İçinde bulunduğumuz günler ülke genelinde olduğu gibi kentlerde de insanlarımızın ‘EVET-HAYIR’ kıskacı içerisinde bunaldıkları zamanlamaya işaret ediyor.
Kocaeli, bu girdapta en fazla sıkıntı çeken ve de çekecek olan illerin başında geliyor…
Kentin sınıfsal gerçeklikleri dikkate alınıp demografik yapısına bakıldığında HAYIR oylarının ağırlıklı olması gerektiği söylenebilir.
Nüfusun sosyolojik yapısı ve de inanç gerçekliklerine bakıldığında ise EVET oylarının önde olduğu düşünülebilir.
HAYIR savunucuları, ‘’nüfusun önemi bir bölümü emeğiyle geçinenler ve yoksullardan oluşuyor. Bu kesimin evet oyu vermesi beklenemez’’ teziyle güç kazanmayı sürdürmek istiyor.
EVET savunucuları ise, ‘’Kocaeli, 2002’den bu yana yapılan genel ve yerel seçimlerde tercihini kullandığı AKP’yi yarı yolda bırakmayacaktır’’ teziyle mevcut politik algıyı güçlendirmeye çalışıyor.
Yoksul ve emekçi HALK da ‘Evet-Hayır kıskacında yaşam’ mücadelesinde bocalıyor ve kararsızlığını gidermeye çalışıyor.
EVET dese yoksulluk ve ekonomik sıkışıklığın yanı sıra iktidarın militarist baskısı artarak sürecek.
HAYIR dese bir adım ötesinde ne olacağını pek anlamış ve özümsemiş değil. O yüzden de korku ikliminin hakim olacağı bir döneme girmekten kaçınır gibi davranıyor.
AKP ve MHP’nin ‘EVET çağrısına dayalı propaganda çalışmaları, en azından kent merkezinde şimdilik sesli propaganda biçiminde başlamış bulunuyor. Bu kapsamda, EVET logolarının giydirildiği minibüsler propaganda şarkılarını yüksek sesle çalarak kent sokaklarında gün boyu dolaşıyor.
HAYIR çalışması yürüten siyasi yapıların ise bu biçimde bir girişimi henüz yok.
AKP, elindeki devlet ve yerel yönetimlerin olanaklarıyla herkesi, her şeye EVET demeye çağırıyor ve çoğunluğu da EVET demeye mecbur bırakacak yaptırımlara giriyor.
Bu dönem, özellikle spor kulüplerine çengel atan EVET cephesi, her etkinlikte çok sayıda kulübün başkanı ya da yöneticisini vitrine çıkartıp tribünleri etkilemeye ve bu yolla EVET oyunu artırmaya çalışıyor.
Kentteki EVET platformunun bir numaralı aktörü olan Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu da, bu stratejinin mimarlarından biri olarak son günlerde Kocaelispor Kulübü Başkanı Bahri Yavuz’u sol, Kocaeli Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu (KASKF) Başkanı Murat Aydın’ı da sağ yanından ayırmamaya özen gösteriyor.
Lüks oteller ve lüks restoranlardaki toplantılarla söz konusu yapıların yöneticisi eliyle üyeleri ve taraftarlarına EVET çağrısı yapılırken, ‘’İşte, kentin tamamı bizim yanımızda’’ algısı yaratılmak isteniyor.
Bu çalışmaya, AKP’li milletvekillerinin, AKP’li 12 ilçe belediyesi başkanlarının, AKP İl Teşkilatı, İl Kadın ve Gençlik Kolları teşkilatı, ilçe teşkilatları, MHP İl ve ilçe teşkilatları katkısı da var.
Ama, her şeye rağmen yetmiyor…
Bunun nedeni;
Karşısında güçlü bir HAYIR bloku olması değil,
Mevcut HAYIR bloku iyi çalıştığı için de değil,
Halkın hoşnutsuz olduğu yaşam biçimi dayatmalarının yanı sıra ekonomik sıkıntılar aşılamadığı için kendiliğinden oluşan negatif bir duruma müdahale edemiyorlar da ondan.
EVET ya da HAYIR tarafında durup da mevcut çalışmalara destek veren ya da en azından referandum konusunda fikrini gizleme gereği hissetmeyenler bir yana kararsız ya da tarafsız görünümündeki binlerce yurttaşın işi gerçekten çok zor.
Çünkü, EVET-HAYIR çekişmesi arasında sıkışanlar asıl bu kesimde yer alıyor…
Ben de, bu sıkışmayı anlayamıyorum.
Çünkü, EVET tarafında duranlar, 15 yıllık AKP iktidarında ipliği pazara çıkmış bir kesim ve ‘’yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır’’ diyerek ‘vatanın bekası için’ destek istiyor.
Yani, adeta, ‘’düzeni koruyacak düzenlemelere evet deyin’ diyerek, ‘gerçek değişim’ çağrısını perdelemeye çalışıyor.
HAYIR tarafında duranlar ise daha iyi ve refah düzeyi daha yüksek bir ülke, daha özgür insanlar topluluğu yaratmak ve tek adamlığa teslim olmamak için destek bekliyor.
Bu kadar net ayrımların olduğu bir dönemde KARARSIZLIK ne anlama gelir ki ?
Sorunun yanıtını ararken bir de bakıyorsunuz ki, kentte hava gerçekten gri ve halk güneşin açmasını özlemle bekliyor. Güneşi gördüğünde ise işgal ettiği sokaklarında coşkusunu yaşıyor.
Ama kısa süreliğine…
Evine ya da işyerine dönenler, gerçeklerle yeniden yüzleşince, kentin caddeleri ve sokaklarındaki EVET gürültüsünün yeni bir algı yaratma operasyonu olduğunu görüyor.
Bir yandan 7 siyasi partinin (AKP, CHP, MHP, DSP, SP, BBP, DP) il başkanları arasındaki diyaloga da yansıdığı üzere EVET-HAYIR arasında sıkışmak kaçınılmaz. Bu il başkanlarının önemli bölümü HAYIR yönünde tercih kullanacağını açıklamışken, ‘birlik olalım’ ya da ‘beraberce yeni Türkiye’yi kuralım’ hamasetinin en azından o platform için, genelde de nüfusun neredeyse tamamın için doğru olmadığını gösteriyor.
Kent merkezinde kentsel dönüşüm projesini dillendirmeden hayatı dönüşüme tabi kılmaya çalışan AKP’nin yerel kadroları, EVET propagandası yaparken cami bahçelerini bile ranta açmış olmanın pervasızlığıyla adımlar atıyor.
17 Nisan sabahından o kadar emin oldukları kanısını yaygınlaştırmaya çalışıyorlar ki, B planı olmayan bir siyaset anlayışının hakim olduğunu görmek zor değil.
Referandum sonrası kentteki kaosun artmaması dileğiyle…