1 Şubat günü Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştireceğimiz büyük buluşma ile Suphileri anacağız.
Yangın yerine dönmüş, açlık ve işgal günlerinde geleceğini arayan bir ülkenin yazgısını belirlemek için yola çıkıp alçakça katledilen TKP’nin kurucularını, Mustafa Suphi’yi, onbeşleri, yoldaşlarımızı hatırlatacağız.
Davetimiz, yas tutmak, ağıt yakmak, gidenin ardından gözyaşı dökmek için değil…
Memleketi emperyalizm belasından kurtarmak ve ülkenin rotasını, emekçilerin gerçek kurtuluş yoluna, sosyalizme çevirmek için cesaretle yola çıkanların unutulmaması gerektiği için buluşacağız.
Bugün Türkiye’de cesur siyasete, cüretli devrimcilere her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Suphilerde cesaret var. Suphilerde ülkenin kaderini belirlemek için yola çıkma cüreti var.
O halde Suphileri hatırlatacağız.
Bugün ülkemizde cumhuriyet, karşı devrimciler eliyle yıkımın eşiğine taşındı. Bunda henüz ülkede emperyalist işgale karşı direniş sürmekteyken, bu direnişin kararlı ve tutarlı bir unsuru olmaya soyunan solun, kanla tasfiye edilmesinin payı var. Suphilerin katledilmesi gericiliğe, emperyalizme, paranın saltanatına güç verdi. Bugün gericilik, paranın saltanatı için, emperyalizmin icazetiyle, karabasan gibi toplumun üzerine çökebildiyse bu tarihe bakmak gerekir. Suphiler nezdinde solun tasfiye edilmesi, toplumsal kurtuluş yolunun baştan reddedilmesi anlamına geldi. Toplumsal kurtuluş fikrinden boşalan alanı piyasacılığın doldurması, piyasacılığın anti-komünizmi beslemesi, anti-komünizmin gericiliği palazlandırması, palazlanan gericiliğin cumhuriyeti kemirmesi kimseye şaşırtıcı gelmemeli.
Çünkü Karadeniz’de boğulan sadece 15 cesur komünist değil, ülkemizin sol seçeneğiydi.
Sonuç ortada. Solsuz kalan soluksuz kalıyor.
Bu yüzden, bağrımıza saplanan 15 kara saplı bıçak sökülüp atılmalı, Suphiler yaşatılmalıdır.
Türkiye’nin sol seçeneğini yaratmak için de Suphileri yaşatacağız ve hatırlatacağız.
Suphileri hatırlatacağız fakat sözümüzü bugüne de taşıyacağız.
Padişaha bir çift sözümüz olacak örneğin, AKP’ye bel bağlayanlara da, alternatifi olarak piyasacı ve Amerikancı güçleri işaret edenlere de söyleyecek sözümüz olacak. TKP’nin geçen yaz yaşadığı ve geride bıraktığımız sorunlarına bakıp ellerini ovuşturanlara da…
Sözümüzü esirgemeyeceğiz.