Futbolda rakibi kontrol altına almak için top dolaştırdığı alanı daraltmak en önemli hamlelerden biridir. Siyaset de, bu açıdan futbola çok benzemektedir. Görünen odur ki, ülkemizde de, siyaseten uygulanan taktikler, uzunca bir süredir alan daraltmaya yöneliktir.
Ülke genelinde durum böyleyken, yerelliklerde farklı bir şey olması mümkün değil. Tekil olarak kentlerimizde de, AKP ve devletin içine çöreklenen kadroları, tüm yaşamsal konularda muhalif bakış açılarını tasfiyeye yönelik olarak alan daraltmayı tercih etti ve de başarılı oldu.
Özellikle de 15 Temmuz sonrası…
Yapıla(maya)n işler açısından baktığınızda, AKP’li belediyeleri ve onların icraatlarını eleştiren, farklı bir perspektif sunan muhalif yaklaşım göremiyorsunuz.
Mesela, kentlerin büyük köylere dönüştürülmesi konusunda muhalefetin değişik bir hizmet projeksiyonu olmadığı için, AKP’nin sözde proje olarak dayattığı ucube işler kabul görüyor ve kaynakların göstere göstere peşkeş çekilmesi söz konusuyken muhalefet ses çıkartılamaz halde duruyor.
Sözü edilen makro ölçekli projelerin hiçbiri için adım dahi atılmamışken, yerel iktidar gücünü sıkıştıran, onların siyaset alanını daraltan hamleler yapılamıyor.
Ülke genelinde sözde birkaç makro projenin arkasına taktıkları rejim değişikliği çalışmalarını YENİLİK ve oluşan iklime de YENİ TÜRKİYE diyerek algı yaratmaya çalışan AKP’nin bu duruşunu engelleyecek ya da siyaseten alanını daraltacak güç biriktirilememiş olması, yerelliklerdeki gücü de kırıyor.
İşçi ve emekçi karakterli insanların yoğun olarak yaşadığı Kocaeli’nde, farklı sınıf tercihlerine yönelik siyaset yapması gereken yapılar, bunun yerine aynı zeminde ve sözde toplumsal çıkarlar için UZLAŞI içinde siyaset yapmayı tercih ediyor.
Bu durum, AKP’nin alan daraltmak stratejisinin ete kemiğe bürünmesinden başka bir şey değildir.
Ama, kent halkına sunumu, ‘’ülkemizdeki gerginliği sona erdirecek UZLAŞI yaratılıyor’’ biçiminde oluyor.
Bu sözde uzlaşının anlamı, ‘’Ülkede ve kentlerde emekçi halka karşı işlenen suçlarda ortaklaşıyoruz’’ demektir.
Bu durum, AKP kadrolarının işine gelmektedir. CHP ve MHP kadrolarını ise siyaseten sıkıştırmaktadır. Çünkü, kolkola girip uzlaşı görüntüsü vermeye çalıştıkları AKP’yi ve onun yereldeki kadrolarını yaklaşımları, davranışları ve tercihleri konusunda eleştirmek ya da halka şikayet etmek gerektiğinde, alanlarının daraltılmış olması ellerini kollarını bağlıyor.
O yüzden de, eleştirmek yerine eleştiriyor(muş) gibi yapmayı tercih ediyorlar. ‘’Biz olsak, şunu yapardık’’ bile diyemiyorlar. Genelde, yerel konulardaki açmazlar ve aymazlıkları eleştirmek, kendi yaklaşımlarını anlatmak yerine geneldeki siyasal iklime ve gelişmelere yönelik parti tavrını kamuoyu ile paylaşmayı tercih ederek, kente yönelik siyaset yaptıklarını göstermeye çalışıyorlar.
Yani, daraltılmış alanlarında kısa paslaşmalarla siyaset yapıyor görünmeye çalışıyorlar.
Bu durumun AKP’ye yaradığını söylemeye gerek yoktur sanırım.
Her ay AKP İl Başkanı ile kolkola girip kent caddelerinde birlik beraberlik görüntüsü veren, sözde siyaset iklimini yumuşatan CHP ve MHP il başkanlarının, birlikte çalıştığı il yönetimi kadrolarının, AKP’nin yereldeki başarısızlıklarını halka gösterme, kendi alternatiflerini anlatma konusunda ileri bir adım atması olanaksızdır.
Yoksulluğu körükleyen 41 KART,
Açlığı tescil eden ÇORBA ÇEŞMELERİ,
Ve benzeri sosyal yardımları kanıksamış bir muhalefet siyaseti düşünmek, hatta bu durumu içselleştirmiş yaklaşımlarını görmek, sözü edilen uzlaşının ya da siyasi iklimin yumuşatılmasının ne anlama geldiğini açıkça gösteriyor.
Çalışan, üreten, ürettiği kadar katma değer yaratan ama bunun karşılığında insanca yaşayabilecek ekonomik ve sosyal olanaklardan yoksun bırakılan işçi ve emekçi kentinde, çözüm olarak iktidar eliyle yardım dağıtmayı uygun gören bir AKP anlayışı ve bu anlayışa zımmi olarak destek veren, bu durumdan rahatsızlık duymayan bir de muhalefet anlayışı hakim durumdadır.
Bunun adı, siyaseten alan daraltmadır…
AKP, yerelde siyaset yapma alanlarını iyice daraltmıştır. CHP ve MHP ise bu yeni daraltılmış alan oyunları içinde öne çıkan siyasi figür olma savaşına girmişlerdir.
Bu gerçeği, yaklaşan anayasa ve başkanlık referandumunda daha iyi göreceğiz. YENİKAPI ruhu’ diyerek AKP’nin daralttığı alanda siyaset yapmayı kabul eden CHP ve MHP’nin, genelde ve yerelde YENİ TÜRKİYE’ye itiraz edecek güç biriktirme ve bu gücü harekete geçirme olasılığı çok düşük.
Ama, AKP’nin siyasette alan daraltma çalışması sırasında unuttuğu bir gerçek var. O da, bu ülkenin emekten yana güçlerinin, hangi koşullarda olursa olsun sermaye politikalarının karşısına dikildiğidir.
Buradan bakınca, kentteki düzen içi siyasi güç odaklarının oyununu bozacak tek ve en önemli güç işçi sınıfının, emekçilerin iktidarı için mücadele eden sosyalist örgütler ve alan yapılanması olan HAZİRAN’dır.
Başkanlık dayatmasına ve cumhuriyetin temel paradigmalarının değiştirilmesine karşı olan her kesimden insanın etkileyecek olan, aslında bu güçlerin mücadeleci bir propaganda dönemi tariflemesi ve ona uygun adımlar atmasıdır.
Bu kez, alan daraltmak AKP’nin değil, muhaliflerin başardığı bir iş olmalıdır…