İhraç edilen akademisyenlere Muğla'da destek eylemi
İhraç edilen akademisyenlere destek için Muğla Sınırsızlık Meydanı'nda bir araya gelen Eğitim Sen üyeleri ve akademisyenler, basın açıklaması yayımladı.
İhraç edilen akademisyenler ve kamu emekçileri için Muğla Sınırsızlık Meydanında bir araya gelen Eğitim Sen üyeleri, 'Haksız hukuksuz ihraçlara hayır" sloganıyla yüzlerce akademisyenin ihraç edilmesine tepki gösterdi. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi'nden ihraç edilen akademisyenlerin de katılımıyla basın açıklaması gerçekleştiren Eğitim Sen, "Baskıyla, tehditle, ihraçla, açığa almakla hiçbir üyemize diz çöktüremeyecek, hiçbirini yalnızlaştırmayacaksınız" ifadeleriyle korkuya, baskıya ve zulme teslim olmayacaklarını yineledi.
Eğitim Sen tarafından gerçekleştirilen basın açıklamasında "Baskılar bizi yıldıramaz", "Üniversiteler bizimdir", "Yaşasın örgütlü mücadelemiz" sloganları eşliğinde şu ifadelere yer verildi:
"Temel hak ve özgürlüklerimizin baskı altına alındığı, kamu emekçilerinin iş güvencesinin, işçilerin kıdem tazminatının hedef haline getirildiği, kamuda hukuksuz ihraçlar ve açığa almaların yaşandığı, en temel sendikal eylemlerimizin bile suç kapsamına alınmaya çalışıldığı "Yaşayacağımız daha ne kaldı acaba" sorusunu ısrarla dilimize dolayan bir dönemden geçiyoruz.
Ülkemizde yıllardır uygulanan, 15 Temmuz sonrasında belirgin bir şekilde artan baskıcı, otoriter ve anti-demokratik uygulamalar artarak sürmektedir. İktidarın baskı ve tehditleri karşısında direnen, işi, ekmeği ve hakları için direnen emekçilerin ve onların örgütlü olduğu sendikaların mücadelesi hukuksuz uygulamalarla bastırılmak istenmektedir.
OHAL koşullarında toplumun muhalif ve örgütlü kesimlerinin baskı ve tehditlerle sindirildiği, sendikaların kitlesel ihraçlar, sürgünler ve cezalarla kuşatıldığı bir dönemde yapılan ve hukuk dışı müdahalelerle sonuçlanan anayasa değişikliği referandumu sonrasında adım adım inşa edilmeye başlanan "yeni rejim"in ilk adımları hızlı atılmaya başlanmıştır.
Siyasi iktidar bizlere, nüfusun büyük bölümünün yoksulluk, işsizlik, hayat pahalılığı ve geleceksizlik kıskacına alındığı, eğitimde dinselleştirme ve ticarileştirme uygulamalarının arttığı, kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkının yok sayıldığı bir ülke dayatmaktadır.
Geçtiğimiz dokuz ay içinde hükümet tarafından "makbul" görülmeyen yüz bini aşkın kamu görevlisi, haklarında hiçbir somut ve hukuki delil ileri sürülmeden, savunma hakları ellerinden alınarak, tamamen keyfi biçimde ihraç edildi, on binlercesi açığa alındı.
Hükümet ihraç KHK'larını açıkladığı tarihleri özel olarak belirlemiş, tamamen keyfi ve siyasi kararlarla binlerce kamu personeli kamu görevinden ihraç edilerek toplumla adeta dalga geçilmiştir. İhraç torbasının içerisinde yaşamı boyunca emek, demokrasi ve barış mücadelesinde en ön safta yer almış, hükümetlerin makbul gördüğünü değil, doğruyu, gerçeği ifade eden akademisyenlerimiz, okul sıralarında öğrencilerine dürüst, demokrat, ayrımcı olmayan insanlar olmayı telkin eden, onlara onurlu gelecek bırakacağı sözünden asla geri adım atmayan öğretmenlerimiz ihraç edildi.
Barıştan, demokrasiden, özgürlüklerden ve emekten yana akademisyenler susturulmak isteniyor. İfade özgürlüğünü ve akademik değerleri yok ederek, tüm toplumu olduğu gibi üniversiteleri de tek merkezden kontrol etmek istiyorlar.
Düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında görüşlerini açıklayan ve ve "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı metne imza atan altısı Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi'nden olmak üzere 66 akademisyen üyemiz haklarında hiçbir hukuki ve somut delil gösterilmeksizin 29 Nisan 2017 tarihli 689 sayılı KHK ile ihraç edildi. Bu tür uygulamalar yalnızca haksız hukuksuz biçimde ihraç edilen akademisyenler üzerinde değil, aynı zamanda üniversitelerdeki diğer akademisyenler üzerinde de düşüncelerini açıklama konusunda baskı oluşturmaktadır. Türkiye'yi ortaçağ karanlığına götürecek bu tür uygulamalar kabul edilemez.
Akademik ünvanları, statüleri, görevleri ne olursa olsun, ihraç edilen tüm üyelerimiz mesleğinin hakkını vermek, onurunu korumak için gayret ve çalışan insanlardır. Her bir üyemiz, savaşa karşı barışın; her türlü sömürüye ve ayrımcılığa karşı eşitliğin, özgürlüğün ve emeğin sesi olmuştur. Bu nedenle meslektaşlarının, öğrencilerinin sevgi ve saygısını kazanmışlardır.
Yıllardır örgütü mücadelemizi zayıflatmak için tüm olanaklarını seferber eden, sendikal faaliyetlerimizden zorla suç üretmeye çalışan, kendilerini iktidara ispatlama gayreti içinde olanların oluşturdukları listeler üzerinden okullarda ve üniversitelerde yaşanan ihraçlar, kelimenin tam anlamıyla bir "siyasi tasfiye" ve "kıyım"dır. Hukukun temel ilkeleri ayaklar altına alınarak intikam hırsıyla KHK listelerini oluşturanlar ve hazırlanmasına katkı sunanların peşini asla bırakmayacağımız bilinmelidir.
Bizleri ihraçlarla, baskı ve tehditlerle susturabileceklerini ve sindirebileceklerini sananların büyük bir yanılgı içine düştükleri açıktır. Eğitim Sen olarak belirtmek isteriz ki baskıyla, tehditle, ihraçla, açığa almakla hiçbir üyemize diz çöktüremeyecek, hiçbirini yalnızlaştırmayacaksınız! Akademiyi dört duvar arasına sıkıştırmanıza ve üyelerimizi hakikat arayışından koparmanıza izin vermeyeceğiz! Bu hukuksuzlukların üstesinden hep birlikte, el ele vererek ve örgütlü mücadelemizi yükselterek geleceğiz! El ele vererek kenetlendiğimiz üyelerimizle, kalpleri bizlerle atan dostlarımızla, kararlılıkla sürdürdüğümüz örgütlü mücadelemizle yaşananlara hep birlikte göğüs gerdik, birbirimize umut olduk.
Özgür düşüncenin eleştirel aklın üzerine çöreklenen bu karanlığın son bulması için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi ilan ediyor; insan, toplum, doğa yararına üniversite, demokratik bir ülke ve eşit, özgür bir yaşam için herkesi birlikte mücadeleye çağırıyoruz.
Eğitim Sen Muğla Şubesi"