Birgün'den sevgili Selami İnce'nin bir twitinin altına yazılmış bu yorum gerçekten düşündürücü. Geçen hafta Syriza tartışmalarıyla geçti malumunuz. Bir taraftan umut, diğer taraftan endişelerle dolu yorumlar. Ya da bunlar
Soros'un çocuklarına kadar uzanan Banu Avarlı başka ekstrem yorumlar...
Syriza ve bizdeki yansımalar siyasal olanın ne olduğuna dair öğretici ve sinirleri yıpratıcı dersler dolu. Atasözüyle “doğmamış çocuğa kefen biçen” bir kıyametçi tını var çoğu yorumda.
Ülkenin iliklerine işlemiş bir sol kötümserlikle en billur haliyle karşılaşma imkanı da verdi Syriza... Açıkçası ben ürperdim. Geçen yazımda “normatif siyaset” üzerine yazdıklarım dolayısıyla az eleştiri de yemedim.
Özellikle Sol Portal'da yayınlanan ve seçim sonrası Yunanistan basınından seçilen gazeteler düşündürücüydü. “Merkez medya Syriza'yı alkışladı!” Noluyoruz gerçekten. Kendimi hiçbir zaman bu kadar liberal
hissettirmemişlerdi. Ne diyeyim tebrik edelim. Aslında açık konuşalım. Can Soyer'in dediği gibi fobi ile mani arasında bir yerde de durmuyoruz. Açık bir Syriza düşmanlığı karşısındayız.
AKP bile Syriza üzerinden bir iyimserlik çıkararak bizi güldürdü tamam. Onlarda bile bir panik havası yok ilk etapta. Syriza'nın zaferini kendi zaferlerine benzetme kurnazlığı yaptılar.
Açık olalım: Syriza karşıtlığı bizde en net Komünist Parti (KP) söylemi içinde billurlaştı. Sağolsunlar sayelerinde hepimiz liberal, revizyonist ya da neysek o olduk. Onlar ise “garantili” bir haklılığı paylaştılar. Vay halimize! Biz hemen zokayı yutmuşuz yazıklar olsun. Boşa okumuşuz sakallıyı, Tatarı ve de Gramsci'yi... Bu ne hoyratlıktır. Çoğu sevdiğim insandan öyle nobran yorumlar okudum ki, yaş 45, demekki liboş olma zamanımız için Çipras'ı beklememiz gerekmiş. Gizli bir sağcıymışız meğer Syriza'ya sevinmişiz. Biraz saygı be kardeşim!.
Syriza'nın karşılaşacağı zorlukları, salınımları, hatta geri adımları, ittifakları sanki biz düşünemiyoruz izlenimi yarattılar ya... Artık ne desek fazla... Bu tam anlamıyla bir “entelektüel zorbalık” denemesidir. Ama bir tarafıyla da gülünesi bir durum. “En iyi biziz” salvosu, her halde Türkiye sosyalist hareketinde bu kadar nobranca yapılmamıştı...
Rahat olsunlar: Syriza'da bir yamukluk, sisteme bir içerilme,döneklik olsa; ilk biz “sevindirikler” eleştiririz. Hatta nobran küfür de ederiz merak etmesinler. Ama bu ipotekçilik nedir be kardeşim... Daha bir şey yaşamadan konulan ipotekçilik. Ben açıkçası KKE'nin bile bu kadar nobran dil tutturduğunu sanmıyorum... Ama bizde.... Bir söz var Kraldan diye başlayan, ama söylemeyeyim haydi...Bu umutlara ipotek koymaktır. Ürpertici açıkçası...
Biz kendimizi fena halde sağcı ve liberal hissederken, neyse Syriza'nın ilk icraatları geldi de, özelleştirme durdurmaları falan, sosyalistliğimizi gram da olsa kurtarmış olduk... Yoksa halimiz nice olurdu?
Ne diyelim züğürt tesellisi.
Biliyorum, ilk çuvallamada, “bak haklı çıktık” uyarılarınız da üstümüzde bir kılıç gibi sallanacak belli...
Ama yine de insan bir mutlu oluyor kardeşim. Biz de biliyoruz Sovyetler kurulamayacak Yunanistan'da.... Ama emin olun öncelikle oralardaki insanlara, kriz altında ezilmiş milyonlara umut olacak, katık niyetine. Biraz onlara saygı kardeşim.