Çay meclisleri
Çay üreticilerinin yapması gereken bölgenin her yerinde, her köyünde, her mahallesinde bir araya gelerek kendi örgütlülüklerini, çay meclislerini oluşturmalarıdır.
Doğu Karadeniz Bölgesi'nde Artvin’den Giresun’a kadar 210 bin çay üreticisinin ve yaklaşık 1,5 milyon nüfusun geçim kaynağı olan çay, sezon yaklaşırken yine sorunlarıyla bölgenin en yakıcı gündemi.
Bir önceki yazıda üreticinin beklediği ama AKP milletvekillerinin ve çay sanayicilerinin Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi'ne (RTEÜ) hazırlattıkları, içinde üretici olmayan çay kanunundan bahsetmiştik.
O kanun taslağının Meclis'e kadar gittiğini biliyoruz. Çay sanayicileri bir an önce Meclis'te komisyonlara gelip görüşülmesini istemelerine rağmen bölgede, hem de böyle bir ekonomik kriz döneminde alabilecekleri büyük bir tepkinin hesabını yapan iktidar partisi şimdilik sessizliğini koruyor.
Ekonomik krizin getirdiği yüksek maliyetler daha şimdiden üreticiyi zorda bırakmış durumda. Geçen yıla göre yüzde 300 gibi fahiş bir şekilde artan gübre fiyatları yüzünden çay üreticisinin neredeyse yüzde 70'e yakın bir kısmı henüz gübre alamadı.
Bu durum birinci sürgün çay sezonuna üreticinin çoğunluğunun, bahçesine gübre vurmadan hasada başlayacağını gösteriyor. Bu, ürün kaybı demektir. Yani üretici sezona kayıpla başlamış olacak.
Eğer gübre için bir destekleme alamazsa birinci sürgün parasıyla az miktarda gübre alıp ikinci sürgün çayını kurtarmaya çalışacak. Kısacası üretici için sıkıntı büyük . Hem kendisi kazanamayacak, kazandığı maliyetini karşılayamayacak; hem de ürününün geleceğini kaybedecek.
Nasıl mı?
Çayda ürün kaybı yaşayan sektör zaten önündeki gümrük vergisi engeli de kaldırıldığı için (yüzde 7 ye düşürüldü) ithal çaya yönelecek. Sektörün de istediği bu zaten. Yüklü miktarda ithal çay, gelecek yıllar içinde üreticinin en büyük kabusu olarak önüne çıkacak. Çay üreticisi bu duruma razı olmayacaktır.
Bütün bunların farkında artık üretici. Bu yüzden kendi göbeğini kendisinin kesmesi gerektiğini biliyor. Bunun için, içinde üreticinin olduğ , üreticinin haklarının korunduğu bir çay kanununa ihtiyacı olduğunu çok iyi anlamış durumda.
Artık ayağa kalkmalı. Çay üreticilerinin yapması gereken bölgenin her yerinde, her köyünde, her mahallesinde bir araya gelerek kendi örgütlülüklerini, çay meclislerini oluşturmalarıdır.
Böyle bir çalışmanın ilk adımları bölgede atılmaya başlandı. Hopa’dan Giresun’a kadar bu konuda çeşitli toplantılar yapıldı. İyi yol alındı. Bu adımlar biraz daha hızlandırılıp sezon başlamadan üreticilerin ve çay ile bağlantılı tüm bileşenlerin talepleri bir an önce oluşturulup açıklanacak.
Bu taleplerimizin takipçisi olacağız. Bize rağmen çay kanunu çıkartmak isteyenler, karşılarında çay üreticilerinin örgütlenmiş gücünü görecekler. Meydanın boş olmadığını anlayacaklar.