‘Aydınlık’ çukuru

Doğu Perinçek, geçmişteki başka seçimler öncesinde olduğu gibi 7 Haziran seçimleri öncesinde de, yüzde 10’luk barajı aşabileceklerini iddia etti. Hatta, 5 milyon oy almayı hedeflediklerini açıkladı. Vatan Partisi’nin elde ettiği sonuç: Yüzde 10 değil, yüzde 3 değil, yüzde 0,35. 5 milyon değil 162 bin...

Aynı Perinçek’in başkanlığını yaptığı İşçi Partisi, 2002 genel seçimlerinde oyların yüzde 0,51’ini, 2007 genel seçimlerinde yüzde 0,37’sini almıştı.

Demek ki, “çok oy alacağız” diye yalan söyleyerek oy oranı yükseltilemiyor...

Perinçek’in son seçimler öncesindeki özgün hamlesi, bazı ünlü sağcı siyasetçileri, emekli generalleri vs. kapsayarak “Vatan Partisi”ne dönüşmekti.

Demek ki, sağcılara ve emekli generallere yaslanmak ve isim değiştirmek de bir işe yaramayabiliyor...

Türkiye’nin en popüler yazarlarından biri olan Yılmaz Özdil, son seçimlerden önce Vatan Partisi’ni desteklemişti.

Demek ki, çok okunan, çok takip edilen kişilerin bir partiyi desteklemesi de bir işe yaramayabiliyor...

İşçi Partisi ve onun gençlik örgütü olan TGB, Gezi Direnişi sırasında fazlasıyla öne çıkmış gibi görünmüştü. “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” türü sloganların sıkça atılması, bu partinin güç kazanmakta olduğunu düşündürmüştü.

Demek ki, kitleler harekete geçtiğinde, harekete geçenlerin önemlice bir kesiminin benimseyebileceği sloganları üretmek ya da o sloganların asıl sahibiymiş gibi görünmek de çok fazla işe yaramayabiliyor...

Siyasal tarihi boyunca sayısız kez kulvar değiştirmiş olan Perinçek, bu kez de, Tayyip Erdoğan’ın, işlediği suçlardan dolayı yargılanma korkusuyla ve iktidarda kalabilmek için başvurduğu iç savaş politikalarının destekçiliğine soyundu.

Aklı başında herkes, 7 Haziran sonrasında ülkemizin bir kez daha iç savaş ortamına sürüklenmesinin asıl nedeninin Kaçak Saray merkezli müdahaleler olduğunu biliyor, görüyor. Ama Perinçek’in denetimindeki “Aydınlık” gazetesine bakılacak olursa, “şanlı ordumuz”, ABD’yi ve NATO’yu da karşısına alarak, “teröristlere” gereken cevapları veriyor!

Dahası var...

Geçmişte NATO’yu desteklemişliği de bulunan Perinçek’in “Aydınlık” çukurundaki son yazılarından birine göre, “millet”imiz, “devlet”iyle (?!) bütünleşmeli:

“Artık Türkiye, Küresel Efendilerle hesaplaşma dönemindedir. Bu durumda Milletin ve Devletin bütün güçlerinin topyekûn mücadele mevzisine girmeleri doğaldır.”

Tayyip Erdoğan’la işbirliği ise şöyle güzelleniyor:

“Söz konusu vatan olunca, geçmişte kalan anlaşmazlıklar, önyargılar, düşmanlıklar hepsi kırılıyor ve geçmişe terk ediliyor. Halk hareketine önderlik etmek, öncelikle milleti birleştirmektir. Bugün iç kavgaları bırakıp ABD güdümlü Bölücü Teröre karşı el ele verme, el sıkışma, omuz omuza yürüme günüdür.”

Bir de, kendilerini sosyalist, Marksist (ve dahası “enternasyonalist”) vb. sayıp, “Aydınlık” çukurunda yazmaya devam edenler var...

Demek ki, büyüğü küçüğü, önemlisi önemsizi, etkilisi etkisizi fark etmiyor... Ne kadar zavallı olurlarsa olsunlar, her tür “iktidar alanı”, belirli bir çekim gücü yaratıyor...

Allah düşürmesin!