Dün akşam olağan dışı bir konser etkinliğine katıldık.“Genç Koro Şefleri Akademisi” kapanış konseri gerçekleşti. Ülkemizde,on yıllardır gerek evrensel sanat müziği, gerekse günümüzdekinden farklı bir dünya ideali ile kurulan ve belirli bir noktaya kadar da ilerleyen amatör/profesyonel, korolar/ ses toplulukları var. Birlikte şarkı söyleyerek çevrelerini dönüştürerek, değiştirerek güzelleştiriyorlar.
İdeallerinde, özgür, barış içerisinde, düşünen, şiddettin yerine diyaloğun yer aldığı, farklı kültürlerin dışlanmadığı, değer verildiği, toplum kesimlerinin müzik üzerinden birleştiği bir dünya var. Kimileri bir şef ile ve eşlikçi ile, kimileri ise şefsiz (küçük vokal topluluklar); eşliksiz ( a kapella) varlıklarını sürdürmeye kendilerini geliştirmeye çalışıyorlar. Kimi zaman bir okul korosu, kimi zaman mahalle, kimi zaman köy, kimi zaman ise bir üniversite korosu, dernek korosu, ve sonsuz farklı şekilde gerçekleşebiliyorlar.
Çoksesli korolar, toplumun aydınlanması için çok güzel model çalışmalar. Ancak, ne yazık ki bu yolda birçok adım atılmasına rağmen, ülkemizde yeterli toplumsallığa ulaşamadılar. Evet birlikte müzik yapmanın kolay ve de en zor alanı olarak “koro müziği” yeterince destek ve ilgi görmedi... Görseydi, bambaşka bir ülke/dünya yaratabilirdi. Müzik aracılığı ile, daha güzel bir toplum ve ülke hayat bulabilirdi, bulabilir. Şarkı sözlerindeki dünyanın güzelliğini düşünelim, hepimiz çocuklarımıza biraz da, o güzelliklerini gösteremediğimiz dünyanın en azından şarkılarını dinletmek istemiyor muyuz?
Çocuklara,ağaçların kesilmediği, insanların zehir solumadığı,şarkılarda dillendirilen, sevginin, tertemiz, masmavi göklerin,engin denizlerin, belki sonsuz sevginin anlatıldığı ve gerçekleştiği bir dünyayı dinletiyoruz. Peki o dünya nerede? Koro'da insan, doğa ve canlılara sevgiyi edinmiş minik koristler, büyüyüp siyasetçi olduklarında bazı şarkıları hatırlayıp, zeytin ağaçlarını ve sadece insan hayatını değil, tüm canlıların ne kadar değerli olduklarını düşünebilirdi.
“Çoksesli Koro” alanında, devlet olarak destekleniyormuş gibi yapılmasına rağmen, bu destek ne yazık ki çok sınırlıdır. Koroların ulaşabildiği halk kitleleri, gerekse koristler (koroda şarkısöyleyen amatör veya profesyonel müzikçilere denir) ne yazık kitoplumun küçük bir kesitinin ötesine geçmiyor. Elbette suçlu aradığımız zaman buna bir sistemi gösterebiliriz. Çünkü okullarda toplu olarak yapılan koro derslerinin süresinden,profesyonel koro eğitimcisi/ koro şefi yetiştirilmesine uzanan bütünsel görmemiz gereken bir durum var.
Böyle bir ortamda, olağanüstü özveri ile bir akademi “Genç Koro Şefleri Akademisi” Ankara’da gerçekleşti. Bilkent Üniversitesi ve H.Ü. Ankara Devlet Konservatuvarı, Koro Eğitimcileri Derneği’ni destekleyerek, genç koro şeflerine, şef adaylarına ülkemizde bulunması nadide bir akademi sundular. Özverili ve üstün çalışması ile başta Atilla Çağdaş Değer hocamız olmak üzere, derneğin başkanı Çiğdem Aytepe ve bir haftalık yoğun çalışma boyunca, müthiş bir performansla, günde 12 saate kadar çalışarak sürekli yeni şeyler deneyen, öğrenen ve kendini geliştiren uygulamacı katılımcılar, gözlemci katılımcılar ve MÜZED Muammer Sun Korosu’nun üyelerini tebrik etmek gerekiyor. Ayrıca konuk eğitimci olarak destek veren Çiğdem Aytepe, Orkestra Şefi Orhun Orhon, Aysun Erdoğdu Miskbay, Muzaffer Özgü Bulut'yu ve konserde de destek olan JM Çocuk Korosu şefi Fatma Bildiren hocalarımızı da kutlamak gerek.
Toplumsal koşullar nedeniyle, kaliteli eğitime ulaşmanın zor olduğu bir dönemde, müzik ancak büyük bir sevgi sonucu yapılabilir. Genç koro şefi arkadaşlar bu sevgiye sahip olduklarını gösterdiler,bundan böyle gittikleri her yerde, birlikte şarkı söyleme ateşiyle birlikte, çağdaşlığı, insani değerleri, eşitliği, özgürlüğü, kardeşliği, barışı müzik aracılığı ile anlatacaklar. Müzik, barışa ait bir sanat, bir propaganda sanatı kalıbına asla sığmadı. Ezilmişliğe isyan, ölüm, boyun eğmeme gibi duyguları, iş, işçileri konu aldığı emek şarkıları,dini metinler üzerine eserleri ile her zaman “iyinin” övüldüğü bir dünyayı anlatması, bunu yapmadığı kısa dönemlere herzaman galip gelmiştir...
Evrensel bir alan olarak, çok sesli koro müziği, en eski müzik türlerinin başında geliyor, ülkemizde de gittikçe daha çok ilgi görmesi sevindiricidir. Son dönemde bu alanda faaliyet gösteren dernekler kuruluyor, festivaller, yarışmalar düzenleniyor. Tüm toplumun tanıdığı, Uluslararası başarılara imza atan korolar da var. Bu gelişmeler güzel bir dünya için umut veriyor, ancak alınacak çok yol var.
İlk gün çalışmalarından kısa bir video klip hazırlamış Genç Koro Şefleri Akademisi, diğer günler ve konseri de youtube'dan aratarak bulabilirsiniz. Katılamayan ve şarkı söylemek isteyip de kendine uygun müzik yapan koro bulamayan herkese ilham olması dileği ile...