Sadece muhalefet yapmaktan, karşı çıkmaktan başka bir şey yapabilir miyiz?
Bana öyle geliyor ki şimdiye kadar gönül ve vicdanlarımızı birleştirebildik, şimdi sıra geldi bu ikisinin idrak ile bileşimini tamamlamaya. O günlerde daha başka şeyler de yapacağız.
Küçümsemeyin, hiç fena bir uğrakta değiliz.
Sokaklara şiir yazarak, duran adam olarak, mizaha sarılarak, ağaca sarılarak, kimi zaman en radikal işi 'öğrenciyim okuldaki projem icabı yapıyorum' diyerek, olayların absürdce üzerine giderek çoğunluğumuza 'naif' gelen tutunma biçimleriyle gerçek taleplerimizi keşfetmeye oldukça yaklaştık.
Tarih boyunca kendini eylemde kavrayan insanlığın mirasıyla, bu topraklarda 2013 Haziran’ından beri, hem birbirimizi keşfettik hem de en azından sokağa çıkma iznini kopardık. Kimden mi? O her yerde karşımıza çıkan, içimize işleyen 'erk'ten. Bu erk önceleri babaydı, sonra kılıktan kılığa girdi. Döndü dolandı etrafımızda. Onu naifliğimiz ile alt ettik, yani ona rağmen bir şeyleri yapabilme gücünü bu hissiyatta bulduk.
Örneğin uyumayı ayıp saydık, dizimizi kırıp oturmadık, kardeşlerimiz, dostlarımız sokaktayken, ölürken.
Şimdi büyümenin, bir yetişkin olmanın, naifliğin yanına idrakı getirmenin, gerçek taleplere giden yolu açığa çıkarmanın zamanı geldi. Hem kendini sokağa atanlar hem de öncülük iddasında olanlar için.
Karşı çıkarak, unutmayarak, hatırlatarak, okuyarak, çalışarak başını dik tutandan sonra değiştiren olmanın zamanı geldi. Çanlar bizim için çalıyor.
Onlar açısından, sadece bastırmak zafere ulaştırmıyor. Bizim açımızdan ise yalnızca başımızı dik tutmak götürmeye yetmiyor. Bu idrakın en önemli dönemeci. Bu uğrak daha fazla sorumluluğu beraberinde getiriyor.
2015 yılı; arzuya şayan olanı kurabilmemiz için, insanı köleleştiren, yalnız bırakan, aşağılayan ve onursuzlaştıran bütün koşulları alaşağı edeceğimiz bir yıl olsun.