Bu yazı kaleme alınırken ölenlerin son sayısı 35 idi... Kobane protestoları nasıl bir gerginlik içine girdiğimizi bütün çıplaklığıyla gösteriyor. Tuhaf bir sıkışma içine girdik, normalde seküler yönü ve IŞİD dolayısıyla direnişe ılımlı bakması gereken ulusalcı-kemalist duyu, PKK dolayısıyla veryansın moduna geçiverdi. Hatta 'PKK komşum olacağına IŞİD olsun' diyen Türkiye Solu dergisinden meczup yorumlar da okundu sosyal medyadan. Aslında yaşananlar çok ama çok açık. Bu topraklarda yüzlerce yıldan sonra devlete alternatif, özerk, seküler ve sosyalist esinli kanton deneyleri ortaya çıkıyor ve arkasından kara bir kuşatmaya uğruyor. Üstelik de rehine krizinin çözülmesinin hemen ertesinde. Rojava'nın bu coğrafyadaki biricikliği elbette rahatsızlık üretiyordu; bunu biliyorduk. Çünkü Rojava, bütün gecikmeleriyle PKK'nin kurucu çekirdeğindeki, 90'lardaki Bahoz kuşağıyla ivmelenen sosyalist, seküler yönü ve en çok da kadının özerkliğini gösteriyordu.
Daha da önemlisi Kobane olayları sokağa inecek gücü göstermesi anlamında da düşündürücü. Sosyal medyaya yansıyan fotoğraflar, ellerinde sopalı ve sünnet sakallı tipleriyle çok anlamlı geliyor şimdi. 90'ların domuzbağcıklı Hizbullah'ını bugün endişeyle hatırlıyoruz. Evlerin tabanlarından çıkan gömülmüş cesetleri de... Bugün Hüda-Par İslamcı Kürt kimliğiyle bölgede resmi bir oluşum. Kendince Kürtleri, ateist PKK'ye bırakmamaya kararlı. AKP'nin bölgede ikinci bir parti olduğu ise bilinen bir gerçek.
Bakmayın geçen haftalarda yayınlanan, “gerçek İslam bu değil” saptamalı İŞİD araştırmalarına, kamuoyu yoklamalarına... AKP sıkıştıkça IŞİD benzeri bir tabanla arasındaki açıyı yakınlaştıracaktı; bu belliydi. Aslında Gezi sonrası üzerimize boca edilen, “evde zor tutuyoruz” tehditleri, o an için gerçekleşmedi. AKP bunu biliyordu zaten; Bahçeli'yi kızdırma pahasına Ülkücülere sinyal çakıvermişti Fas dönüşü Sincan'da hatırlayın. Ama umduğunu bulamadı. Gezi'deki panikle ilk oraya göz dikmişti panikle. Çünkü o da biliyordu, işleri tıkırında müteahhit, esnaf ve Anadolu Kaplanları'nın sokağa inemeyeceğini. Ama şimdi artık öyle değil.
Çünkü AKP ile İŞİD arasında “kurucu” fabrika ayarları bazında tonlarca yakınlıklar var. Bu sır değil. Hemen güneyimizde, burnumuzun dibindeki çatışmalar fabrika ayarlarına dönmeyi hızlandırabilir. IŞİD'in Türkiye topraklarında görünmesi de hızlanabilir. Adı başka olabilir ama ayarlar aynı. Ha bir de unutmayalım. İBDA-C var, Mirzabeyoğlu dışarıda artık.... İşaret parmağı ve kaleşnikof namlulu logosuyla oracıkta duruveriyor. Bekliyor olabilir....
Hemen dibimizde İspanya İç Savaşı ya da komünü aratmayacak bir direniş devam ederken, bu ayarları düşünmek gerekiyor. İç savaş tınılarını da...