yaratılması, Türkiye’nin kaderini değiştirebilecek olan bir siyasal gücün yaratılması anlamına gelecektir.
Birleşik Haziran Hareketi’nin 8 Mayıs günü Kartal Stadyumu’nda gerçekleştireceği “Birlikte Başarabiliriz” etkinliğiyle ilgili açıklamasının sonunda vurgulandığı gibi:
“Yapabiliriz!
Çünkü biz halkız!
Birlikte başarabiliriz!”