İleri Haber
Ankara'da, bir plazanın 20. katından şüpheli şekilde düşerek hayatını kaybeden üniversite öğrencisi 22 yaşındaki Şule Çet’in ölümü hakkındaki devam eden davada bugün 6. duruşma Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Mahkeme heyeti, sanık Çağatay Aksu’nun müebbet ve cinsel saldırı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan da 12 yıl 6 ay hapsine, sanık Berk Akand’ın ise 18 yıl 9 ay hapsine hükmetti.
Başlıkta da belirttiğimiz üzere, öncelikle vurgulamak gerekir ki bu davayı halk kazandı. Bu davayı, “Adaletin üzeri örtülsün istemiyoruz” diyen kadınlar kazandı. Sanıkların da dava sürecinde her tavrı ve beyanıyla gösterdiği gibi dosyanın kamuoyundan saklanıp, üzerinin örtülmesi ve unutturularak katillerin aklanması planlanırken, “Şule Çet için adalet” sloganında cisimleşen adalet arayışı her platformda gündemde tutuldu. Sonuçta örtbas edilmeye çalışılan bu dava, katillerin ceza almasıyla sonuçlandı.
Nasıl bir ‘adalet’ anlayışıyla mücadele edildiğini görmek için sanık Çağatay Aksu’ya verilen ‘iyi hal’ indirimine bakmak bile yeterli. Adalet İçin Hukukçular’dan, aynı zamanda da İlerici Kadınlar Meclisi üyesi Avukat Yelda Koçak, “Tecavüz edip öldürdükleri işçi kadının cinayetini güçlerine, paralarına ve ailelerinin nüfusuna güvenerek örtbas edebileceklerini zanneden erkeklerin hak ettikleri cezayı aldıkları bir davadır” şeklinde nitelediği bu davadaki ‘iyi hal’ indiriminin hukuksuz olduğunu söyledi.
“Bu dava, kadın cinayetlerinde neden ‘iyi hal’ indirimi uygulanmaması gerektiğini gösteren örnek bir davadır” diyen Koçak, kararı “Ceza almaları sevindirici olsa da karar bu ‘iyi hal’ indirimi sebebiyle eksiktir” sözleriyle değerlendirdi.
İLGİLİ HABER | Şule Çet davasında karar açıklandı: Sanıklardan Çağatay Aksu'ya 'iyi hal' indirimi
AKP iktidarı döneminde kadın cinayetlerine her gün bir yenisi ekleniyor. Daha bugün Şule Çet'in katil zanlıları hüküm giymişken dün Ordu'da evinin önünde bıçaklanarak hayatını kaybeden üniversite öğrencisi genç kadının ölüm haberini aldık.
İLGİLİ HABER | Evinin önünde bıçaklanan üniversite öğrencisi genç kadın hayatını kaybetti
GERİ ADIMIN ARKA PLANI
En kanlı emperyalist örgüt NATO'nun Londra'da düzenlenen Liderler Zirvesi'ne Türkiye üzerine yapılan tartışmalar damga vurdu. Kanlı örgütün 70. yıl dönümüne denk gelen toplantı, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, "NATO'nun beyin ölümüne tanık oluyoruz" şeklindeki açıklamalarının gölgesinde başlamıştı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise örgütün Polonya ve Baltık ülkelerini kapsayan "savunma planına", YPG'nin terör örgütü olarak tanımlanmaması halinde veto koyacağını duyurmuştu. Macron önceki gün Türkiye'yi "IŞİD vekili güçlerle iş birliği yapmakla" suçladı ve el artırmış oldu. Trump'ın da "IŞİD'in petrol gelirlerinin hangi ülkelere aktarıldığını biliyoruz" şeklindeki sözleri dikkat çekiciydi.
Öte yandan, liderler toplantısında Türkiye'nin Baltık planına veto tutumundan geri adım attığı bildirildi. Herhangi bir somut tavize karşılığı olmadığı belirtilen bu yeni tavrın Saray iktidarının bildik tutarsızlıklarından biri olduğu yorumları yapılıyor. Ancak iki günlük zirvede Saray'a Suriye'deki faaliyetlerinde yeşil ışık yakılmış olabileceğini düşündüren üç nokta dikkat çekiyor. Birincisi, zirvenin sonuç bildirgesindeki "terör" vurgusunun Ankara'ya bir mesaj niteliğinde olduğu söylenebilir. İkinci olarak, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in "bir üyeye saldırı tüm üyelere saldırı olarak kabul edilir" şeklindeki 5. maddeye yaptığı gönderme de Erdoğan'a, "YPG'yi nasıl tanımlarsak tanımlayalım, saldırıya uğrarsan yanındayız" demenin diplomatik yolu olduğunu düşünebiliriz. Son olarak, önceki gün Türkiye, İngiltere, Fransa ve Almanya arasında yapılan dörtlü Suriye zirvesinde, Ankara'nın Suriye'nin kuzeyindeki planlarının görüşüldüğü biliniyor. İngiltere Başbakanı Boris Johnson bu toplantıda Türkiye'nin planlarını dinlemenin yanlış anlaşılmaları gidermek için yararlı olduğunu söyledi.
Evet, NATO zirvesinde tek taraflı taviz görüntüsü çıktı ancak Suriye konusunda sicili en az Ankara kadar kirli olan Batı'nın, Türkiye'ye "sen planına devam et, biz başka yere bakıyoruz" demiş olabileceği de gözden kaçmamalı.
İLGİLİ HABER | NATO Zirvesi'nde YPG konuşulmadı, Türkiye geri adım attı
Ekonomik krizin fatuasını emekçilerin sırtına yükleyen Saray rejimi yeni finans kaynakları bulmakta zorlanırken gözünü şimdi de gece yarısı Resmi Gazete'de de yayımlandığı üzere Vakıf Bank'a dikti. Ziraat ve Halk Bank'ın ardından Vakıf Bank'ı da Varlık Fonu'na geçirme işlemlerinin sinyalleri verildi.
İLGİLİ HABER | Vakıfbank'ın çoğunluk hissesi Hazine'ye devredildi
Aylardır maaşları ödenmeyen Doğa Koleji öğretmenleri isyan bayrağını çekti. Öğretmenler Türkiye'deki birçok okulda maaşlarını alana kadar derslere girmeme kararı aldı.
İLGİLİ HABER | Aylardır maaşları ödenmeyen Doğa Koleji öğretmenleri iş bıraktı
Esenyurt'taki Marmara Park AVM’nin inşaat şantiyesinde 11 işçinin hayatını kaybetmesine neden olan iş cinayetinden hatırlayacağımız Kayı İnşaat’ın Cezayir'deki şantiyesinde çalışan 150 işçi, maaşlarını alamadıkları için 7 gündür grev yapıyor. Emekçiler seslerini duyurmak ve 1 yılı geçkindir ödenmeyen maaşlarını almak için eyleme geçti.
İLGİLİ HABER | Cezayir'de çalışan Türkiyeli işçiler grevde