Beni tanıyanlar aslında okumakta oldukları satırların bir bestecinin kaleminden döküldüğünü bilirler. Gördüğüm ihtiyaçlar, eksiklikler sebebiyle müzik yazıları kaleme alırım... Bugün sıradışı bir yazı var sırada. İlk kez bir kendi eserim hakkında yazmak durumundayım. Yaratıcısı için çoğunlukla her eseri özeldir. Bu eser de, benim için çok özel bir eser. Bu yüzden siz değerli okuyucularımla paylaşma kararı aldım.
Bu değerli ilk seslendiriliş, dünya prömiyeri Ankara’da gerçekleşecek. 19 Mart, saat 19.00’da Hacettepe Senfoni Orkestrası ve Saygun Filarmoni Korosu, şef Burak Tüzün yönetiminde Hacettepe Üniversitesi Sıhhıye Yerleşkesi M Salonu’nda gerçekleştirecek. Programda sadece senfonim yer almıyor. Yeliz Özkaya Viyola’da ve Kerem Ekber Viyolonsel’de, Hoffmeister’ın “Viyola Konçertosu”nu ve Tchaikovsky’nin “op. 33 Rokoko Teması üzerine Varyasyonları”nı seslendirecek. Sayfun Filarmoni Korosu’nu ise Çiğdem Aytepe ve Atilla Çağdaş Değer çalıştırıyor.
Senfoni, müzikal yanı dışında şu açıdan önemlidir. Aziz Nesin’e ithafen bestelendi. Üç bölümden oluşan eserin ilk bölümü “Özgür”, ikincisi “Yaşar” başlıklarını taşımakta. Son bölüm ise ülkemizin ve dünya tarihinde benzersiz bir acıya sebep olan Sivas Katliamı’nı konu almaktadır. Usta yazarımız Aziz Nesin’in kaleme aldığı “Sivas Acısı” şiiri onun ölmeden tam bir yıl önce yaşadığı büyük trajediyi ve vahşeti edebi olarak anlattığı şiiridir. Aynı zamanda bu bölümün de başlığıdır “Sivas Acısı”. Eserin sonunda bir koro seslendiriyor bu bölümü, bir halk korosu olarak nitelendirilebilir.
Dün akşam ilk kez koro provasına katıldım. Saygun Filarmoni Korosu’nun değerli koristleri müthiş bir performans sergiliyorlar. Şefleri Çiğdem Hoca yönetiminde koroya piyanoda eşlik etme şansına sahip oldum. Şarkının sözleri ve şiirin anlamını destekleyecek öyle ince müzikal nüanslar vurgulanmış ki, şiirin içindeki anlam müzikle daha da değerlenmiş. Sözle ifade edilmeyenler de söyleniyor adeta. Ülkemizde bir koronun, bu kadar hissederek seslendirdikleri bir eser gerçekten ender yaşanabilir. Yaklaşık 60 koristin aynı duyguları paylaşması, ve aktarabiliyor olması bestecisi olarak benim için de bu durum olağan dışıydı. Saatler boyu etkisinden çıkamadım müziğin, çok güçlü bir yorumları var. İtalyan operasındaki duygulu bir arya’dan, ya da üzüntülü bir lied’den daha fazla duyguların hakim olduğu bir eser. Kendi içerisinde sürekli gelgitleri olan bir müzik, sanıyorum diğer bölümleri gölgede bırakacaktır. Müzikteki duygusal gelgitlerin ise bir sonucu ise yok ne yazık ki, yani galip geleni yok, tıpkı içinden çıkılamayan bir labirent gibi. Oysa gerek Aziz Nesin’in, gerekse diğer aydınlarımızın gösterdikleri aydınlanma yolu bellidir.
Aslında eseri bestelemeye 2012 yılında başlamıştım. Bu dönemde, “Jose Marti Küba Dostluk Derneği” aktif bir çalışma içerisinde Bursa’da iki büyük konser gerçekleştirdi. Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası (BBDSO) şef İbrahim Yazıcı yönetiminde eserin ilk bölümü “Özgür’ü iki kez başarıyla seslendirdi. “Abluka altında 50 yıldır direnen Küba’halkına itafen” alt başlığı taşımaktadır. Bu esere devam etmek istiyordum uzun zamandır. Aziz Nesin ve direnerek gerek sağlık gerek insanlık alanında büyük başarılar sergileyen aydınlık Küba halkının mücadelesini uzak bulmuyorum. İkinci bölümdeki Yaşar başlığı ise, bir atıf olarak Aziz Nesin’in ünlü radyo oyunu, tiyatro eseri ve romanı, “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” değerlendirilebilir.
Bestecilerin, kendi eserlerini anlatarak onları izleyicilerin belirli pencereden bakma konusunda özgürlüklerinin kısıtlanmasına karşıyım. Ancak bu, bu özel eser için bu geçerli olamazdı. Ülkemiz aydınlarını ve yüreğinin sesinin önemli bir kısmını Sivas’ta yitirdi. Bu bölüm bir ağıt ve başlı başına senfoninin diğer bölümlerinden ayrılıyor. İlk iki bölümde dinleyicinin iç dünyasında soyut olarak canlandırılabilecek duygular, son bölümde söz dünyasının da eklenmesi ile sonsuzluğa yankılanıyor. Umut ise kaybolmamalı, ancak eser düşündürecektir.
Bu arada eserin ortaya çıkmasında emek veren bir koro daha var. Geçtiğimiz yıl, Sivas Katliamı’nın yıldönümünde eserin koro ve piyano eşlikli ilk seslendirilişini İtalya turnesinde yine şef Çiğdem Aytepe yönetiminde ve piyanist Bora Ateşyakan eşliğinde gerçekleştiren Muzaffer Arkan Kızlar Korosu’nu da şükranla hatırlıyorum.
Teşekkürler Aziz Nesin, bu ülkeye bıraktığın aydınlık miras için sonsuz teşekkürler...