Bir birleşik devrim fırtınası: Kızıldere

Gideceğimiz yeri biliyoruz:

izler var

bizden önce bırakılmış (1)

 

İz, hafızada içkindir.

Yolcu, yemenisine tarih düşülmemiş güzergâhları hatırlar, bir zamanlar geçtiği yolu.

Sobalarında yanan kuru meşenin ezgisi, söylenmiş sözün ağırlığı:

Devrim yolu engebelidir, dolambaçlıdır, sarptır. Kurtuluş bayrağı bu yolu tırmanan gerillaların birbirine iletmesi ile oligarşinin burçlarına dikilecektir. Her engebede düşen gerillaların gövdesi bir devrim fırtınası yaratır.

(........)

 

Yolumuz devrim yolunda düşenlerin yoludur. (2)

................

Yıldönümü geçti, artık yazabilirim.

Öyledir. Tanımladığımız nesne ya da olayla ilgili içeriği belirleyen baktığımız açıdır.

Nasıl bakarsak öyle görürüz. Bakış açımız görme biçimimizi belirler.

Gördüğümüzü bir iz, fotoğraf olarak hafızaya kaydederiz.

Zaman geçer. Hadise bir fotoğraf, tarihsel bir kayıt, benzersiz bir hikâye olarak orada durmaktadır.

Bizi aklın nârına çıkaracak doğru sözcüğü ararız. Kapalı bütün kapıları açacak kilidin şifresi o sözcüktedir.

On’lar... Direniş... Yiğitlik... Sadakat... Kararlılık... Özveri... Dayanışma... Birlik... İsyan... Fırtına...

Hangisi?

Kızıldere âhire kalacaksa eğer sonraya kalacak olan nedir? Kilit sözcük hangisidir?

Kızıldere’nin kilit sözcüğü “dayanışma”dır, güç birliğidir. Esas hadise devrimci durumun gerektirdiği gibi davranmak, yapılması gerekeni yapmaktır.

Kızıldere, kalbimizin kuzeyine asılmış pusuladır, kutup yıldızıdır. Öyle bilir, öyle anlatırız.

“Yolunuz yolumuzdur” dediğimizde bir irade beyanından, varılacak menzili yakın kılan bir yürüyüş güzergâhından söz ediyoruzdur.

“Anıları yolumuzu aydınlatıyor! On’lar kavgamızda yaşıyor!” dediğimizde iktibas ettiğimiz aslında bir anılar manzumesidir, bizden önce geçenlerin yolda bıraktıkları izdir.

Anmak hatırlamaktır.

Bir kez daha soralım o zaman:

Neyi hatırlıyoruz? Kızıldere bize ne söylüyor? Esas hadise nedir?

Esas hadise, Kızıldere’ye adlarını yazdıran gerillaların varmış oldukları yerdir.

Vardıkları yerdir onların hakikati, geçtikleri yol değil.

Yol onları değiştirmiş, başka biri yapmıştır. Yola çıkarken kendisini ikinci milli kurtuluş savaşını verenlerden biri olarak gören Deniz, idam sehpasını tekmelerken aynı Deniz değildir örneğin. Son cümleleri, Marksizm-Leninizm’in yüce ideolojisiyle ilgili söyledikleri, Türk ve Kürt halklarının kardeşliğine yaptığı vurgu onun hayatının büyük hakikatidir, vardığı yerdir. (3)

Deniz’lerin idamını engellemek için Mahir’lerin kendilerini ortaya koyuşu bir feda eyleminden çok daha fazlasını içerir. Birlikte yapmanın mümkün ve tek devrimci yol olduğunu ilan eden benzersiz bir manifestodur.

Kızıldere bir buluşma, hemhal oluştur. Devrimci atılımın, hâkim sol anlayıştan kopuşun iki özgün temsilcisi farklı güzergâhlardan geçerek Kızıldere’de buluşmuştur. Hakikat budur. Kolektif hafızaya kayıtlı olan, sahiplenilmesi gereken de budur.

Bu büyük hakikat unutulduğu içindir ki çok değil birkaç yıl sonra “yoldaş” olarak ölen devrimcilerin ardılları birbirini rakip gören bir siyaset tarzını benimseyebilmiş, bir diğerini yok sayan bir anlayış sola egemen olabilmiştir.

Herkesin kendi Kızıldere’si var. Hadisenin özü unutuldu. (4)

Bu yıl da mezar başı anmaları On’ların fotoğraflarının yanında örgüt bayraklarının dalgalandırıldığı görüntülere sahne oldu.

Ajitatif, örgüt etiketli tekil anmaların On’ların hikâyesinde hakikî bir karşılığı yok.

On’ların büyük hakikati birleşik mücadeledir.

Ötesi, örgütsel ihtiyaçlara doğru daraltılmış bir sahiplenmenin saflarda yeniden ve yeniden üretilmesidir, hatıraya eziyettir.

 

 

DİPNOTLAR

1. Emirhan Oğuz, “Gideceğimiz Yeri Biliyoruz”, Myndos Geçişi, Ayrıntı Yayınları, 2019, s.205.

2. Mahir Çayan.

3. Deniz Gezmiş’in vardığı yeri görmezden gelme eğilimi kimi ulusalcı çevrede yaygındır. Deniz’in devrimci kimliğini popülist bakış açısıyla yorumlayan bu eğilim, onu sosyalist olmaktan ziyade Atatürkçü olarak görür.

4. Elbette Kızıldere, ‘68 ve 12 Mart bağıntılı olarak; silahlı mücadele anlayışı ve söz konusu çizginin geleceğe kalan etkilerini de içeren çok kapsamlı bir irdelemenin konusu olabilir. Yazı, böylesi bir beklenti göz önüne alındığında eksikli bulunabilir ancak anlaşılabileceği üzere bu yazının derdi başkadır ve o dert, yazıda belirtilmiştir.