Uzun yıllardır ‘mahalle baskısı’ teranesiyle başlayıp laik ve ilerici kültürün altını oyan yozlaşma şimdilerde gerici ve muhafazakar kültür kuşatmasını tamamlama sürecinde.
Bu süreci kısaltacak her yolan başvuran AKP ve gerici güruhun en iyi kullandığı argümanlardan biri ise bu yıl 9. kez kapılarını açan Kocaeli Kitap Fuarı oluyor.
Bu fuar, dün başladı ve bir hafta sürecek.
İlk gün etkinlikleri arasında, isimlerini bugüne kadar hiçbir kültürel, sanatsal, sosyolojik ve felsefe içerikli etkinliklerde duymadığımız kendinden menkul kişilerin konferansı ve sunumu var.
Cansu Canan Özgen ‘’Selçuklu’nun Şifreleri’’, Durmuş Koç ‘’Özgüven ve Başarı’’, Adem Çaylak ‘’Gülenizmin ve FETÖ’nün Soy kütüğü’’, Aydın Aydın ‘’Bildiğiniz Şeyler’’, Nehir Aydın Gökduman ‘’Okur Yazar Buluşması’’, Özlem Akşit ‘’Türkiye’de Kadın Olmak’’, Alp Aktaş ‘’Genç Lider’’, Nedim Şener- Ferhat Ünlü ve Çetiner Çetin ‘’Araştırmacı gazeteci tehlikeyi gördü mü?’’, Erhan Altunay ‘’Geçmişin ışığında günümüzü anlamak, masalcı’’ konulu etkinliklere katılacakmış.
Haksızlık etmeyelim, bu isimlerden Nedim Şener’i gazeteciliğe başladığı yıllardan beri tanırız. (En azından ben tanırım) Bir çok kişi de Ergenekon soruşturması sırasında yazdığı araştırma yazıları sonucu Ahmet Şık ile birlikte tutuklanmasından tanır .
Günün diğer etkinliklerinde Osman Saraç şiir dinletisi gerçekleştirecek, Bahadır Yenişehirlioğlu, Aslı Bekiroğlu, Serkan Şenalp ve Duygu Gürcan ‘’Gençlik ve sinema’’ konulu panele katılacak, Yusuf Samet Çakır ‘’Edebiyata Genç Bakış’’ konulu sunum yapacak, Norman Finkelstein ‘’Dünyanın gözünden Türkiye ve Ortadoğu’’konulu söyleşi gerçekleştirecek, sosyolog Ali Aktaş ‘’Türk Kültüründe Alevilik ve Türkmen Aleviliği’’ ve İbrahim Hakkı Gündoğdu da ‘’Tarihimizde zirveler ve kırılmalar’’ başlıklı konferanslar verecekmiş.
Bu isimleri de, bugüne kadar alanlarında eser bırakmış ya da topluma malolmuş işler yapan kişiler biçiminde duyanınız olduğunu sanmıyorum.
Devam edelim…
Kocaeli Buluşmaları: 1 başlığı altında ‘’Kocaeli’nin Yerel Gazete Gerçeği’’ sunumu yapılacakmış ki, kimin yapacağı ismen bile belirtilmemiş.
Muhafazakar-milli içerik, sunumcular ise Osmanlı ve o dönemin politikalarının hayranı isimler.
Çiğdem Zülfikar ‘’Zor insanlarla geçinme sanatı’’ adıyla felsefe ağırlıklı bir sunum yapacakmış. Geçmişte, uzun yıllar felsefe alanında grup çalışması yapmış ve çeşitli sunumlara katılmış biri olarak söylemeliyim ki, söz konusu kişi, bu alanda değer vadeden bir çalışması olup olmadığı bilinmeyen bir isimdir.
Ve, Kemal Sayar ‘’Kendimizi ve dünyayı nasıl daha iyi kılabiliriz ?’’ başlıklı bir anlatım gerçekleştirecekmiş.
Eh, bu anlatım da, ilk güne ‘’gerici ve muhafazakar kültür dünyası’’ mühürünü vuracak etkinlik olacaktır.
Evet, sadece bir tek günün programı böyle…
Programa bakar mısınız, tek bir bilimsel yaklaşımın sunumunu dinleyebileceğimiz etkinlik yok.
Gelişmeyi, ilerlemeyi çağrıştıracak sunum yok. Çağdaşlığa işaret edilmesine olanak yaratacak anlatım yok.
AKP’nin kurgulamak istediği, bunun için çağdaşlığın karşısında her türlü tehlikeyi göze alarak yerleştirmeye çalıştığı gerici-muhafazakar kültür toplumu projesinin kilometre taşları, fuarın ana temasını oluşturuyor.
Bu kitap fuarı konusundaki düşüncemi daha önce çeşitli nedenlerle paylaşmıştım. Buradan bir kez daha dillendirmek istiyorum.
Kocaeli'nin aydın, çağdaş, demokrat, yurtsever, ilerici ve devrimci kimliklerine çağrımdır;
‘’Kitap Fuarı'nı gerici kültürün propaganda merkezi yapmaya çalışıyorlar. Devlet eliyle yaratılan ve cumhuriyetin dönüşümü projesine gerekçe olarak kullanılan 15 Temmuz darbe girişimi meselesini fuarın ana teması haline getiren AKP zihniyetinin kitap, okumak ve çağdaş bir ülke yaratmak gibi derdi yoktur, olmamıştır ve olmayacaktır.
Gelin, bu değirmene su taşımayın...
Hangi özelliğe sahip olduğu bilinmeyen sözde yazarların sohbetlerine dolgu malzemesi olmayın.
Meselenin insana kitabı sevdirmek,
Ucuza kitap teminine destek vermek,
Okur-yazar buluşmaları yaratıp sağlam bir altyapı oluşturmaktan öte olduğu çok açık.
Bu nedenle, adı kitap fuarı olan bu kültürel gericileştirme operasyonu zemininde bulunmayın."
Kentte, sadece AKP’nin etkin olduğu siyasi propaganda yönü ağır basan işler olmuyor. AKP eliyle başka işler de yapılıyor.
Devletin ve yerel yönetimlerin ellerinde tuttukları olanaklarını bugüne kadar yan yana durup oylarını aynı potada erittikleri Milli Görüşçüler ile ülkücülük tanımlaması altında faşizmin mehteranı olan topluluklara da alanı açıyorlar.
Mesela, kentin ortak tutkusu olan Kocaelispor’un maçlarını yaptığı İzmit İsmetpaşa Stadyumu’nu, kentin bir başka futbol takımı olan ve AKP tarafından Kocaelispor’a alternatif olarak kurulan Kocaeli Birlikspor’a bile ‘zemin bozulmasın’’ gerekçesiyle vermeyen zihniyet, Anadolu Gençlik Derneği’nin (AGD) ‘Fetih Şöleni’ne Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nün onayıyla tahsis yapabiliyor.
Amatör kulüplerin kıyasıya basketbol ve voleybol müsabakaları gerçekleştirdiği Atatürk Spor Salonu’nu da benzer etkinlikler için süsleniyor.
Her iki alanı da, bir ‘halk gecesi’ için kiralayamazsınız…
Hemen, ‘’Siyaset yapılan etkinliklere tahsis yok’’ yanıtını alırsınız.
Ama, AGD, Ülkü Ocakları, Osmanlı Ocakları ve benzeri örgütlerin yaptığı siyaset olmuyor.
İşte, gerici ve muhafazakar kültürün yaygınlaştırılmasının belli başlı yollarından bazıları da böyle karşımıza çıkıyor.
Hem de, 2004’ten beri…
Gerici ve muhafazakar kültür kuşatması projesinde gelinen noktayı varın siz düşünün artık…