AKP iktidarları dönemiyle birlikte, toplumun önemli bir kesimine bazı ekonomik destekler verildiğini, bir başka kesimine ise nakdi değil ama ayni yardımlarla kısmi rahatlamalar yaratıldığı görünen bir gerçek.
Bu durum, toplum psikolojisinin iktidar eliyle yönlendirilmesinin de önünü açtı.
En belirgin sosyolojik destek 65 yaş ve üzerindeki yurttaşların şehiriçi ulaşımından ücretsiz yararlandırılması oldu.
Bu hizmet verilirken, taşıyıcı konumundaki şoför esnafına belirtilen sürelerde ödeme yapılmaması dolayısıyla ara sıra aksamalar oldu. Ama, iktidar gücüyle bu da kısa sürede aşıldı.
Toplamda, öylesine bir beklenti içerisine girmiş olan 65 yaş ve üzerindeki milyonlarca yurttaşı artık başka türlü ikna etmek olanağı kalmamıştır. Onlar, şehiriçi ulaşımından, yaşadıkları sürece ücretsiz yararlanacaklardır.
Kendi ceplerinden çıkmayan ulaşım ücretinin hangi kaynaktan finanse edildiği, bütçeye ek yük olan bu ödemelerin hangi kalemden yapılıp yurttaşın cebine de nasıl yansıdığı onları pek ilgilendirmiyor, ilgilendirmeyecektir de…
Maliye Bakanlığı’ndan her ay yatırılması gereken paralar 4 aydır minibüsçülerin hesabına yatırılmayınca Kocaeli Minibüsçüler ve Otobüsçüler Odası Başkanı Mustafa Kurt, bir açıklama yaparak ‘Bize gönderilmesi gereken ücretler gelmediği taktirde 65 yaş üstü vatandaşı ücretsiz taşımayacağız’ demişti.
Bunun üzerine Büyükşehir Ulaşım Daire Başkanı Salih Kumbar ve İzmit Şehiriçi Minibüs ve Otobüsçüler Motorlu Taşıyıcılar Kooperatif Başkanı Hasan Öztürk ile birlikte Ankara’ya giden Kurt, ücretsiz kent kart taşıma ücretlerinin yatması talebinde bulundu.
Görüşme yapılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, Maliye Bakanlığı’nın konuyla ilgili onay verildiği ve ücretlerin hesaplara aktarılacağı bilgisini verince ortam yumuşadı.
Ve o paralar hesaplara yattı. Şimdilerde AKP’de memnun, minibüsçüler de memnun, 65 yaş ve üzerindeki yurttaşlar da.
Ve daha başka yardımlar da rahatlatıcı oluyor…
Bu tür yardımların dozu, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası oluşturulmaya çalışılan ‘milli birlik konsepti’ içinde daha da fazla öne çıktı.
Mesela, yaşadığınız kentlerde, en azından günün belli saatlerinde de olsa şehiriçi toplu taşıma ücretsiz sağlanmaya başlandı. Gece, ücretsiz yemek servisleri yapıldı.
Şimdi de, bitirilme aşamasına gelen bugüne ilişkin hazırlıklar kapsamında, sözde demokrasi nöbetlerinin tutulduğu meydanlardaki ‘’AKP ŞOV’’ içerikli mitinglere ücretsiz taşıma için belediyeler bütün olanaklarını seferber ediyor.
Kimin parasıyla oluşturulan bütçeden kime hovardalık yapılıyor ?
Bunun hesabını soran yok, sorsalar da veren yok…
Bugün büyük final yapılıyormuş, neyin finaliyse.
Tek adam özentisi yönetimine sahip çıkılması için devlet olanaklarıyla sokaklara dökülen insanların dilinde ‘demokrasi için şehit oluruz’ kelimeleri dolaştı. Ve, 300’e yakın yurttaş da inandığı gibi ‘şehit’ oldu.
Peki, bu süreç, insanımızın daha refah, eşit ve özgür yaşamasının önünü açtı mı?
Elbette hayır, bu kaotik ortam sermayeye ve onun siyasal temsilcisi AKP’ye toplumu daha fazla sömürme, daha sıkı dizayn etme olanağı tanıdı. Özgürlük ve demokrasi peşinde koştuğunu düşünen önemli bir toplam daha fazla boyun eğmek zorunda kalışını da, ileride nasıl kutlar bilemem.
Sözde yaşamsal destekleri sağlanarak açılan bu yeni yolda toplumsal psikolojinin içeriği değiştirildi ve biçimsel olarak yaşanan bağlılıklar içselleştirilir duruma geldi.
Diyelim ki, milyonlar bugün ücretsiz taşımadan yararlandı.
Bir sonraki gün ne olacak?
Taşıma halen ücretsiz mi olacak?
Ülkem insanı ulaşım, barınma, sağlık ve eğitim hizmetlerinden ücretsiz olarak mı yararlanacak?
Hiç sanmıyorum ve öyle bir şey de olmayacak…
Darbeye karşı çıkmak demokratik bir hayat tarzı belirleyen her insan için vazgeçilmez bir görevdir. Ama, darbeye karşı çıkışı fırsata çevirmek, yani krizi fırsata çevirmek amacıyla oluşturulan zeminde, sözde milli mutabakatın özünde sömürge sisteminin yeniden dizaynı ve karşı çıkacak sivri uçların törpülenmesine dönüştürüldüğü asla unutulmamalıdır.
Son nöbetin ardından yaşama dönenlerin bugünden sonra söyleyecekleri ve tepkileri çok önemli.
Ve bu sürecin en fazla mağduru olanların bir bölümüne yapılacağı açıklanan yaşamsal destekler de görmezden gelinmemeli.
Bu kentte, 3 gazete kapatıldı ve çalışanları kaderleriyle baş başa bırakıldı. Bu kabul edilemez bir durumdu. O insanlar, ülkenin yasalarına güvenerek, iş güvencesiyle çalışırken birden orta yerde kalıyorlardı.
Neyse ki, sorun daha büyük bir krize dönüşmeden çözümü sağlayacak adımlar atıldı. Bu adımları kimlerin niçin attığına bakmaksızın önemsediğimi söylemeliyim. Çünkü, basın emekçileri gerçekten zor durumda kaldılar ve gidebilecekleri yeni ve başka bir kapı olmaması dolayısıyla uzun süreli işsizlikle yüzyüze oldular.
İlimizde kapatılan Bizim Kocaeli, Manşet Kocaeli ve Demokrat Gebze gazetelerinin çalışanlarının mağdur edilmemeleri için Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti tarafından yapılan çalışmalar sonuç verdi.
‘Terör örgütü ile hiç bir bağlantısı bulunmayan’ ama mağdur olan gazeteciler için yürütülen çalışmalar ve dillendirilen yazılı talepler dikkate alındı. Ve, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından yapılan inceleme sonucunda ilk etapta kapanan gazetelerde çalışan personelin işsizlik maaşından faydalanabilmeleri için bir genelge yayınlandı.
SGK’nın 2016’ya 16 sayılı genelgesi ile kapatılan gazetelerin çalışanlarının SGK tarafından iş akitleri Fesih edilmesine karar verildi. Böylece, ilimizde OHAL kararı ile kapatılan 3 gazetede görev yapan gazetecilerin işsizlik maaşı alabilmelerinin önü açıldı.
Basın emekçileri, SGK İl Müdürlüğü’ne sigortalılıklarının düştüğünü dair yazıyı alarak İŞKUR İl Müdürlüğü’ne işsizlik maaşı ile ilgili başvuru yapabilecekler
Bu yaşamsal destek önemliydi, sağlanmasıyla basın emekçilerinin kendine, ailesine ve toplumuna olan güveni daha fazla sarsılmadan bir yol açılmış oldu.
Toplumun psikolojisini iyileştiren yaşamsal destekleri yeni bir geçim kapısı haline dönüştürmeden yaşanacak askeri ve sivil darbesiz günler temenni ediyorum.