Obama’nın Küba ziyaretinin hemen ardından, ABD Dışişleri Bakanlığı, bu ülkede “rejim değişikliği” gerçekleştirmeye (yani sosyalizmi yıkmaya) yönelik olarak, 753 bin 989 dolar bütçeli yeni bir program açıklamış.
ABD’li gazeteci Tracey Eaton’ın “Along the Malecón” adlı blogunda yer verdiği program, önümüzdeki üç yıl boyunca, Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Batı Yarımküre İşleri Bürosu (WHA) tarafından yürütülecekmiş.
Bu yılın Ağustos ayında başlatılması öngörülen program kapsamında, ABD’li sivil toplum örgütleri ve eğitim kurumları, özenle seçilecek olan Kübalı gençleri, “sivil toplum faaliyetleri” yürütmenin yolları konusunda eğitecekmiş. “Katılımcılar, bu programa katılma yoluyla, Küba’da demokratik ilkeleri aktif bir şekilde destekleyecek olan sivil toplum örgütlerini yönetmek ve büyütmek üzere bir dizi liderlik aracına ve becerisine sahip kılınacak”mış.
“Stajyer” sayısı 25-30 olarak öngörülüyor. 20-35 yaşlarında, üniversite öğrencisi ya da meslek sahibi, ABD’de eğitim aldıktan sonra Küba’ya dönecekleri konusunda inandırıcı olabilecek, farklı cinsiyetlerden, ırklardan, sosyo-ekonomik kökenlerden ve yerleşim bölgelerinden, ABD vizesi alabilecek kişiler aranıyor. İngilizce bilmeleri şart değil!
Diğer yandan, bu gençlerin seçilmesinde ve eğitilmesinde görev üstlenecek olan sivil toplum örgütleri ile eğitim kurumları için getirilen şartlardan biri de, Küba’ya ayak basmamaları. İnternet aracılığıyla sesli ve görüntülü görüşme yapabilecekler.
Eğitim alacak olan gençlerin her tür masrafı (pasaport ve vize ücretleri, uçak yolculuğu ve ABD’deki ulaşım maliyetleri, sağlık sigortaları, yiyecek, giyecek ve barınma harcamaları vb.) karşılanacak tabii ki. Yalnız, ABD’de otomobil satın almaları için para verilmeyecekmiş.
ABD’de 2-4 ay kadar eğitim alacak ve bu arada bilişim teknolojilerini etkili bir şekilde kullanmayı da öğrenecek olan Kübalı gençlerin ülkelerine döndükten sonra yürütecekleri faaliyetler de pek doğal olarak izlenecek. Program “mezun”ları, ABD’deki ve diğer Latin Amerika ülkelerindeki profesyonel akranlarıyla ağ bağlantıları içinde olacak. Yeni sivil toplum örgütleri kurmaları ve/veya mevcut olanlarında görev almaları isteniyor.
“Mezun” gençlerin Küba’daki faaliyetlerini desteklemek için yapılacak olan harcamalarsa, bu programda yer almıyor. Ne de olsa, program, işin sadece “eğitim” kısmıyla ilgili.
Programın arka planı hakkındaki ilk açıklama paragrafı, gerçekten şaka gibi:
“ABD’nin Küba’ya yönelik dış yardımlarının amacı, insan kapasitesini artırarak, topluluklar düzeyindeki katılımı destekleyerek ve sivil toplum ağlarını genişleterek, Kübalıları, kendi geleceklerini özgürce belirleyebilir kılmaktır. ABD, 1996’dan bu yana, bir dizi Amerikan ve yabancı sivil toplum örgütü aracılığıyla Küba’ya demokrasi ve insan hakları hakkındaki bilgi aktarımının artırılması için destek sağlamıştır.”
Daha “profesyonelce” yazılmış, yani her ülkeden “genç sivil”lerin içini rahatlatabilecek paragraflar da var:
“Amaç, Küba’nın sivil toplum tabanını profesyonelleştirmek için gerekli olan becerilere ve bilgiye sahip olacak olan yeni bir sivil toplum liderleri kuşağını desteklemektir. Bu genç profesyoneller kadrosu, halka hesap verebilen, toplumsal katılımı teşvik eden, çeşitliliği destekleyen ve Küba’da demokratik ilkelerin güç kazanmasını sağlayan sivil toplum örgütlerinin etkili önderliğini yaratacaktır.”
“Hesap verebilirlik”, “katılım”, “çeşitlilik”, “demokratik ilkeler” vb.’den söz edilmesi, demagojiden başka bir şey değil elbette.
Yine elbette, demagojilere karşı uyanık olmak ve uyarıda bulunmak yetmez; örnek gösterilebilecek olan çok daha gelişkin uygulamaları ortaya koyabilmek gerekir. Bir başka deyişle, emperyalistleri, işbirlikçilerini ve onların desteklediği “genç sivil”leri, bu tür konularda demagoji yapmaktan bile korkar duruma getirmeyi hedeflemek gerekir.
Ama herhalde, işin demagoji kısmını tümüyle bir yana bırakıp “genç sivil”lerde keramet aramak, en büyük salaklık olur.
Obama’nın Küba ziyaretinin ardından, Fidel Castro, vurgulama ihtiyacını duymuş: “İmparatorluğun bize herhangi bir hediye vermesine ihtiyacımız yok.”