Sevgili genç arkadaşlarım; bildiğiniz gibi Gezi Direnişi ile birlikte bir liberter ve radikal demokrat olarak muhalefetten yana tavır almıştım.
Türkiye’deki siyasetin sertleşmesinden dolayı kendimi yorgun hissettim ve yazı yazmaya ara verdim. Geçen ayı Courchevel’de kayak yaparak geçirdim.
Yunanistan’da yaşanan gelişmeler, Türkiye’de seçimlerin yaklaşması gibi nedenler ile – sorumluluk duyguma da değinmeden geçemem – dönmeye karar verdim.
Bundan sonra kritik gördüğüm yerlerde İleri Haber ve BirGün’den genç arkadaşlarıma sesleneceğim.
Görüyorum ki, Twitter’da Louis Bonaparte’ın On Sekiz Brumaire’ini, tutuklanan Hazirancıların gülümsemesini, Alman şirketlerinin Yunanistan’da ihale alamamasını paylaşıyorsunuz, yapmayın.
Gezi Direnişi esnasında sizi flamalılara karşı uyarmıştım, pek umursamadınız. Erdoğan’ın konuşmalarından önce dolar alın, dedim. Birkaç kredi kartı borçlusundan tehdit mektubu aldım.
Hak ettiğim ilgi ve itibarı görmek için Oral (Çalışlar) gibi renkli çerçeveli gözlükler mi takmalıyım? Justin Bieber tişörtü mü giymeliyim?
Henüz Murat (Belge) gibi darbe kartımı kullanmadım. İlgi için darbe mekaniğini anlatabilirim.
Genç arkadaşlarım, görüyorum ki, yoksullar için uygun bulunan dindarlık seçeneğine muhalefet ediyorsunuz. Abdullah Gül’e razı olmuyorsunuz.
Ben yoksulların da sermaye sahiplerinin duygu ve düşünce dünyasını daha iyi anlayabilmesi için buradayım.
Yoksulluk varsa, bizim de sosyal sorumluluk projelerimiz var. Siz sadaka vakıflarına sms atarak bağış yapacağınıza, marksist metinler paylaşıyorsunuz.
Haklıyken, haksız duruma düşüyorsunuz.
Yani en azından Yunanistan’ın borcuna olan sadakatini sorgulamamanızı beklerdim, o da olmadı.
Neyse ki kolay vazgeçmiyorum. Henüz farkında olmasanız da benim gibi gusto sahibi bir kanaat önderinin yol göstericiliği çok önemlidir.
Üniversite hayatınızdan, başarılı bir ücretliye geçiş sürecinizde hep yanınızda olacağım. Küçücük sermaye sahibi olma hayallerinize eşlik edeceğim.
Şimdilik, hoşçakalın.