Metin Lokumcu davası ve Trabzon

Bu coğrafyanın tarihinde maruz bırakıldığımız öyle acılar var ki neredeyse her güne bir anma düşüyor. Hopa’da katledilen Metin Lokumcu‘nun mahkemesinin görüldüğü günün ertesine rastlayan “Sivas Katliamı”nı anmadan yazıya başlamak doğru olmazdı sanırım…


Türkiye’nin en karanlık günlerinden biriydi. Bir cuma günü namaz sonrası top(ar)lanan yüzlerce kişi bir grup aydın ve sanatçının konakladığı Madımak oteline doğru yürüyüşe geçti. Masum insanları yakmak için önce onları şeytanlaştırmak gerekiyordu. “Dinsizlere ölüm, Yakın onları!” sloganları ile galeyana gelen yobaz bir güruh önce oteli taşlamaya başladı. Ardından alevler yükseldi, sonrasında acı feryatlar. İnsanlık yanıyordu orada. Hem de devletin gözlerinin önünde. O gün ben de oradaydım. Olanlara çaresizlik içinde tanık oldum. Bu acıyı bugün hala yüreğimin derinliklerinde hissediyorum. Nasıl unutabiliriz ne ölenleri ne de öldürenleri? Sivas katliamının 28’inci yıl dönümünde Sivas’ta kaybettiğimiz canları bir kez daha saygıyla anarak başka bir acıya dönelim.


Tam 10 yıl önce dönemin başbakanı, şimdiki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hopa’yı ziyaretinde, başını Hopa Dereleri Koruma Platformu’nun çektiği yaşam savunucuları, yaşam alanlarını talan edenlere karşı verdiği mücadelenin önemli bir mevzisi olan HES’lere karşı seslerini duyurmak ve iktidar partisi AKP’yi protesto etmek amacıyla Hopa meydanında bir dizi etkinlikler düzenlemişlerdi. Meydanda yapılan basın açıklamasına polisin müdahalesi sert odu. Eyleme katılanlara öylesine çok gaz bombası atıldı ki dönemin kaymakamının ‘stoklarda gaz kalmadı’ demeçleri gazetelerde çıkmıştı. Sıkılan gaz bombalarından etkilenen emekli öğretmen Metin Lokumcu geçirdiği kalp krizi sonucu yoldaşlarının kollarında hayatını kaybetti. Ailesinin çabalarıyla açılan davanın duruşması tam 10 yıl sonra görülmek üzere olayın gerçekleştirildiği yerden Trabzon’a taşınmıştı. Gerekçe tanıdıktı. Kamu güvenliği. Ama bu Lokumcu ailesini, dostlarını, yoldaşlarını tatmin eden bir açıklama değildi elbette. Mahkemenin ailenin olduğu yerden uzaklaştırılmasıyla, davaya olan ilginin giderek azalması ve aileyi destekleyecek demokrasi güçlerinin önünün kesilmesi amaçlanmıştı. Trabzon bunun için iyi (!) bir tercihti. Ne de olsa yönetenlerin son yıllarda Trabzon’a biçtiği derin bir rol vardı. Onlar tarafından milliyetçi ve devlet yanlılarının kurtarılmış bölgesi ilan edilen güzel memleketimde görülecek böylesine davalara katılmak için katılımcılar açısından iyice hesap edilmeliydi.  Öyle ki birileri galeyana gelebilir, olaylar çıkabilirdi. Zira Gazi Katliamı davasını Trabzon’a taşıyanlar, mahkemenin sessiz sedası sonuçlanmasını becerebilmişlerdi. Dava kaçırmanın bir tür devlet geleneği olduğu ülkemizde çokça örneği var bu durumun.


Ama bazılarının beklediği olmadı. Trabzon ve bölge halkı, yoldaşları, çeşitli illerden gelen baro yetkilileri, siyasi parti milletvekilleri ve temsilcileri Metin Lokumcu’nun davasına büyük bir katılımla sahip çıktılar. Üstelik başta Trabzon Emek ve Demokrasi Platformu ve Trabzon Barosu’nun ve tüm katılımcıların gayretleriyle hiçbir olumsuzluk yaşanmadan. 


İlk duruşması iki ay önce pandemi gerekçesiyle alınan eylem yasağı kararı gölgesinde Trabzon Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ikincisi 28 Haziran 2021 Pazartesi günü yapıldı. İkinci mahkemede yetkisizlik kararı verilerek dava ağır ceza mahkemesine sevk edildi. Her şeye rağmen davanın bundan sonraki süreçte ağır ceza mahkemesinde görülecek olması bizce önemli bir kazanım olmuştur.


Bilinmelidir ki doğa ve insanlık için nerede bir direniş varsa orada muhakkak devrimciler vardır. Tabi her direniş kendi kahramanlarını yaratıyor. Devrimci öğretmen Metin Lokumcu da bu kahramanlardan biri olarak bu coğrafyanın mücadele tarihindeki yerini almıştır. İnsanlık kazanmış, iktidar ve temsil ettiği sınıf kamuoyu önünde kaybetmiştir.

Anısına saygıyla.