ABD’de Trump’ın zaferi Balkanlar’da da yankısını buldu. “First Lady” Melania Trump’ın Slovenya asıllı olması bir yana, seçimden önce Trumpçılar ve Clintoncular arasında ikiye bölünen eski Yugoslavya’da Trump’ın seçilmesi bölgedeki çapsız siyasetçiler tarafından heyecanla karşılandı.
Aslında Trump’ın seçilmesi Doğu Avrupa’da soğuk duş etkisi yarattı. ABD’nin yeni dönemde Rusya ile farklı bir ilişki biçimini tercih edeceğine yönelik sinyaller Doğu Avrupa’daki rusofobik yönetimlerde de telaşa neden oldu. Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Slovakya gibi ülkeler nicedir Rusya ile dengeli bir siyaset izlemeye meyletmişlerdi. Bulgaristan ve Moldova’daki son seçimlerde de buna benzer bir irade çıktı. Ama Polonya ve özellikle Ukrayna yeni dönem için oldukça tedirginler ve bu tedirginlikte kendilerince haklılar. Malum: Tüm siyasi hamlelerini Rusya karşıtlığı üzerinden oluşturuyorlar.
Doğu Avrupa’da liberalleri zor günler bekliyor. Ama unutulmamalı ki, Doğu Avrupa’da Trump’ın gelmesine sevinen popülist ve aşırı sağcı odakların ellerinin rahatlaması, işçi sınıfına, çalışanlara, solculara kesinlikle daha iyi günler vaat etmiyor. Bu başka bir yazının konusu. Peki ya ABD’nin Avrupa’daki çiftliği Balkanlar?
Balkanlar ABD seçimiyle birlikte her zaman olduğu gibi ikiye bölündü. Balkanlar’da açık bir Trump yanlısı ve karşıtı cephe oluşmuş durumda.
Trump yanlısı cephenin en folklorik ülkesi Slovenya (Slovenya: Çek Cumhuriyetinden ayrılan değil, öbürü). Avrupa’nın bu küçük ülkesi Trump’ın son eşi Melania Trump’ın Slovenyalı olmasından gurur duyuyor. Evet, yanlış duymadınız: Göçmenleri ABD’den çıkarmakla tehdit eden Trump’ın son eşi 1996’da ABD’ye göç eden, 2006 yılından bu yana ABD vatandaşı olan Melania Trump (Melanija Knavs) Slovenyalı. Trump seçilince Melanija’nın doğduğu Alplerin eteğindeki beş bin nüfuslu Sevnitsa’da kutlamalar yapıldı. Şimdilerde Melanija’nın küçüklüğünü bilen teyzeler, gençliğinde beraber takıldığı eski arkadaşları TV’lerde boy gösteriyor. Eniştenin Slovenya’ya ayrı bir önem vermesi umuluyor. Hatta Slovenya’da yatırım ve turizm patlaması bekleniyor.
Fakat asıl zafer şarkıları Belgrat’tan yükseldi. Cumhurbaşkanı Nikoliç seçim sürecinde Trump yanlısı olduğunu açıkça beyan etmişti. Başbakan Vuçiç ise açıktan destek vermedi ama seçim sonuçlarından memnuniyetini ifade etti. Asıl coşan ise eski savaş suçlusu ve cezaevinden çıktıktan sonra Sırp Radikal Partisi’nin başına yeniden geçen, milliyetçilikte ve aşırılıkta Miloşeviç’e hatta Karadziç’e bile rahmet okutan Voyislav Şeşely oldu. Azılı Çetnik Şeşely seçim sürecinde Trump’a verdiği desteği kendisinin ve partililerin giydiği Trump tişörtleriyle belli etti.
Sırp milliyetçilerin Trump sevgisi Belgrat’la sınırlı değil. Gün boyunca üzerinde Putin ve Trump’ın resmedildiği bir kamyonetin turladığı Bosna Sırp Cumhuriyeti’nin başkenti Banja Luka’da da Trump’ın zaferi kutlandı. Trump’ın Putin’e göz kırpmasından Sırp milliyetçileri de elbette vazife çıkardı. Trump’ın da Putin gibi insan hakları, ifade özgürlüğü gibi söz konusu vatansa teferruata giren konuları önemsememesi, popülist aşırı sağcıların Putin’in yanı sıra Trump’a duydukları muhabbeti de artırıyor. Makedon milliyetçileri de bir havalara girdi. Hatta Trump’ı Tanrı’nın gönderdiğine dair ikonlar bile resmedilmeye başlandı. Makedonya’yı Melih Gökçek’in Ankara’yı idare etmesiyle aynı anlayışla yöneten Nikola Gruevski Trump’ın İslam karşıtı söyleminden çok memnun.
Brezilya-Hırvatistan maçından sonra bile çatışmaların çıktığı eski Yugoslavya coğrafyasında Trump-Clinton rekabetinde de kamplaşmanın yaşanması şaşırtıcı değil tabii ki. Bosnalı Müslümanlar ve Kosovalı Arnavutlar Clinton’ın kaybetmesini üzüntüyle karşıladı. Bill Clinton gibi Hillary Clinton’ın da Bosna ve Kosova’yı koruyup kollayacaklarını düşünüyorlardı.
Kendi siyasetçilerinden, kendi siyasi yapılarından bir beklentisi olmayan Balkan halkları da aynı Obama yeni seçildiğinde Van’da kurban kesen gariban köylüler gibi umudu başka dağın ardında aramaya devam ediyorlar.