Yaşadığımız dünyada, ülkede ve kentlerde yaşamsal özgürlüklerle yan yana koyduğumuz zaman ağır basan bir şey var mı diye sorarsanız, YASAKLAR derim.
Yakın günlerin yasağı olduğu için ondan başlayalım.
Nevruz kutlamaları emek ve Kürt kökenli yurttaşların yoğunluklu olarak yaşadığı bu kentte, Nevruz kutlamalarına izin verilmiyor. Tek gerekçesi de, konjöktürel durum.
Önceki yıllarda, Kocaeli merkezi İzmit, Kürt kökenli yurttaşların yoğunluklu olarak yaşadığı Gebze, Dilovası, Darıca ilçelerinde de izin verilen kutlamalar yapılmış, tek bir kişinin burnu bile kanamadan etkinlikler tamamlanmıştı.
Şimdi ise Nevruz Tertip Komitesi üyeleri, 19 Mart günü Nevruz'u Darıca'da kutlamak için Kocaeli Valiliği'ne resmi başvuruda bulundu. Ancak, Valilik, 19 Mart Cumartesi gününe izin verilmeyeceğini, 21 Mart Pazartesi günü izin verilebileceğini Nevruz Tertip Komitesi üyelerine aktardı.
Tertip Komitesi üyeleri bu tasarrufa itirazda bulunarak bir görüşme sağlamış, Valilik yine sadece 21 Mart gününe izin verilebileceğini açıklamıştı.
Nevruz Tertip Komitesi üyeleri, yasal prosedür gereği 2. resmi başvuruyu da yaptı. Sonrasında, Valilik en kolay yolu seçti ve 21 Mart günü Nevruz kutlamalarının yasaklandığını belirtti.
Valilik, bu görüşmeler sırasında, Tertip Komitesi üyelerine kutlamaların yapılabileceği alanı da öneriyor.
Yani, bizim istediğimiz günde ve bizim istediğimiz yerde kutlama yaparsınız. Kabul etmezseniz izin vermeyiz, YASAK deriz diyor ve bunu da kanun gücüyle uygulayacağını kamuoyuna açıklıyor.
Hukuk ?
Hak getire…
Silahsız her türlü gösteri, yürüyüş ve miting Anayasal güvence altındayken, kanunlar ve genelgeler eliyle valiliklere verilen bu yetki, anayasal hakkı törpülüyor. Devletin memuru olması gerekirken siyasal iktidarlara boyun eğmek zorunda kalan mülki amirler de, hükümetin tercihlerinin dışına çıkamadığı için, anayasal hakkı yok sayan uygulamaların altına rahatlıkla imza atabiliyor.
Hele bir de kategorik olarak devletin en üst makamından zımmi destek geldiyse, anayasal ya da kanuni haklar yok sayılabilir, hem de rahatlıkla…
*******
Bu kenti ilgilendiren en önemli yasaklardan biri, İzmit Körfezi’nde yüzme hakkını kullanamamak oluyor.
Yine bir yaz sezonu öncesinde, kent halkının merakla beklediği yasaklamalardan biri hangi sahil şeridinde denize girilemeyeceğidir.
Bu durum pek uygulanabilir bir yasak oluşturmuyor ama yine de YASAK yasaktır…
2011 yılı deniz suyu raporuna göre; İzmit Körfezi'ne kıyısı bulunan İzmit, Başiskele, Derince ve Körfez ilçelerinden denize girmek yasak. Buna göre, İzmit’in Plajyolu, Marina, Sekapark, Vinsan Kampüsü, Körfez’in Hereke, Şirinyalı, Kirazlıyalı, Yarımca ve Tütünçiftlik, Başiskele’nin iskele ve sahil bandı, Derince’nin 60 Evler, Gölcük’ün Kavaklı ve Halıdere, Karamürsel’in Ankara Evleri, Gebze’nin Muallimköy ve Eskihisar bölgelerinde bu sezonda da denize girilemeyecek.
Kandıra’nın Bağırganlı, Kefken, Kovanağzı, Kumcağız, Sarısu, Cebeci, Kerpe, Seyrek, Darıca’nın Bayramoğlu Halk Plajı’nda, Gölcük’ün Değirmendere ve Ulaşlı, Karamürsel’in Ereğli, Kolaylı, Tabakhane Plajı, Ereğli Defne ve Güzelkıyı bölgeleri ile Gebze’nin TÜBİTAK MAM Plajı’nda ise bu YASAK söz konusu değil.
Kısacası, İzmit Körfezi’nde denize girilmemesi istenen YASAK BÖLGE sayısı artmış durumda.
Bu YASAK can alıcı değil gibi gelse de, sıcaklıkların artmasıyla birlikte nem oranının tavan yaptığı kentte yaz aylarında ciddi sıkıntılar yaşanmasının devamı anlamına geliyor.
*******
Siyasetçilere yasak getirilen illerden biri olma özelliğini kazandık, koruyoruz.
Suçu ve suçluyu övme iddiasıyla yargılanan HDP eski milletvekili Sebahat Tuncel'e Kocaeli 4. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yurt dışına çıkış yasağı getirildi. Ayrıca, Tuncel’in her hafta salı ve perşembe günleri saat 14.00-17.00 arası bulunduğu yer olan Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü'ne düzenli olarak imza atmasına, adli kontrol kararına uymaması durumunda verilecek ceza ne olursa olsun sanığın tutuklanacağının ihtarına karar verildi.
Peki, Tuncel, ne yapmıştı da hakkında bu karar alındı ?
20 Mart 2012'de Nevruz etkinliklerinin ardından "suçu ve suçluyu övmek, kanunu aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme, yönetme bunların hareketlerine katılma" iddiasıyla hakkında dava açılmıştı.
Belki de, o günleri ilgilendiren ‘dönemsel yasaklara’ uymamış, çiğnemişti. Kim bilir, belki de gün kullandığı sözler ve takındığı tavırlar bugün yasak olmaktan çıkmıştır.
*******
Yasak gibi görünmeyebilir ama yürütmeyi durdurma kararı. Yani, hukuk yoluyla ileride doğabilecek kayıpların önüne geçmek için alınan bir nevi yasaklama kararından söz edeceğim.
Konu Derince Limanı için Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan imar planlarının ulaşım sistemleri ile ilgili hükümleri hakkında yürütmeyi durdurma kararı.
Limanın işletme hakkını alan Safiport, yeni dolgu alanı yaratarak yer kazanmak isteyince kent halkından ve siyasilerden tepki görmüş, konu yargıya taşınmıştı. Bunun üzerine çıkan karara rağmen, söz konusu firma projesine uygun yatırımdan vazgeçmeyeceğine yönelik açıklama yapıyor.
O açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Derince Limanı’nın genişletilmesi de dahil olmak üzere tarafımızca yapılması planlanan genişletme çalışmaları, yapılan ihale sonucunda; 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun hükümlerinin Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na tanıdığı yetki, Rekabet Kurulu’nun işletme hakkının devredilmesi işlemine izin verilmesine ilişkin 07.08.2014 tarih ve 14-26/527-233 sayılı kararı ile vermiş olduğu onay ve Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun devre ilişkin 14.08.2014 tarih ve 2014/90 sayılı kararı uyarınca gerçekleştirilmektedir.
Danıştay 6. Dairesi’nde görülmekte olan 2015/11584 Esas Sayılı dava dosyasına şirketimiz taraf değildir. Sayın Mahkeme tarafından, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 20.12.2013 tarih ve 2013/210 sayılı kararı ile onanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında yer alan ulaşım sistemi açısından şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygunluk bulunmadığından bahisle, imar planının “ulaşım sistemleri ile ilgili hükümleri yönünden yürütülmesinin durdurulmasına” karar verilmiş olup, gelinen aşamada Sayın Mahkeme tarafından verilen kararın şirketimizce yapılacak yatırımları engellemeyeceği değerlendirilmektedir. Dolayısıyla, verilen yürütmenin durdurulmasına ilişkin karar metninde ve yukarıda da açıklanan nedenlerle; kararın nihai bir karar olmadığını, özellikle kararın şirketimizce imzalanan İşletme Hakkının Devrine İlişkin Sözleşme kapsamında yapılacak dolgu yatırımları da dahil olmak üzere gerçekleştirmekle yükümlü olduğumuz proje ve yatırımlara engel teşkil edecek bir karar olmadığını, yürütmenin durdurulmasına karar verilen bölümle ilgili olarak Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın gerekli çalışmayı yapmakta olduğunu ve Safi Port Derince Limanı’nın Devletimizce de hedeflenen ticari kapasiteye ulaştırılabilmesi için gereken yatırımlara devam edeceğimizi Sayın Kamuoyunun bilgisine sunarız."
Bu da, yasağın ya da ‘’yasal olarak dur demenin’’ kimi kişi ya da gruplara sökmediği bir durum.
Belki de, gelecekte, önemli bir toplamın yaşamsal çıkarlarına ters düşecek ama dedim ya bu adımın sahipleri yasak ya da ‘yapılan en azından şimdilik yasak değil’ hukuki yaklaşımını tanımıyor, dinlemiyor.
İstendiği kadar YASAK densin,
İstendiği kadar DUR BAKALIM densin.
‘Anayasa Mahkemesi kararına saygı duymama’ ve ’uymak zorunda olmama’ yaklaşımının tartışıldığı bir ülkede, o yol bir kere açılmış olur ve herkes oradan yürümenin yolunu arar ve bulur.
Ve, zaten bilinen gerçektir ki, YASAKLAR delinmek için vardır…