Yüzlerce yıl öncesinden bugüne teslim olmayan, boyun eğmeyen, diz çökmeyen insanlar Kartacalı General Hanibal’a atfedilen “Ya bir yol bulacağız, ya bir yol açacağız” sözünü hatırlar ve hatırlatırlar.
Mücadelenin çeşitli evrelerinde bu ikilinin birisi kendiliğinden önünüze gelebilir ya da tercih yapmak zorunda kalabilirsiniz.
Türkiye’nin, işçi sınıfının, emekçi halkımızın kurtuluşu için mevcut yolların tümünün tükendiğini saptamayan herhangi bir çıkış arayışının başarı şansı yoktur.
Tüm yollar tıkandı.
Tüm yollar tıkandıysa yeni bir yol açılmalıdır.
***
Dün kamuoyu ile paylaşılan “Gel Kardeşim” başlıklı çağrı bu yolu birlikte açmaya davettir.
Türkiye AKP ve/veya Saray ile simgelenen karanlık iktidara mahkum değil.
İktidarın Türkiye’yi dolu dizgin karanlığa sürükleyebiliyor olmasının bir tarafında baskı, şiddet, rüşvet, rant vb. döngüsü içine yerleştirdikleri kendi özgüçleri, parababalarından ve emperyalistlerden aldıkları destek olduğu doğrudur. Diğer tarafta ise AKP karşısında yıllardır teslim olmayan, diz çökmeyen milyonların politik bir irade oluşturamıyor olması vardır ve bu da “bizim” zayıflığımızdır.
Bu zayıflık giderilmeden, bu boşluk kapatılmadan gidişatın değişmesi mümkün değil.
***
Umut ile..
Ayrıntılarını ileride paylaşırız, ama uzunca bir zamandır sürdürülen bir ön çalışmanın ürünüdür bugün yapılan çağrı. Türkiye’nin içinden geçtiği süreçte önemli bir destek gördüğünü söyleyebiliriz, mutlaka büyüyecektir.
Olumsuz tepkiler de olacaktır elbette. Her tür engeli aşacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.
Bu süreçte en geniş anlamıyla bizim tarafta duran pek çok insandan en fazla şu soruyu duyduk: Umutlu musunuz?
15 yılda her tür baskıya, şiddete, zora rağmen AKP iktidarına teslim olmayan milyonların içindeyiz, bundan daha büyük bir umut kaynağı olabilir mi? İnsanın duruşu bakışını da belirler; milyonların içinde olan, yüreği onlarla birlikte atan, onların kararlılığının parçası olan neden umutsuz olsun?
Elbette umutluyuz. Yapmamız gerektiğini biliyoruz, yapılabileceğini biliyoruz, Türkiye’nin böylesi bir birikimi, gücü, enerjisi olduğunu görüyoruz.
Bugün yayınlanan çağrı da bunun bir yansımasıdır.
***
Sevda ile…
Yeni bir yola çıkıyoruz ama bu yolun ilk yolcuları olmadığımızı biliyoruz. Bizden önce yürüyenlerin kan, ter ve gerektiğinde can vererek taşıdığı bir sevdanın sürdürücüleriyiz.
Cesaretimizin özgüvenimizin kaynaklarından birisi ülkemize, halkımıza sevdamızdır.
Türkiye devrimci hareketi, sosyalist hareketimiz bir sıkışma, tıkanma yaşıyor. Bu güncel durum, bu ülke topraklarındaki devrimci enerjinin, daha önemlisi devrimci birikimin tükendiği anlamına gelmiyor. Tohumların yeniden yeşermesi için temel ihtiyaç toprağın havalanmasıdır, bunun için ter dökecekler, gereken emeği verecekler varsa mutlaka sonuç alınır. Bu topraklar bereketlidir, biraz havalandırıldığında 1’e 10, 1’e 1000 verir.
"Varız" diyoruz.
Dağınıklığı, yenilgiyi, ataleti kabul etmiyoruz.
Ve biliyoruz ki, sevda ile yürüyen dünyayı taşır.
***
Düş ile…
Son yıllarda pek çok şeyi yitirmiş bir ülkenin insanlarıyız. Yitirmediklerimiz, inatla yaşatmaya devam ettiklerimiz de var. Sevdamızı yitirmedik, düşlerimizi yitirmedik.
Düşlerimizin gerçekleşmesi için kendimizden başka bir güce bel bağlamamak gerektiğinden hareket ediyoruz. İnsanlığın binlerce yıllık düşleri gerçekleşecek ve bunun tek bir yolu var: bizlerin, ortak düşleri olanların birlikte mücadele etmesi. Ortak düşleri olanların birlikte mücadele edebileceği, kendi kararlarımızı kendimizin aldığı, karar alanlarla kararı uygulayanlar arasında ayrımların olmayacağı bir parti yaratacağız.
İşçi sınıfının çıkarlarından başka çıkarı olmayanların, görüşlerini gizlemeye tenezzül etmeyenlerin, egemenleri devrim korkusuyla titretmekten çekinmeyenlerin partisi geliyor.
Tüm varlığımızı bu mücadeleye armağan ederken, yüreğimizin sadece yeniyi yaratmanın heyecanı ile titriyor oluşunun nedeni budur.
***
Parti tabela değildir
Hayallerimiz çok büyük ama bir o kadar da gerçekçiyiz. Önümüzde zor bir süreç olduğunu biliyoruz. Yayınlanan açıklama ve ilk imzacılar dikkatle incelendiğinde, geride kalan 3-4 aylık dönemde yoğun hazırlık, tartışma ve örgütlenme süreci yaşanmış olduğu, sanıyoruz, kolayca görülebilir. Buna rağmen önümüzde daha epey bir yol olduğunu da görüyoruz. Türkiye gibi büyük bir ülkede bu işlerin kolay olmadığını da…
Meselemiz İçişleri Bakanlığı’na 30 kişilik bir kurucular kurulu dilekçesi vermek ve görünür bir tabela asmak değil. Hatta, tam tersine, genellikle büyük tabelaların küçüklüğü örtmek için bir perde olarak kullanıldığını iddia ediyoruz.
Şimdi il il, ilçe ilçe işçi sınıfı partisi ile buluşacak.
Bu büyük çıkışın başka zaman değil de Türkiye’de herkesin 2019 kodlu hesaplaşmaya hazırlandığı bir anda gerçekleşmesi tesadüf değildir.
2019 tartışmasında işçi sınıfını, devrimcileri hesaba katmayan hiç bir planın şansı yoktur, demek başlı başına bir iddiadır.
Türkiye işçi sınıfı kendi partisini “2019 bugündür” temel belirlemesiyle örgütleyecek, daha ilk adımlarını atarken gerçek bir seçenek, gerçek bir özne olduğunu da ortaya koyacaktır.
***
Yol açılacak
Türkiye bu karanlığı yırtacak. Bunun için ne gerekiyorsa onu yapmak için geliyoruz.
Kendi için parti, kendini düşünenlerin partisi gibi garabetlere son vereceğiz. Neredeyse 40 yıldır her dönem “ben buradayım” diye ses veren, içindeki enerji hiç sönmeyen ama bir türlü devrimcilerle, sosyalistlerle buluşamayan işçi sınıfımızın devrimci partisi geliyor. Emeği ile, alınteri ile yaşayan, sırtında dünyayı taşırken yoktan var eden, üreten, yaratan ama siyasal alanda temsil edilemeyen işçilerin varlığı büyük bir değişimin, kurtuluşun güvencesidir.
Büyük Gezi Direnişi’nden bu yana her türlü bedeli ödeyen, Deniz’lerin, Mahir’lerin kardeşlerinin, ülkemizin devrimci gençlerinin partisi geliyor.
Yıllardır, sosyalist harekete egemen olan statükonun dışarı ittiği, “bir başına” elinden geleni yapmaya çalışan, “işte benim partim” diyebileceği bir mücadele örgütü arayan devrimcilerin partisi geliyor.
Özgürlük için, eşitlik için kavga eden Kürt emekçilerinin dostu, eşit yurttaşlık diyen yoksul Alevinin sesi, daha üç beş gün önce sokakları dolduran ama siyasal alanda kendisine yer bulamayan milyonlarca kadının partisi geliyor.
Yokluğa, yoksulluğa mahkum edilenler, yok sayılanlar Türkiye’yi değiştirmek, kurtuluşun yolunu açmak için bir adım daha attı.
Dosta güven düşmana korku vereceğimize söz veriyoruz.
Söz veriyoruz, yol açılacak.