Son katliam, Ankara Katliamı, sadece katletmedi, akılları da karıştırdı. Canlı bombalar emeği, demokrasiyi, barışı, bu sloganlarla toplanan halkı mı, HDP'yi mi, yoksa, 1 Kasım 2015 seçimleri öncesinde, AKP'yi mi hedef aldı?
Yoksa, hepsini mi?
Soru sormanın sınırı yok.
Eğer kısa vadeli ve yaklaşan seçimi düşünürsek, hiç çekinmeden şunları yazabiliriz. Bu saldırı, katliam, kesinlikle, AKP'ye bir mesajdır! Ama, ölenler bizimdir, her kim tasarladıysa, bizim özelimizde, HDP'yi, Kürtleri, onları destekleyenleri öldürmüştür. Mağdur yaparken, ne yazık, öldürmüştür!
Biraz daha şeytanca düşünelim, şunu da söyleyelim: Acaba, birileri, "bir kısım güçler", AKP'ye mesaj verirken, öldürdüğü solcuları da birlik olmaya teşvik etmek istemiş olabilir mi? Ya da, daha somut yazalım, katliamı düzenleyenler, AKP'yi zayıflatıp, onun karşısında Türkiye soluyla desteklenen daha güçlü bir Kürt hareketi yaratmak istemiş olabilirler mi?
Bu türden düşünceleri dile getirenler, Ankara katliamının AKP'yi zayıflatmak, Kürt hareketine destek olmak için, dış ya da iç güçler tarafından tasarlanmış olabileceğini ima edebilirler.
Ancak, şu gerçeği ayırdetmek gerekir:
Ankara katliamı, sonuçları açısından AKP'ye zarar, HDP ve müttefiklerine yarar sağlamak amacıyla yapılmış olsa da, öldürülenler solcular, demokratlar, Türk solcuları ve Kürt solcularıdır. Öyleyse, solculara yararı olsun diye, solcular, solcuları öldürmüş olamaz. Öyle olsa bile, bunu solcular tiksintiyle, reddederler. Ancak, solcuların dışında, böyle bir tasarrufta bulunulmuş da olabilir.
Durum karmaşık olmalıdır.
Suriye sorununa, artık, Rusya da, doğrudan askeri olarak dahil olmaya başlamıştır. Rusya, IŞİD konusunda Ankara'ya mesaj vermek istemiş olabilir. Çünkü, bu türden İslamcı teröristlerin, kendisine olduğu gibi, Türkiye'ye de bela olacağını tekrar göstermek istemiş olabilir. Kısaca, IŞİD'le tüm bağlantını kes, demek istemiş olabilir.
Acımasız ve gerçekçi yazalım: Rusya, bizim solcuları feda ederek, Ankara'ya, AKP'ye, Erdoğan'a, katliam yoluyla mesajını vermiş, uyarısını yapmış olabilir!
Denecektir ki, ne yani, Rusya, IŞİD örgütünü, ya da ondan bağımsız olarak bazı IŞİD üyelerini doğrudan ya da dolaylı olarak, Türkiye'nin üzerine salmış olabilir mi?
Olabilir, çünkü, Rusya Kafkasya ve Türki Cumhuriyetler içindeki İslamcı teröristleri iyi bilmektedir, bilmenin ötesinde, onları kullanabilme yeteneğine de sahiptir.
Rusya'nın İslamcı teröristlerle yaşadığı sorun, Sovyetlerin dağılmasından bu yana, büyüktür, hatta Putin'in iktidara yükselişinde onlara karşı gerçekleştirdiği operasyonlar önemli bir yere sahiptir.
Putin Rusyası'nın durumuna, Çin'in Uygur bölgesinde yaşadığı, İslamcı Uygur Türkleri sorununu da ekleyelim.
Demek ki, IŞİD deyince, hem Rusya, hem de Çin'i de düşünmek, hatta, birlikte düşünmek gerekiyor.
Çözümlememizi önemli bir anımsatma yaparak güçlendirelim: Rusya, haftalar öncesinde Suriye'ye askeri müdahale yapmaya başlamış, hatta, Suriye'ye uzaklardan, Hazar'dan, hassas füzeler fırlatmaya başlamıştır. Askeri teknolojisini göstermek istediği açıktır. Donanmaları Doğu Akdeniz'de olup, yanlarına Çin de gelmektedir. Öte taraftan İran, Suriye'ye kara ordusu düzeyinde destek olmaktadır. Iran uzantılı Hizbullah da, Lübnan'dan Suriye'ye destek vermektedir. Ekleyelim, askeri operasyonlar, başka tür operasyonlarla birlikte yapılır mutlaka.
Bu ülkelerin, Suriye politikası Esad Suriyesini yıkmaktan ibaret olan, bu amaçla İslamcı teröristleri desteklemiş Ankara'ya müdahale etmesi, mesaj vermesi, kaçınılmazdı. Ankara Katliamı'nın, IŞİD bombacıları tarafından yapılması, Ankara'ya, AKP'ye, sadece mesaj, sadece uyarı değil, aynı zamanda, darbedir de. Üstelik 1 Kasım 2015'e, yirmi gün kala.
Başbakan Davutoğlu, mesajı, uyarıyı, darbeyi kısmen anlamıştır. Ancak, hedefte kendilerinin olduğunu, sırf bu nedenle, solcuların, demokratların, Kürt Hareketi'nin kendilerine karşı güçleneceğini de anlamıştır. Bu nedenle de, Ankara Katliamı'nın arkasında IŞİD ve PKK birliktedir, demektedir.
Birlikte değillerdir.
Davutoğlu'nun, demek istediği şudur: IŞİD'i biz kullandık, destekledik, şimdi onu bizim üzerimize salıyorlar! Bu bizim karşıtlarımıza, hatta PKK'ya yarar! Onlar öldü, onlar mağdur oldu, ama, katliam, onların yararınadır!
Demeye çalıştığı budur: IŞİD'i bize yönlendirip, bizi zayıflatmak, bunun yanında da, PKK'yı, PYD'yi, Kürt Hareketini, güçlendirmek istiyorsunuz!
Çözümlememizde, "durum karmaşık olmalıdır" dedik. Karmaşıktır, çünkü, Rusya'dan önce, bölgede operasyon yapan, ittifak kurup ittifak dağıtan ABD ve yanaşmaları vardı her şeyden önce.
ABD İslamcılar bir tarafa, artık bir Arap muhalefeti diye yeni bir oluşumun da peşindedir ve bu oluşuma PYD de dahil olmaktadır.
Türkiye ABD'nin stratejik-taktik hareketlerine ayak uydurmakta zorlanmaktadır. Rojava Kürtleri, PYD, artık ABD'nin müttefikidir. Çok ilginç, ABD müttefiki PYD, Rusya tarafından da, IŞİD'e karşı savaşan, Esad'a ilave, en önemli güç olarak görülmektedir.
Rojava Kürtleriyle, hem Rusya, hem ABD, farklı amaçlarla, ittifak kurmaktadır. Ancak, amaçların benzeşmesi de olanak dahilindedir. Bu iki güç arasındaki tartışma, Esad sonrası Suriye üzerinedir. Türkiye yeni gelişmelere, yeni ittifaklara, hatta olası yeni anlaşmalara ayak uyduramamaktadır. Rusya karşısındadır, ama, ABD tarafında da değildir tümüyle.
Başa dönelim, gazeteci sorusu soralım: Ankara Katliamı'nın arkasında kim var? Davutoğlu'nun IŞİD ile PKK'yı yan yana görmesindeki tuhaflıkta, çelişik bilinçte saklıdır yanıt.
Türkiye'ye, AKP rejimi özelinde şu söyleniyor gibi: Seni hem desteklediğin silahlı İslam'la, ya da, hem de, etnik olarak, parçalayabiliriz! Üzerine hem IŞİD'i salarız, hem de Rojava'yı Doğu Akdeniz'e bağlayabiliriz. Üstelik, Esad rejimini de devam ettirerek!
Hem AKP'lilerde hem de AKP karşıtlarında görülen zihinsel bulanıklığın nedeni budur!