Tarihsel ve kentsel yaşam açısından önemli yerleşim bölgelerinden, kentlerden biridir Kocaeli.
Kişi başına düşen milli gelir açısından ilk üç il arasında yer alıyor ama aynı oranda yoksulluk da bel bükebiliyor.
Politik açıdan bakıldığında engin birikime sahip olan bu kent, sosyal yaşam açısından ise son 15 yıldır sıkıştırılmışlıkla başa çıkmaya çalışan insan topluluğunu konuk ediyor.
Böylesi bir kent, ne yazık ki toplumsal ilerlemeyi kucaklamaktan çok uzak, gericilik kültürüyle bezenmiş bir siyasal anlayışın etkisinde kıvranıp duruyor.
Tarihi Osmanlı’ya kadar uzatıp Uluslararası Çoban Mustafa Paşa ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu düzenleyen Büyükşehir Belediyesi’nin AKP’li yönetimi, sözde kentin Osmanlı’nın güçlü hükümdarlarından Kanuni Sultan Süleyman dönemindeki önemi belgelerini gün yüzüne çıkarıp, geçmişle bugün ve gelecek arasında kültürel bağlantı kurmaya ve bunu topluma enjekte etmeye çalışıyor.
Bunca zahmet nedendir dersiniz?
21. yüzyılda sermayenin ve teknolojinin gelişmişliği ile ileri medeniyetler seviyesine çıkmayı hedefleyen ülkemizin sanayi teknolojisi açısından en gelişmiş kenti olan Kocaeli’nde, özellikle Osmanlı tarihini öne çıkarıp algı yaratmaya çalışıyorlar. Çünkü, yaptıkları işin sorgulanmasını istemiyorlar ve toplumsal ilerlemenin önüne geçilmesini öngörüyorlar.
Aksi halde, yaldızları dökülecek ve bütün foyaları ortaya çıkacak…
Bir noktadan sorgulanmaya başladıklarında, gerisi çorap söküğü gibi gelecek.
Vatan-Millet-Sakarya ve Bayrak (Bazen de sancak) diyerek işi idare etmeye, halkı da adı cumhuriyet olan ama gerici ideolojiyle bezenmiş bir düzene entegre olmaya zorluyorlar.
Genel ve kent açısından tablo böyleyken, referandumda ortaya çıkan AKP karşıtı HAYIR’cı enerji, birilerinin hesaplarını altüst etti.
Bir yanda “Kanuni Sultan Süleyman Dönemi’nde Divan-ı Hümayun’dan Kocaeli Sancağı Yöneticilerine Gönderilen Emirlere Dair Bir Analiz” konusunun ele alındığı Uluslararası Çoban Mustafa Paşa ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu, diğer yanda ‘geleceğimizi gericiliğe teslim etmeyeceğim’ diyen cumhuriyet ve aydınlanma kültürü.
Kent, bu gerilimin içerisine sokuldu ve gerilimin sınırı belirlenemiyor.
Kenti, tarihiyle buluşturup çıkarılacak dersler öncülüğünde geleceğe taşımak önemli ve gerekli bir adımdır. Ama, kriteri İLERİ taşımak olmalıdır. Tam tersini yapıyorsanız (Ki,
AKP’li Büyükşehir Belediyesi böyle yapıyor) orada rejimle bir sorununuz var demektir.
Dolayısıyla, bu durum, rejimi değiştirme hamlesinin sadece siyaseti kapsamadığını, kültürel alanda da sıkıştırma ve dayatmalarla harekete geçildiğini gösterir.
Tam da, referandum arifesinde…
Peki, sokaklar ne diyor?
Eşitlik, özgürlük ve insanca yaşam diyenlerin referanduma ilişkin görüşlerini açıklayıp propaganda yapmasını ellerinden geldiğince engelleyen egemen siyasi anlayış, sokağı da provoke ediyor.
Kamuya ait alanların nerdeyse tümünde kolluk kuvvetleri ya da zabıta marifetiyle evet propagandası yapılan adımlar atılıyor.
Kentin sokaklarındaki palet panolar ve bilboardlar tamamen evet propagandasıyla dolu.
Yani, tek ses duyulsun istediler ve bu duruma uygun sözde bir referandum süreci yaşanmasını sağlamaya çalıştılar.
İktidar blokundaki yüzsüzlük, pervasızlık, küstahlık sınırı aştı. Kendilerinden olmayan herkesi tahrik etmek için her yolu denediler.
Yüksek kesimlerde, daha dar gelirli emekçi ve yoksul ailelerin oturduğu mahalleleri din ve ahlak ablukası altına alıp, etnik kökene dayalı propaganda ile devrimcilere ve de ilericilere kapatmanın yolunu aradılar.
Ama, beceremediler…
Ne yaparlarsa yapsınlar olmuyordu, olmadı.
‘Evet oyları şimdiden yüzde 65’ diyerek yaratmaya çalıştıkları algı tutmadı.
Devlet, Valilik, Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyeler ve merkezi yönetimin denetimi altındaki il müdürlükleri aracılığıyla yaptıkları propagandaya rağmen hep huzursuzdular.
Daha önce AKP’ye oy vermiş emekçi ailelerini bile ikna etmekte zorlandıkları için EVET gerekçesini anlatmak yerine yerelde de CHP ve Kılıçdaroğlu eleştirisiyle yol almaya çalıştılar.
Olmadı, olduramadılar.
Öyle de olsa, böyle de olsa, tarihi emek mücadelesiyle dolu bu kent gereğini yapacak ve bugün yeni bir sayfa açmak için ilk adımı atmış olacak.
Umutla, dirençle yarınlar HAYIR’lı olsun…