Saat sabahın beşi. Alaca bir karanlık var. Evinden fırlamışsın; nasıl oldu hatırlamıyorsun. Bildiğin bir tek şey var; öfkelisin, çok şey birikti, çok şey biriktirdin ve çıkarken bütün öfkeni giyinmişsin. Doğu’dan yükselen güneşi binlerle sırtlanmış, Park’a taşıyorsun şimdi. İki gün önce söyleseler inanmazdın. Köprüdesin.
Bir Anadolu şehrindesin; dincileşmeden, baskıdan, yağmadan endişelisin. “Paylaşsam mı, eleştirsem mi?” diyorsun. “Sus şimdi, güven olmaz” , tembihlisin. Bir şey yapmalı? “Ne yapılır ki? Çok güçlüler, bitti bu iş” diye geçiriyorsun içinden; umutsuz ve yılgınsın, örgütsüzsün ve tarikatla, polisle, yeşil sendikayla, şube müdürleriyle, ekip amirleriyle, istihbarat şefleri ve dost görünümlü muhbirleriyle örgütlüler, biliyorsun. Şimdi televizyonun karşısında izliyorsun; iki gün önce söyleseler sen de inanmazdın. Hala “iki ayyaş”tasın, mesele “iki ayyaş” değildi, sendin, anlamıştın.
Sabahladın ekranın karşısında; internetin başında. Milyonlar sel gibi, gürül gürül bir koro haykırıyor: “Her Yer Taksim Her Yer Direniş”. Bir süre her sabah uykusuzsun, işe gidiyorsun; uzun süredir bu kadar yenilenmiş, böyle dinlenmiş hissetmiyorsun. Sokağa çıktığında ilk işin güneşe bakmak oluyor; güneşe bakıyorsun, Haziran güneşine ve aklına bir dize düşüyor: Güneşin zaptı yakın. “Ya değilse?” Endişeni atamıyorsun.
Bir gece önce: İşçi emeklisi Ahmet Amca, eşi ve çocuklarıyla emekli öğretmen Hüseyin Hoca’nın evinde misafir. Hüseyin hoca sözü açıyor; “çok değişti gençler, siyasetle hiç ilgilenmiyorlar, varsa yoksa şu internet, telefonlar. Darbeciler amacına ulaştı, gençler apolitik.” Hak vermeler, gençlikten umutsuzluk belirten ifadeler… Ve Mayıs’ı Haziran’a bağlayan gece. Bir ülkeyi baştan sona kateden o güzel şaşkınlık; gençlik geleceğine, parkına, memleketine sahip çıkıyor. Şaşkın ve yanılmış oldukları için bir o kadar mutlu yüzler. Tencere-tava, dönüyor işte hava.
Selen ile Emrecan; üniversiteden arkadaşlar. Face’te çok video paylaştılar. “Şöyle demişler, bugün böyle demiş, böyle hakaret etmiş yine.” Özgürlüklerine düşkünler, teslim etmeyecekler. Bir akşam vakti, ellerinde sprey boya, bir duvarın önündeler: “yazacak bir şey bulamadım”. Sözün bittiği yerdesin.
Tribün çocuğusun. “Yenilsen de yense de” diyerek büyüdün, sen o tozu yuttun. İçinde bir öfke vardı; haftasonunu beklerdin; gidip rahatlardın. Haziran’da fark ettin; “yükselenin Çarşı”ymış; birleştirenin kırmızı. İzmir’deydin, o milislerin karanlık sokaklarda gençleri kıstırmak için intikamla hareket ettiği şehirlerden birinde. Göztepe atkısından kırmızıyla Karşıyaka atkısından kırmızıyı yan yana getirdin, omuz omuza yürüdün, direnişi kardeşleşme imkanına sen çevirdin. Kırk yıl düşünsen aklına gelmezdi; direnişle kardeşleştin. Kırmızıda birleştin.
Binlerce insan, sel olmuş akıyor. Önünde hiçbir set duramıyor. Yorgunsun, elinde ay yıldızlı bayrak; üstünde kalpaklı Mustafa Kemal; dilinde, yüreğinde Medeni Yıldırım. Gezi’den Lice’ye kayıplarımızda birleşiyorsun. Kardeşlik çözümünü ellerinle örüyorsun.
Gözlerin görmüyor, yere yığılmışsın, bayıldın. Biber gazının etkisi; o arada birkaç cop darbesi, birkaç milis tekmesi. Karşında bir palalı ve yeni Türkiye’si. Tanımadığın birisi koşuyor yanına, “sakin ol”. Hemen Talcid solüsyon; “ben hekimim”. Halkın hekimi. Halkçı bir sağlık politikası böyle hekimlerle elbette mümkün, direndikçe görüyorsun, çıkış programına yaşayarak inanıyorsun. Gözlerin açılıyor şimdi, her iki anlamda da.
Parktasın. Günlerdir yan yana direndiğin insanlarla yeni yaşamı, yeni bir birlikte yaşam modelini örmüşsün. Dayanışma, paylaşma, yardımlaşma, birlikte düşünme, birlikte karar alma, birlikte eyleme. Başka türlü bir şeydi senin istediğin, “ne ağaca benziyordu ne de buluta”. Adını koyamıyordun, şimdi buldun; adını geçtim, oradasın ve yaşıyorsun. Mümkünmüş işte, gördün; artık kimse bu çözümü söküp atamaz aklından; bunu biliyorsun.
Kuracaksak yeni bir ülke, yeni bir yaşam “bir ağaç gibi hür ve bir orman gibi kardeşçesine”, birlikte, dayanışma ile yaşayacaksak; işte o parkta yaşadığımız gibi olacak. Yeni bir cumhuriyet kuracağız; Haziran güneşi üzerinden hiç eksik olmayan.
İnançlısın; Fatih’ten çıkıp geldin birkaç arkadaşınla. Park’ı yağmalatmayacaksın, elinde “Mülk Allahındır” yazılı flama. İlk günler biraz tedirginsin; fakat birkaç gündür oradasın, dağıldı tedirginliğin. Cuma günü, namaz vakti. Çevrende sizi korumaya alan “ateist” gençler. Cumartesi; yere düşen bir genç; kucakladığın gibi revire götürüyorsun. Yeni bir laikliği, aşağıdan, birlikte örüyorsun. Buna da inanıyorsun. Herkes mahallesinden çıkıyor, yeni bir mahalle kuruluyor. Öfke kusan, düşmanlaştıran, iç savaş tahrik eden, “destan yazan, emri veren” kim varsa bu mahalleden uzaklaştırıyorsun. Barışı ve “huzur”u şimdi yaşıyorsun. Ütopya değilmiş, mümkünmüş, gördün ve unutamıyorsun.
****
Sen yaşadın, biz yaşadık. “İyi de bak bitti” dediğini duyar gibi oluyorum. Bitmedi, bu daha başlangıç. Haziran seni bu ilkelerle yeni bir cumhuriyeti sokak sokak, mahalle mahalle, maden maden, işyeri işyeri aşağıdan örgütlemeye, çözümü örmeye çağırıyor.
Eğer hala aynı yerdeysen Haziran’dan sonra; umutsuz ve yılgınsan, örgütsüzsen hala ve tarikatlarıyla, milisleriyle, polisiyle ve palalılarıyla, yeşil sendikası ve şube müdürleriyle, ekip amirleriyle, istihbarat şefleri ve dost görünümlü muhbirleriyle örgütlülerse hala; yapılacak bellidir. Kendini örgütlerken çıkış yolunu örgütlemek; çıkış yolunu örgütlerken her alanda örgütlenmek. Haziran örgütlü bir direnme ve yönetme seçeneğine dönüştürülmelidir. Kuru bir sokak çağrısı, “gel daha çok gözümüzü, canımızı yitirelim, daha çok dayak yiyelim” dışında bir önerisi olmayan programsız sokak vurguları, toplumun önüne toplumla birlikte bir çıkış yolu koymayan önerilerle bu olmaz, olmuyor da. Haziran, Haziranca örgütlenmelidir. Sokak sokak, mahalle mahalle, işyeri işyeri.
Çözümsüz değiliz; hem bu zulme direneceğiz hem de Haziranca bir ülkeyi inşa edeceğiz. Yırca’dan Yatağan’a, Soma’dan Murgul’a Birleşik Haziran Hareketi, karşımızdaki kuvvetin örgütlülüğüne vurgu hareketi. Haziran programıyla, Haziran’ın mücadele kararlılığıyla halkçı, kamucu, laik, bağımsız ve demokratik yeni bir cumhuriyeti örgütlemek mümkün. Hiç aklından çıkarma; “güzel günler göreceğiz, güneşli günler.”
Forumlara katıl; eleştir, katkı ver. Çıkışı hep birlikte örgütleyelim. Unutma, Birleşik Haziran Hareketi sen yoksan bir eksik. Ve yine unutma: “Birleşe Birleşe Kazanacağız.”