Ökçesiz'in düşündüşlemleri

Kitaplarda konuya göre bir ayrım veya dizin olmadığından ve belki de günce tarzında yazıldığından aynı konudaki sözleri bir arada görebilmek olanaksız, kitapların tümünü not alarak okumanız gerekiyor.

Hayrettin Ökçesiz’in yazdıkları çok farklı; değişik bir tür. Doğrusu, nasıl adlandırabileceğimi bilemiyorum. Kendisi şöyle diyor:

                    anlamsız

                    kaotik

                    şiirler

                    yazıyormuşum

                    gevezelik bir hayli

                    kimi aforizmatik diyor

                    kimi dümdüz yazı güya

Yazdıkları tam olarak aforizma değil çünkü aforizmanın “bir gerçeği kestirmeden, çarpıcı ve güzel söylemek” olduğu düşünülürse, ki bu Ökçesiz’in tanımıdır, okuduklarımda bundan fazlası vardı. Belki daha iyisi Sadık Albayrak’ın yazdıkları: “Hayrettin Ökçesiz benzersiz bir günce yazıyor. Özdeyiş, şiir, deneme hepsi iç içe.” Ama sanırım en doğrusu, bir kitabının da adı olan düşündüşlemler, çünkü düş gücüyle düşüncelerini özgürce işlediği o kadar açık ki:

                                                                  Boş bir kağıdın sabırla beklediği

                                                                  Bir kadın gibi

                                                                  Düşündüşlemler

Hayrettin Ökçesiz hukuk profesörü. Daha önce denemelerini ve üniversite üzerine yazdığı kitaplarını okumuştum. Bir tanesi de, sanırım 2012 yılıydı, Akdeniz Üniversitesi rektörlüğüne adaylığını açıklamak için hazırladığı bildirgeydi. Hatta kendisiyle Üniversite Konseyleri Derneği (ÜKD) adına bir görüşme de yapmıştık. Tepki gösterebilen birisiydi. Üniversitede sadece öğretim üyesi ve görevlilerine açık sosyal tesislerde uygulanan içki yasağını, tesislerde şarap içerek protesto ettiğini okumuştum gazetelerden. Daha sonra özel bir üniversiteye geçmiş ama sistemle uyumsuzluğu orada da barınmasına engel olmuştu. Şimdi akademik yaşamına Almanya’da devam ediyor. Bugünün kitapları (Düşündüşlemler, Kile Yaz Çiviyle, Frankfurt Deyişleri 2, ve Heide Deyişleri) daha önce okuduğum kitaplarından farklı. Birkaç örnek vereyim:

          *Desen bedenin, demesen ruhun ölür. Böyle bir zamandayız.

          *Dinlerin ilk kurbanı akıldır.

          *GÖNÜL

           alıp vermeyi

          bilmeli

          kişi

          işi

          bu olmalı

          her dem

         *BAZEN

         alt alta yazınca

         şiir oluverir düşlerin

        *Şair büyük olmak ister. Bu şiirin umurunda değildir.

        *Bir düş kırığı

        Battı derince

        Çıkarsam zor

        Çıkarmasam

        Acıyor.

İşte bunlardan on binlerce var dört kitapta. On binlerce derken abartmıyorum. Her kitaptan rastgele beşer sayfa açıp, içindekileri sayıp, sonra ortalamasını alıp, sayfa sayısıyla çarptım. Gerçekten sayı çok yüksek. Yani verdiğim örnekler okyanusta damla misali:

     *Eskiden domates eşek yüküyle alınırdı. Şimdilerde bir eşek yüzünden taneyle alınıyor.

     *GİDECEĞİMİ

     Biliyorsun

     Gideceğini

     Biliyorum

     Bu yüzden güzel

     Kalmak seninle

     *NERDE KALDIN

     hüzün

     *Bir ülkeye ne kötülük yapacaksanız, o kötülüğü önce üniversiteye yapmalısınız.

Bunca düşündüşlem arasında Hayrettin Ökçesiz’in hemen her konuda düşüncelerini öğrenmiş oluyor okur; genellikle de yaratıcı ve ilginç bir biçimde. Pek çok konuya değinmiş ama en büyük gurubu, mesleği gereği, hukuk oluşturuyor. Kitaplarda konuya göre bir ayrım veya dizin olmadığından ve belki de günce tarzında yazıldığından aynı konudaki sözleri bir arada görebilmek olanaksız, kitapların tümünü not alarak okumanız gerekiyor. Ben, bu sütunun gereği, kitap ve okuma ile ilgili olanların bir kısmını, tekrarları ve benzerleri eleyerek, şöyle toparladım:

          *Bir kitap basıldı mı, dünya ondan kolay kurtulamaz. Orada burada ele ayağa takılır durur.

          *Bir kitap basıldığında kitap olmaz, zaman içinde okundukça kitap olur.

          *Dünyayı teknoloji, iktidar devinimleri ve temel duygular yönetiyor, kitaplar değil. Kitaplar doğrudan pek bir işe yaramıyorlar. Onlar insanlığın not defterleri.

          *Bir kitabı herkesin okuması gerekiyorsa, o kitabı okuyan herkesten korkmalısınız.

          *Kitabın iyisi kötüsü olmadığı gibi, kutsalı da olmaz. İnsanlar gibi.

          *Kitaplıklarımız ruhlarımızın aynalarıdır.

          *Yemek için ekmek, okumak için kitap çalabilir herkes.

          *Yayınlandıktan sonra kimse kurtulamaz bir kitaptan.

          *Bir insanın kitapları varsa, tek kitabı olamaz.

          *Kitapları yakmanın her zaman haklı bir nedeni vardır, insanları yakmada olduğu gibi.

          *Kitapların arasında herkesin bir duruşu vardır.

          *Okumak sağaltır. Yazmak sağaltır. Okuyup yazmak sağlıktır.

          *Kitap bir tümcenin hediye kutusudur.

          *Aidiyetlerinizi kitaplarla kurun. Ölmezler, değişmezler, bozulmazlar ve size sadık kalırlar.

Ve bu şekilde sürüyor. Yukarıdakiler, dediğim gibi, küçük bir seçki, o kadar. O zaman birkaç örnek daha verip yazıyı bitireyim:

          *NASIL BİLEYİM

          neler olduğunu

          geçmişte

          nereden bileyim

          gelecekte

         neler olacağını

         ne bileyim

         ne olduğunu

         kim nereden

         nereye

         nasıl bileyim

         tek bildiğim

         sensin

        *Haziran Gezi ayıdır. Takvimde durduğu gibi durmaz.

        *-Diktatörler seçim kaybeder mi?

        -Diktatörler seçim yapmaz ki!

        -Ya bu seçimler ne?

        -Bunlar seçim değil.

        -Ne öyleyse?

        -Seçimden gayri her şey, ama seçim değil!

(Anımsatayım, kitapların yayın tarihi 2019)

          *HER TAŞA KIZILMAZ

          Bazısı mihenk taşıdır.

          *Demokrasi insanın tek başına aptal ve tehlikeli olduğu varsayımından yola çıkar.

          *Ayı dayı diyelim diye habire köprü yapıyor.

          *Başımı hangi taşa vurayım

          Hangi başı hangi taşa vurayım

          Truva düştü

         *Oy verirken hangi suçlara yardım ve yataklık, ortaklık etmiş olacağınızı iyice düşünmelisiniz.

         *İnsan her saçma metinden huşu içinde inanacağı bir din ve tanrı çıkarma yeteneğindedir.

         *Giderken dilerim dostlar

         Borcum kalmasın ardımda

         Ötekini biz onunla

         Aramızda hallederiz

Evet, Düşündüşlemler, Kile Yaz Çiviyle, Frankfurt Deyişleri 2, ve Heide Deyişleri’ni arka arkaya okudum. Çok mu keyif aldım? Doğrusu, hayır! Aklımda kalan çok söz ve/veya dize oldu mu? Hayır! Peki, sıkıldım mı? Ona da hayır! Şunu söylemeye çalışıyorum; hepsini arka arkaya okumak biraz aşırı doz almak gibi oluyor. Bence, günde bir iki sayfa okuyarak bu kitapların hakkı verilebilir.


KÜNYE: Düşündüşlemler-Kile Yaz Çiviyle- Frankfurt Deyişleri 2-Heide Deyişleri. Fiyatları sırasıyla 35,18,38 ve 42 TL. Kitapların tümü Yeni Gelen Yay., 2019 baskısı.