Çayda beklenen son: Sermayenin çay kanunu
Elbette çay üretici bu yasayı kabul etmeyecektir. Bu yasaya karşı gerekli adımları atacaktır. İçinde kendisinin söz sahibi olmadığı bir yasaya, kölelik yasasına "evet" demeyecektir.
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Rize Milletvekili Hayati Yazıcı, pek yakında TBMM’ye getirecekleri çay kanunu yasa taslağı ile ilgili Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, çayın geleceğini, çay sanayicilerinin eline teslim edecek ve çay üreticisinin geleceğini yok edecek açıklamayı bir müjdeymiş gibi duyurdu.
Zaten her zaman aynı şekilde yaptılar. Bütün yıkım politikalarını halka bir müjde olarak sundular. Tütünde, şekerde ve diğer icraatlarında aynı yolu izlediler. Şimdi de çaydaki taktikleri yine aynı.
Daha önce yazmıştık. Yazıcı, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi'nde hazırlattırdıkları, içinde üreticinin hiçbir sözünün olmadığı çay kanunu yasa taslağını Meclis Başkanlığı'na sunacaklarını söyledi. Artık AKP-Saray Rejimi tarafından çay için hazırlanan son gelmişti.
Üreticiyi sömüren çay sanayicilerinin ve çay üreticilerin güçlendirilmesi için hiçbir çabası olmayan birkaç ziraat odasının ve içinde ÇAYKUR’dan yöneticilerin bulunduğu, başkanlığını Rize Çay Borsası Başkanı Mehmet Erdoğan’ın yaptığı Ulusal Çay Konseyi'nin, yaş çay taban fiyatını belirleyeceğini açıkladı.
Bu, çay üreticisini çay sanayicisinin inisiyatifine bırakmaktan başka bir anlama gelmemektedir. Ulusal Çay Konseyi'nin içinde çay sanayicilerinin temsilcileri varken, üreticilerin temsilcileri olarak ziraat odaları görünmektedir.
Ziraat odaları, siyasi iktidarların arka bahçeleri olup yönetimleri de siyasi erkin yapısına göre şekillenmektedir. Asla üreticinin seçtiği yöneticiler değillerdir. Ve bugüne kadar üretici adına hiçbir çalışmaları yoktur. Üreticiden kesilen aidatlar ile siyasi iktidarın değirmenine su taşıyan kurumlar olmaktan öteye geçmemişlerdir.
Bu yüzden Ulusal Çay Konseyi'nin hazırlattığı çay kanunu, içinde üreticinin olmadığı tamamen sermayenin isteklerine göre hazırlatılmış bir kanun tasarısıdır.
Yasa içerisinden bazı başlıklara değinen Yazıcı, sözleşmeli çiftçilik ile çay üreticisini kendi arazisinde köle haline getirmeye, Konsey'in fiyat açıklaması ile yaş çay taban fiyatını tamamen çay sanayicisinin eline bırakıyor. Üretici kendi ürününde söz sahibi olmaktan çıkartılıyor.
Bahçelerin yaşlanması ve sökülmesi ise apayrı bir konu. Bu tamamen çay ürününden vazgeçilmesi anlamı taşıyor. Çünkü bölge coğrafyası böyle bir söküme müsait değil. Çay ekim alanlarının genişliği; bu işin nasıl olacağı konusunda ortada herhangi bir planlamanın olmadığı, sadece çay ürününden vazgeçmekten başka bir anlam taşımadığını bizlere düşündürüyor.
Elbette çay üretici bu yasayı kabul etmeyecektir. Bu yasaya karşı gerekli adımları atacaktır. İçinde kendisinin söz sahibi olmadığı bir yasaya, kölelik yasasına "evet" demeyecektir. Çay Meclisleri ile yola çıkan üretici, bu yasanın çıkmaması için ne gerekiyorsa yapacaktır. Üreticiyi, uzun soluklu mücadele ile geçecek günler bekliyor.