Bu haftayı acı bir olay ile tamamladık. Gencecik bir insan daha hayatının baharında derler ya, tam da o yaşta etnik kimliği yüzünden bir katilin hedefi oldu. Bu faşist saldırı bu ülkede yaşanan ilk olay değil, öyle görünüyor ki bir katile “Abicim adın ne?” diye soruluyorsa ve gereği yapılmıyorsa son da olmayacak. Hrant Dink’in olayında da benzer bir görüntü yaşamıştık. Deniz’in ailesinin, yoldaşlarının, halkının ve ona sözü olan dostlarının, kısaca hepimizin başı sağ olsun.
Deniz’i bir kez daha andıktan sonra yazımızın ana konusu olan fındığa gelebiliriz artık. Karadeniz bölgesinin bir önemli geçim kaynağı da fındık. Fındık hasadına bir ay gibi bir süre kala fındıkla ilgili sorunlar her yıl olduğu gibi yeniden gündemde. Yıllarca yazılır söylenir ama sorunlar hep aynı kalır.
İşte her yıl yapıldığı gibi devletin kurumlarının bir araya gelip yanlarına da üniversitelerden birkaç isim alınarak çalıştaylar düzenlenir. Fındık üreticisine bölge milletvekillerinin ve siyasi iktidarın onların sorunlarıyla ne kadar ilgiliymiş havası yaratılır. Konuşmalar yapılır, hatta bilimsel raporlar hazırlanır çünkü üniversiteler de işin içine katılmıştır. Böyle bir oyun sahnelenir ve kamuoyuna bir rapor hazırlanır.
Bu çalışmalara asla üreticinin temsilcileri kabul edilmez, onların haberleri olmadan kapalı kapılar ardında bu toplantılar yapılır. Eğer duyulur da üretici temsilcileri biz de varız biz olmadan böyle bir çalıştay anlamsızdır, sorunları çözmez diye salonun kapısına dayanırsa devletin kolluk kuvvetlerinin müdahalesi ile karşılanır ve kendi ürünü ile ilgili çalıştayın bir parçası olmaktan çıkartılır. Yıllardır AKP iktidarı çiftçiye, üreticiye bu şekilde davranıyor.
Bu çalıştaylardan biri de bu yıl Trabzon’da bu hafta içinde yapıldı. Fındık üreticisi illerin milletvekilleri ve, tarımla ilgili çeşitli devlet kurumlarının yetkilileri ve yukarda bahsettiğimiz o toplam tekrar bir araya geldi ve bir rapor yayınladı. Raporu okuduğumuzda gördüğümüz her yıl yayınlanan raporun aynısı tekrar edilmiş. Kısaca basına görüntü vermek fındık üreticisinin sorunlarını sezon başlamadan masaya yatırdık görüntüsü vermek için AKP iktidarının oyunlarından biri daha oynanmış oldu. “Fındık üreticisi yalnız değildir” görüntüsü verildi.
Maliyetlerin ve üretim girdilerinin artan döviz fiyatlarıyla aşırı derece yükseldiği bu hasat döneminde fındık fiyatının ne olacağı da merak konusu oldu. Üretici fiyatın hasattan önce açıklanması istiyor. Rekoltenin nasıl açıklanacağı ise ayrı bir merak konusu. Çünkü fiyatı belirleyen en önemli verilerden biri ürün rekoltesi.
Rekolte tahmini sağlıklı bir şekilde yapılmıyor. Fındık fiyatının yükselmesini istemeyen şirketler, tüccarlar bu konunun belirlenmesinde etkili oluyorlar. AKP hükümeti de şirketlerin rekolte oyununun bir parçası haline gelmiştir.
Dünya fındık üretiminin %65 gibi yüksek bir oranına sahip olan ülkemizde fındık fiyatlarında yaşanan dalgalanma fındık üreticisinin şirketler karşısında kaybetmesine sebep olmaktadır. Üretici şirketlerin inisiyatifine terk edilerek diğer tarım ürünleri üreticilerinin yaşadığı aynı sorunları yaşamak zorunda kalmaktadır.
Fındık üreticilerinin temsilcileri yaptıkları açıklamalarla, bir tarafta üreten çiftçiler bir tarafta ürettiklerimizi yok pahasına almaya çalışan şirketler var. Şirketler kazanırsa paralar ülke ekonomisine değil çok uluslu şirketlerin havuzuna akacaktır. Oysa fındık üreticileri kazanırsa ülke ekonomisi kazanacaktır. Bu sebepten dolayı AKP hükümeti ve ona bağlı Tarım Bakanlığı TMO’yu değil bir üretici birliği olan FİSKOBİRLİK’i devreye sokmalıdır ve 4572 sayılı kooperatif yasasının şirketler lehine olan maddelerinin çıkarılmasını talep ediyorlar.
Yeni bir sezon aslında yeni sorunlarla açılmıyor. Var olan eski sorunlar sezona da aynı şekilde taşınıyor. AKP hükümeti yıllar içinde biriken üreticinin sorunlarının çözücüsü olmamış bu sorunların çözümünün önündeki en büyük engel olarak yerini almış, fındıkta da yetkiyi Ferrero’ya yani şirketlere bırakmıştır.
Yapılan tüm çalışmalar üreticinin gözünü boyama adına yapılan işlerdir. Yaşanılan tüm süreçte AKP iktidarı döneminde fındıkta şirketler kazanmış üretici kaybetmiştir. Çiftçinin yanında olması gereken TMO bile aldığı fiyatın üzerinde bir satışla kar açıklamıştır.
Üreticinin sorunlarını bu sistemin çözemeyeceğini biliyoruz ama en aza indirmek örgütlenmek ve mücadele etmek, kanımızı emen siyasi iktidara artık dur demekten geçmektedir.