Ülkenin geneli için de çok rahatlıkla söylenebilir ama hukuksuzluklar ve ‘’ben yaptım oldu’’ stratejisinin sonuçları açısından bakıldığında, başlıktaki soruların en fazla karşılık bulacağı illerden biri de Kocaeli’dir.
AKP’li dönemler, bu soruların daha sıkça sorulduğu süreç olarak karşımıza çıkıyor. Ama, bu durum, söz konusu yöntemlerin önceki yıllarda da gerçekleşmediği anlamına gelmiyor.
Bir çırpıda sayabileceğim konu başlıklarını paylaşayım…
Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nin kuruluşundaki kamulaştırma çalışmaları.
Dilovası’nın sanayileşmeye açılması.
Yuvacık Barajı’nın yapımı.
Kartepe projesi hayata geçirilirken bölgede arazilerin el değiştirmesi.
Um Denizcilik’in Tersanesi.
TEM’in yapılması sırasında Kocaeli-Sakarya arasındaki arazilerin kamulaştırılması.
Özelleştirilen kuruluşların mal varlıklarının devri içinde yer alan mevcut limanlarının kullanım hakkı.
Dubai Port Limanı.
Derince Limanı.
Evyaport Limanı.
V.S.
Bunları tamamı, bu kenti yaşanmaz hale getiren projelerdir. Kent insanı, bu projeler yüzünden nefes alamaz duruma gelmiştir. Bölge insanının uzun yıllar emek vererek yarattığı değerler, ellerinden hiç pahasına alınmıştır. En kötü koşullarda bile bu kentte yaşama kararlılığı gösteren yerli nüfus ile gidecek bir yeri kalmayan insanımıza asgari ücret ve daha altındaki ücretlendirme politikalarıyla ‘’köle yaşamı’’ gibi yaşam, olmazsa da işsizlik dayatılmıştır.
Bütün bu süreçleri görmediniz mi ?
Bütün bu süreçleri ve yaşananları görmüyor musunuz ?
Duymuyor musunuz ?
Tüm bunlara yanıtınız ‘HAYIR’ ise inandırıcı olamaz. Bu kenti yıllardır yönetiyor, rantını yiyenlerle işbirliği yapıyorsunuz. Yukarıda saydığım önceki yıllara ait rant projeleri süreçlerine değinmek istemiyorum, çünkü çoğu yaşandı ve bitti. Ama, sonuçları kenti ve kent halkını mağdur etmeye devam ediyor.
Mesele, bugüne ve geleceğe müdahil olabilmekte…
Etkili ve yetkili kişilere sesleniyorum;
Kentin geleceğini planlarken ortak olarak yeni rant alanları yaratıyorsunuz. Ama, insana dair olumlu hiçbir şey geliştiremiyorsunuz.
Bu nasıl bir adalet, hak-hukuk duygusu ?
Yaşattıklarınızın sonuçlarını görmez olmuşsunuz, yani körleşmişsiniz. Duymaz olmuşsunuz, çünkü sağırlaşmışsınız.
Bu iktidar körlüğü ve sağırlığı sizi insanlıktan çıkartmış.
Hemen yanınızdaki soygunları, katliamları kutsar hale gelmişsiniz.
Birileri sizleri uyarıyor, ama onları da görmezden ve duymazdan geliyorsunuz. Açın gözlerinizi ve kulaklarınızı, size sesleniyorlar.
Derince Limanı'nın özelleştirerek Safi Port Limanı olmasının ardından genişletilme kararı alınması hakkında suç duyurusunda bulundular yakın geçmişte.
Anımsıyor musunuz ?
Dediler ki;
‘’Eyyyyy Kocaeli Valisi Hasan Basri Güzeloğlu,
Eyyyyy ÇED Şube Müdür Güneş Ekşi,
Eyyyyy Derince Belediye Başkanı Ali Haydar Bulut,
Eyyyyy Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu,
Sizler, Kocaeli 1. İdare Mahkemesi'nin 09.05.2016 tarih, 2016/388 esas sayılı yürütmeyi durdurma kararı ve Danıştay 6. Dairesi’nin 27.01.2016 gün 2015/11584 esas sayılı yürütmeyi durdurma kararı olmasına rağmen Safi Port Derince Limanı İlave Dolgu Yapımı Ve Dip Tarama Projesi hakkında görevinizi ihmal ederek ve kötüye kullanarak yasal olmayan deniz dolgusuna olanak sağlıyorsunuz…………………….. "
Bu kadarı bile yetmesi lazım.
Sizlerin, en ağır şekilde cezalandırılmanızı talep ettiler, görmüyor musunuz ve de duymuyor musunuz ?
Elbette görüyor ve duyuyorsunuz. Ama, bir şekilde işinize gelmediği için görmezden, duymazdan geliyorsunuz. Çünkü, o suç duyurusunun içeriği hakkında halka inandırıcı gelecek bir yanıt verme olanağınız yok.
Önceleri de böyleydi, yanıt verilmiyordu. Farklı düşünenler ile onların gündeme getirdiği işlemler ve sonuçları yok sayılıyordu.
‘’Ben yaparım, ederim, hukuk arkadan gelir, olmadı hukukun arkasından dolanır işimizi yürütürüz’’anlayışı, 24 Ocak 1980’deki ekonomik kararlar sonrası yaygınlaşan ‘’benim memurum işini bilir’’ cümlesinde gerçek karşılığını bulur hale geldi. Sonradan da, siyasetin, bürokrasinin ve giderek de toplumun genetik yapısına nakış gibi işlendi.
O yüzdendir ki, kentimde halkın sahip olduğu alanlar yasadışı biçimde dolgu yapılıp sermayeye peşkeş çekilmektedir.
O yüzdendir ki, kentimde insan sağlığı ve çevre sağlığı denildiğinde yetkililerin ve etkililerin tüyleri diken diken olmaktadır.
O yüzdendir ki, görmezden ve duymazdan gelirler…
Ama, koşullar ne olursa olsun, hangi zaman diliminde olursa olsun, bizler görmüyor musunuz ve duymuyor musunuz sorularını yöneltmeye devam edeceğiz.
Kentimizi, giderek de ülkemizi yarattığı tüm değerlerden arındıran, o değerlerin neredeyse bedelsiz olarak el değiştirmesine yani halktan alınıp sermayeye peşkeş çekmesine göz yumanlar, kulak tıkayanlar unutmamalıdır ki, yaptıklarının hesabını mutlaka verecekler.
Yağma yok, halkın adaletinden de kurtuluş yok…