2015 kehanetleri

2013’te, özellikle yaz aylarında Türkiye halkı olarak bir ütopyada yaşar gibiydik. Acı da çektik, gencecik kardeşlerimizi yitirdik. Ama hangi ütopya bedel ödemeden gerçekleşebilir ki?

2014 ise, deyim yerindeyse, pis bir yıl oldu. Halk hareketi geri çekildi demeyelim ama, dinlendi biraz. Meydan daha çok gerici-şeriatçı takımına, yılan-çıyan takımına kaldı. Büyük acılar çektik halk olarak, Soma katliamını yaşadık, yüzlerce emekçiyi kaybettik.

Genel anlamda bir hazırlık yılı diyebiliriz 2014’e. Gerek öznel, gerekse nesnel anlamda… Türkiye’nin bütün çelişkileri, direkt sahne almadan, ama alttan alta derinleşerek, keskinleşerek yürüdü. Karşılıklı diş gıcırdatma yılıydı 2014.

2015 ilginç bir yıl olabilir. Gerek ülke, gerek bölge, gerekse dünya çapında zemberek boşalabilir. Kozlar açılıp ortaya sürülebilir. 2015’te karşılıklı güçler, ister istemez “Sahne!” diyebilir ve ortalık karışabilir.

2014 soruların şekillendiği bir yıldı. 2015’te yanıtlar gündeme gelebilir. Ucu açık çok soru vardır Türkiye’de. Dahası, yanıtlarını zorlayan, yani artık yanıtsız kalamayacak sorulardır bunlar. Gündeme girecek yanıtlar bütün tabloyu değiştirebilir.

Çok güçlüymüş gibi bir algı yaratılmasına karşın, AKP iktidarı diken üzerindedir. On parmağında on pire vardır Tayyip’in. Halka yumruğunu sıksa Cemaat zıplamaktadır. Cemaate sıksa Hükümet hoplamaktadır. AKP iktidarının sürüp sürmeyeceği sorusu yakıcı olarak bugün gündemdedir örneğin. Bu soru 2015’te yanıt bulabilir. AKP iktidarı çatırdıyor demiyorum, çatırdadığı zaten ortada, çatır çutur çökebilir. AKP’nin çöküşü, ANAP’ın, DYP’nin, DSP’nin çöküşüne benzemez, çok daha heyecanlı olabilir.

Örneğin CHP’nin varlığı da gündemdeki bir sorudur bugün. 2013’te, 2014’de böyle bir soru yoktu; bugün vardır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde başlayan süreç genel seçimlere gidilirken hızlanabilir. Kimsenin sevmediği, güvenmediği, ama kendini mecbur hissettiği bir partidir CHP. Bu durum hızla değişebilir; sevgi kısmı değil, mecburiyet kısmı… Yeteri kadar su almıştır CHP gemisi; AKP’den bile daha hızlı dibi boylayabilir.

Kürt sorusu da yanıtın eşiğindedir örneğin. İktidar ister istemez bir yanıt verecektir. Verdiği anda da sahnenin karışacağı yüzde yüz. Şu anda belki hiçbir şey belli değil. Ama belli olan tek şey var: İktidarın, Kürt hareketinin ve Türkiye halkının kırmızı çizgileri çakışamaz! Bu da bir güç gösterisi demektir; yani gücü gücüne yetene… 2015’te bu kapışmayı yaşayabiliriz.

Umarız Kürt hareketi AKP’nin gidiyor oluşunun, ne kadar kalırsa o kadar sert gidecek oluşunun farkındadır ve bir B planı vardır. Ama Kürt hareketinin B planı, A planından da beter olabilir; emperyalizm diye bir şey de var! Bunu da Kürt hareketinin dizi dibinde gezinen veya gezinmeye hevesli “solcularımız” dikkate almalıdır.

HDP’nin, daha doğrusu PKK’nın şimdiye kadar olageldiği gibi olup olmayacağı da 2015’in soru işaretlerinden biridir.

***

Peki, halk hareketinin, emekçi sınıfların yanıtı?

Halkın, Türkiye’nin aydınlık yüzünün kırmızı çizgileri zorlanıyor. Bir patlama gündemdedir. Halk hareketi de sahne alacaktır, bir yanıt üretecektir. Ama yanıt kendiliğinden patlamalarla mı gelecektir, örgütlü patlamalarla mı? Sorun burada.

Halk hareketinin bir parçası olan Birleşik Haziran Hareketi (BHH) bir umut yarattı. Öncülük eden bileşenlerinin toplam gücünü çok çok aşan bir umut. Bu bir avantaj, eğer değerlendirilebilirse. Ama değerlendirilemezse, hızla dezavantaja dönüşebilecek bir avantaj. Dolayısıyla BHH’nin varlığı da 2015’in sorularından biridir. CHP’nin ve HDP’nin çekiştirmelerine karşı, kendine özgü bir yanıtı üretebilecek midir BHH? Sahnede rol alabilmesini, bu noktadaki dirayeti belirleyecektir.

Hüseyin Aygün dostumuz BHH’ye bazı tavsiyelerde bulunmuş, 14 maddede özetlemiş. Katıldıklarım var ama katılmadıklarım daha fazla. Aygün, Haziran’ın 2013 Haziranında kalmasından yana gibi gözüküyor.

Şöyle demiş örneğin: “Partileşme. Hep ‘hayalet’ gibi kal, tıpkı 1847’deki gibi. Seçimler ve parlamenter mücadele, politik programının en son maddesi olsun, sokak hareketi olarak kal.”

Bana kalırsa, 2015, örgütsüzlerin, “hayaletler”in, iktidarı gündeme almayanların, kendisini sokak hareketiyle sınırlayanların yılı olmayacak. O, 2013’teydi ve ciddi bir işlevi oldu. Ama 2015 farklı. Kaldı ki, “hayaletler”in talebi de örgütsüzlük ve iktidarsızlık değil, tam tersine sağlam ve güvenilir bir örgütlülüktür. Gidin sorun bakalım örgütsüz kalabalıklara, örgütsüzlüğün devamını, “cici çocuklar” olarak kalmayı mı diliyorlar, yoksa kendilerini gönül rahatlığıyla ifade edebilecekleri, güvenilir ve güçlü bir örgüt mü arıyorlar? “Hayalet” olarak kalmak, anarşizan “örgüt”lerin fantezisidir, emekçi halkın talebi değil.

Marx ve Engels’in 1847 Aralık’ında kaleme aldıkları Manifesto “Avrupa’da bir hayalet kol geziyor” diye başlar; Aygün de bu söze atıf yapıyor. Ama o Manifesto’nun tam adı “Komünist Parti Manifestosu”dur ve 1848 devrimlerinin arifesinde o hayaletleri ete-kemiğe büründürmek için yazılmıştır.

Örgütlü karşı-devrime “hayalet” kalınarak direnilemez. Sert bir yıl olacaktır 2015. Politik bir yıl olacaktır. Ayağını denk almalı herkes.

2015 pek hoş gelmedi, ama boş gitmeyebilir. 2016’ya bambaşka bir ülke olarak girebiliriz.

Haydi hayırlısı…