Bilindiği üzere, dünyada yaşamı ve tüm olumlu ya da olumsuz gelişmeleri belirleyen ana faktör, SINIF MÜCADELESİ olmaktadır.
Bu, genelde olduğu gibi yerelliklerde de yaşamımıza nasıl yön vereceğimizi belirleyen temel faktördür. Tercihinizi yaparsınız, gereğini yerine getirip ona uygun yaşar ve mücadele edersiniz. Yapılan mücadelenin ufkundaki hedef ise İKTİDAR’dır.
Bu mücadelenin nasıl ve hangi koşullarda yapılacağını, ülkemizdeki işçi sınıfı belirli zaman aralıklarıyla bizlere göstermiştir. Ama, sonrasında sermaye sınıfının sosyolojik ve psikolojik operasyonlarının ağırlığı altında ezildiği için de, mücadelesini sürekli kılamamış ve boyun eğmek zorunda kalmıştır.
İşte, sınıf mücadelesinden uzaklaşınca yaşanacak somut durum budur.
‘Bunları neden yazıyorsun, biz zaten biliyoruz’ dediğinizi hissediyorum. Ne yapayım, bu durumu anımsatacak somut örnekler her geçen gün çoğalıyor. Böyle olunca da yeniden anımsıyorum ve durumu sizlerle paylaşmak gereği hissediyorum.
Birkaç gün içinde tanık olduğum gelişmelerden biri, işçilerin üye oldukları bir sendika tarafından deyim yerindeyse ‘satılması’ ve de işverenin insafına terk edilmesidir.
İkinci gelişme de, metal işkolunun örgütlü sendikalarından Birleşik Metal-İş’in üyeleri arasında yaptırdığı referandum anketinden çıkan sonuçlardır. Çünkü, o sonuçlarda, üyelerinin genelinde HAYIR oyu önde giden Birleşik Metal-İş’in ‘EVET’ oyu vereceğini açıklayan üyelerinin kayıtlı bulunduğu şube Kocaeli Şubesi’dir.
Her iki gelişmeyi de ayrıntılandırmak gerekir…
Sendikanın işçileri sattığı işyeri, Kartepe ilçesi sınırlarındaki Dytech fabrikasıdır. Bu fabrikada, üç yıl önceki metal direnişi sırasında yaşanan kriz sonucu 600 civarında işçi üye oldukları Türk Metal Sendikası’ndan istifa edip Çelik-İş Sendikası’na geçmişti.
Genelde muhafazakar kültürle büyümüş işçi topluluğu sınıf ve sendikal bilinçle donatılmadığı için, bu kez de, toplusözleşme masasından kendilerine bilgi vermeden çekildiğini açıklayan Çelik-İş Sendikası’nın tavrı dolayısıyla krize girdi.
Yani, bu sendika tarafından masada satılmayı hazmedemediği için iş bırakma eylemi yaptı. Sonrasında da, işverene ‘’Bundan böyle bizim seçeceğimiz temsilcilerle yapılacak görüşmeyi kabul ederiz’’ mesajı verdi.
Şimdilerde Çelik-İş’ten istifa edip yeni bir sendikaya üye olurlar mı bilemem. Çünkü, sınıf bilinciyle hareket etmedikleri için yapacakları yeni bir değişimin, kendilerine kalıcı kazançlar sağlayacağını sanmıyorum.
Çünkü, mücadele ve direnme gelenekleri yok. Bu yüzden de, kazanımlarını koruyacak güçleri yok.
Hal böyleyken, Dytech işçilerine de alternatif olacak sendika diye görülen Birleşik Metal-İş’te durum nasıl ?
Sınıf kazanımları için verilen mücadelede son 10 yılın öncü sendikası görüntüsüne sahip olan Birleşik Metal-İş’te, tavanla taban arasında (en azından Kocaeli Şubesi üyeleri ölçeğinde) temel bir uyuşmazlık var aslında.
Bunu nereden çıkardığımı soracak olursanız, yanıtım sendikanın üyeleri arasında referandum tercihine verilen yanıtların sonuçlarına bakmanızı öneririm. Söz konusu sonuçlar genel merkez tarafından kamuoyu ile paylaşılınca ben de gazeteden okudum.
Çıkan tabloya bakınca, sendikanın Kocaeli Şubesi üyelerinin ‘sınıf bilincinden uzak’ bir noktada olduğunu gördüm.
Anlaşılan o ki, ahbap çavuş ilişkisiyle örgütlenen yeni üyeler sınıfın çıkarlarını görmezden gelip sadece dar alandaki bireysel ekonomik çıkarları için Birleşik Metal-İş’e üye olmuşlar.
Sendika, asli görevleri arasında yer alan sınıfın siyasi çıkarlarını koruyucu çalışmalar kapsamında üyeleri arasında referandum eğilimini belirlemek üzere bir anket yapıyor. Anketten çıkan sonuç, genelde AKP iktidarlarının işçi sınıfı düşmanı olduğunu kanıtlayıcı yaklaşımdır. Bu bilinçle soruları yanıtladıklarını düşündüğüm çok sayıdaki üye, tek adamlığı meşrulaştırmak ve ülkeyi demokratik rejimden uzaklaştırmanın yasal zeminini kuracak olan yeni anayasa taslağı için yapılacak referandumda, böylesi değişikliği reddetme anlamına gelecek HAYIR oyu vereceğini belirtiyor.
İşçiler, emekçiler, işçi sınıfı, emekçiler ve tüm yoksullar adına sevindirici bir tercih…
Ama, bir farkla;
Aynı sendikanın Kocaeli Şubesi üyelerinin önemli bir çoğunluğu da, ‘celladına aşık’ olmuş gibi işçi düşmanı AKP politikalarının son dayatması olan anayasa taslağı için yapılacak referandumda ağırlıklı olarak EVET oyu kullanacağını belirtiyor.
İşte, bu durum, sınıf bilinci yokluğundan kaynaklanan çarpıcı bir örnektir…
Bu verileri sendikanın genel merkezi kamuoyu ile paylaşınca, bu kentte yaşayan işçi sınıfı dostu, muhalif ve sosyalist biri olarak çokca üzüldüm, biraz tedirgin oldum, biraz da öfkelendim.
Aynı sendikanın önemli bir bölüm üyesi AKP politikalarını red anlamına gelen HAYIR oyu vereceğini tescil ederken, Kocaeli şubesine üye olup çıkarlarını korumak için her şeyi göze alacaklarını söyleyen işçilerin genelde EVET oyu vereceğini ifade etmesi, açıkça bilinç kaybı ya da kaymasıdır.
Bu durumdan işçiler kadar sendikanın Kocaeli Şubesi’ni yönetenler ve hatta genel merkez yöneticileri de sorumludur.
Genel merkez yöneticileri, diğer şubelerdeki ağırlıklı tercihe değinerek ‘’Biz gereğini yaptık ve genelde kabul görüyor’ diyerek kendilerini savunur ve haklı da sayılabilirler. Ama, Kocaeli Şubesi’nin birkaç dönemdir yönetiminde bulunanlar, bunu söyleyemez.
Görünen odur ki;
Sınıf bilincinden uzaklaşınca, insan celladına da aşık olabilir, boyun eğebilir.
Bu tablo, sınıf ve sınıf mücadelesi adına kabul edilebilir değildir…