Dersim katliamı nedeniyle Aleviler üzerinden Cumhuriyet'le ve CHP’yle hesaplaşmak isteyen AKP, “yüzleşme” kavramını çok öne çıkardı. Ancak aynı AKP, yakın geçmişimizde yaşanan katliamlarla ilgili sesini bile çıkarmadı. Sesini çıkarmak bir yana, parlak ve kulağa hoş gelen laflarla Alevilere aşk ilan eden AKP, bu yıl da Maraş katliamını protesto etmek ve orada katledilen eşini, dostunu, kardeşini, yoldaşını anmak isteyenlere yine yasak koydu. Maraş 21 Aralık’ta tam bir sıkıyönetim şehrine dönüştü. Maraş sokakları boşaltıldı. Kentin giriş çıkışları binlerce asker ve polisle tutuldu… Bir kez daha, katliamları hatırlamak ve hatırlatmak “suç ve hata”, unutmak ve unutturmak ise “doğru ve haklı” gibi sunuldu…
Bunu yapan AKP ne Dersim, ne Maraş ne de Sivas katliamlarıyla yüzleşemez! Yalnız AKP değil, çünkü AKP bir sonuç, asıl olarak, siyasal İslamcı ve milliyetçi zihniyet katliamlarla yüzleşemez.
Neden mi?
Çünkü, siyasal İslamcı, muhafazakar ve milliyetçi-ırkçı zihniyet laf düzeyinde reddetseler bile, dünden bugüne katliamlardan beslenmektedir.
Katliamlardan beslenenler Maraş katliamıyla yüzleşemezler!
Çünkü, bu katliamlar “üç-beş kişinin eseri” değildir. Maraş katliamı başta olmak üzere, Sivas örneğinde de görüldüğü gibi bütün planlı katliamlara on binlerce kişi fiili olarak katılmıştır…
Ama öldürerek, ama tekbir getirerek, ama katledilmesi gerekenleri işaret ederek! Düne kadar aynı sokağı, aynı mahalleyi paylaştığı, aynı bakkaldan alış veriş yaptığı, çocuklarının birlikte oynadığı komşusunu “işte bunlar da Alevi” diyerek…
Bu nedenle Maraş katliamıyla yüzleşmek on binlerce insanın da, bu anlamıyla işin gerçeği bütün Maraşlıların kendileriyle yüzleşmesini beraberinde getirecektir. O zaman bu yüzleşme, bırakın 36 yıl öncesini, daha bugün “Burası Maraş, buradan çıkış yok” veya “Maraş Ovası Müslüman Yuvası” sloganı atan 18-19 yaşlarındaki çocuklarla ve o çocukların ana-babasıyla yüzleşme anlamına gelecektir.
Bu yüzden “yüzleşme” lafları havada uçuşsa da, kendisini dün Adalet Partisi’nde (AP); Milliyetçi Hareket Partisi’nde (MHP); Milli Selamet Partisi’nde (MSP); bugün AKP’de, MHP’de, SP’de kendisini ifade eden siyasal İslamcı, muhafazakar milliyetçi, ırkçı ve ayrımcı anlayış katliamla yüzleşemez!
Çünkü, katliamdan dolayı 36 yılda şehrin bütün siyasal ve sosyal yapısı kökten değiştiği için, bugün “katliamla yüzleşme” demek, örneğin Maraş’ta yaşayanların yüzde 92’si ile yüzleşmek anlamına gelir!
Neden mi? Anlatayım!
Örneğin 1977 yılında Maraş kent merkezinde oy kullananların, yüzde 34’ü CHP’ye olmak üzere yaklaşık yüzde 40’ı sol adaylara oy vermiş. Yüzde 26’sı AP’ye, yüzde 15’i MHP’ye, yüzde 15’i de MSP’ye oy vermiş.
Bundan 9 ay önce yapılan 30 Mart 2014 seçimlerindeki tablo Maraş’taki siyasal değişimin boyutunu gösteriyor. 2014 yerel seçimlerinde AKP yüzde 59, MHP yüzde 31 oy almış. Bu oy oranları BBP ve SP’nin oylarıyla birlikte tam yüzde 92 yapıyor. Geriye ne kalıyor; Yüzde 8 bile değil. CHP yüzde 6,3, HDP de yüzde 1,3 oy almış!
Daha da iyi anlaşılması için şöyle örneklenebilir: 1977’de oy kullanan 200 bin kişinin 74 bin 283’ü CHP’ye oy verirken, 2014’de oy kullananların sayısı 600 bin olmuş. CHP’nin aldığı oy 37 bin 534 almış. HDP ise 7 bin 698.
Değişim bu kadar net. Bu değişim 1970’lerde “Altın Hilal” tespitiyle hedefe konan ve o dönem Alevilerin yoğun yaşadığı bütün kentler için hemen hemen aynı sonuçlarla geçerli… Yani yalnızca Maraş değil, örneğin Elazığ, Malatya, Sivas, Yozgat gibi…
Bunlar katliamlarla yüzleşemezler…
Çünkü, katliamla yüzleşmek demek, dosyaların yeniden açılması anlamına gelir. Dönemin siyasi sorumlularının yargı önüne çıkması anlamına da gelir. Tabii o katilleri savunanları da yeniden deşifre etmek anlamına da…
Çünkü, her şey bir yana, yüzleşme demek, katliamlara “olay” demenin bitmesi ve katliamlara “katliam” denmek zorunda kalınacağı için yüzleşme olmuyor!
Durum böyle olunca, halen linç kültürünün yaşandığı, insanların etnik ve dini kimliklerine göre kutuplaştırıldığı, dinin hayatın her alanına nüfuz ettiği bir ortamda kardeşlikten, eşitlikten, yüzleşmeden bahsetmek koca bir yalandan başka bir şey anlamına gelmiyor…
Maraş katliamının nasıl örgütlendiği, nasıl yapıldığı bugün bütün belgelerle orta yerde. Dönemin “taraflı” mahkeme tutanakları bile bunun için fazlasıyla yeterli. Orta yerde sır yok! Tıpkı Sivas katliamı gibi, Hrant Dink cinayeti gibi… Ancak devlet kendisi de işin içinde olduğu için yüzleşmenin yalnızca lafını ediyor, asıl sorumluları yargılayamıyor. Yanılmak isterim ama, görülüyor ki, bu ülkede sol iktidar olmadığı sürece bu tür katliamlar ve siyasi cinayetler yapanın yanına kar olarak kalmaya devam edecek.