Saray bülteni ‘Aydınlık’ın 20 Kasım haberi

Miting çalışmaları nedeniyle bu sabah erkenden yola çıktığım için normalde yazmam gereken köşe yazısını yazamamıştım. Biraz evvel bir yoldaşım, bugün Aydınlık’ta çıkan bir haberin fotoğrafını mesaj olarak attı. Tam çalışmalara öğlen arası vermişken gelen bu mesaj üzerine, ben de teknolojinin nimetlerinden faydalanıp, çalışma arasını da mitinge katkı olacağını düşündüğüm bir işle geçirmek üzere bu yazıyı yazmaya karar verdim.

AYDINLIK’IN YAPTIĞI HABER DEĞİL İHBARCILIK

Aydınlık’la ilgili konuşmanın bir anlamı var mı gerçekten bilmiyorum.

Sonuçta AKP/Saray merkezli süren bir operasyonun destekçisi olan bir kurumdan söz ediyoruz. Türkiye’yi emperyalizme tümüyle teslim etmek üzere görevlendirilmiş, tarikatların-cemaatlerin ittifak örgütü olarak ilerici-aydınlanmacı tüm değerlere savaş açmış, emekçi halk düşmanı bir siyasal iktidarın yancılığını yapan bir yayın diyerek geçebilirsiniz.

Miting ile ilgili yapılan haber ise Aydınlık’ın geçmişte sıkça yaptığı bir şeyi tekrar yaptığının bir delili olmak ötesinde bir anlam taşımıyor; ihbarcılık.

Haberde geçen ve spota yansıyan şu ifade aslında işin özünü de yansıtıyor; “Birleşik Haziran Hareketi’nin çağrıcı olduğu, 20 Kasım’daki mitingin gerçek düzenleyicisinin HDP olduğu öğrenildi”

Haberi okumaya başlar başlamaz da HDP’nin büyük suçunu öğreniyoruz: HDP kitle örgütlerini ziyaret ederek miting çalışması yapıyormuş!

“Saltanata Geçit Yok, TESLİM OLMAYACAĞIZ” adıyla örgütlenen bir mitingi aklınca Kürt düşmanlığı yaparak itibarsızlaştırmaya çalışmak gazetecilik değildir. Üstelik AKP/Saray rejiminin kendi iktidarını sağlamlaştırmak için en sık başvurduğu yöntemlerden birisinin de bu olduğunu düşündüğümüzde bu taklitçilikten iğrenmek dışında söyleyecek söz bulamıyorum.

MİTİNGİ KİM ÖRGÜTLÜYOR?

Buraya kadar söylenenler Aydınlık’ın niyetini anlamak için yeterlidir, biz gerçekten ayrıntıları öğrenmek isteyenler için mitinge dair bir özet geçelim.

Birleşik HAZİRAN Hareketi, kuruluş ve işleyiş mantığı gereği, ne yapılması gerektiği hakkında kendi kurullarında, HAZİRAN meclislerinde tartışır ve karar alır. Karar alındıktan sonra ilk eğilimimiz, bunun gereğini yerine getirmek üzere mümkün olan tüm ilerici güçlerle ortak adımlar atmaktır. Bunu ararız, bu olmuyorsa aldığımız kararın gereğini tek başımıza da kalsak yaparız.

Sözü edilen mitingin ilk çağrısını 1 Kasım günü, Saltanatın Kaldırılmasının yıldönümü vesilesiyle Birleşik Haziran Hareketi kamuoyuna açık biçimde yapılmıştır. Temel değerlendirmemiz, Türkiye’nin Başkanlık adı altında bir hilafet-saltanat rejimine sürüklendiği ve bunun mümkün olan en geniş güçlerin eylem birliği ile durdurulması gerektiğidir. Bu kapsamda İstanbul’da bulunan tüm ilerici güçlere, emek örgütlerine, sendikalara, siyasi partilere, demokratik kitle örgütlerine ve örgütlü-örgütsüz halk güçlerine çağrı yapılmıştır.

İLERİ HATIRLATIYOR:

HAZİRAN'dan saltanata ve başkanlığa karşı 20 Kasım'da miting çağrısı

Bu çağrı, Türkiye’de sık sık örneğini gördüğümüz gibi “biz yapıyoruz, gelin siz de katılın” çağrısı da değildir. Mümkün olan en geniş güçlerin katılımıyla hep birlikte yapma çağrısıdır.

Bu çağrıya pek çok siyasi parti, demokratik kitle örgütü, emek ve meslek örgütünün yanı sıra, yerel dernekler, Gezi Direnişi’nden sonra ilçe ve mahallelerde kurulan forumlar, veli inisiyatifleri vb. dahil olmuş durumda. İktidarın OHAL ve KHK’lar ile 15 yıllık hayallerini gerçekleştirmek üzere saldırdığı emekçiler, siyasetçiler, gazeteciler, hukukçular, yazarlar, akademisyenler, gençler olarak kısacası bu ülkenin tüm ilericileri-devrimcileri 20 Kasım günü hep birlikte kendi yaşamımıza dönük müdahaleler ile Türkiye’nin tümüne dönük müdahalelerin aynı merkez tarafından yönlendirildiğini gördüğümüzü ve buna karşı hep birlikte mücadele edeceğimizi söyleyeceğiz.

Doğru bildiğimizi yaparken, mümkün olan en geniş kesimlerin bu önemli adıma ortak olması için de hepimiz, bulunduğumuz alanlarda, temas edebildiğimiz herkese ve her kuruma mitinge katılın çağrısı yapıyoruz. Mesela ben bu yazıyı gönderdikten sonra, sırayla Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri Maltepe ve Kartal şubelerini ziyaret edeceğim akşam da Kozyatağı’nda bir foruma katılıp oradaki yurttaşlarımızı da mitinge davet edeceğim.

KİM RAHATSIZ OLMALI?

Türkiye’nin içinden geçtiği bu karanlık süreçte böylesini gerekli, anlamlı ve usul olarak da gerekli hassasiyetleri gözeten bir çağrının toplumun geniş kesimleri tarafından desteklenmesinden doğal ne olabilir.

Bize göre durum çok açık, Türkiye AKP/Saray merkezli bir operasyonla, bırakalım evrensel hukuk normlarını, en temel insani değerlerin dahi ayaklar altına alındığı süreklileşmiş bir saldırı dalgasının elinde yıkıma doğru sürükleniyor. Toplumun tüm ilerici güçleri, emekçi halkımız bu gidişattan büyük ölçüde rahatsız ve sokaktaki vatandaş “tek adam diktası”na giden bu sürecin mümkün olan en geniş güçlerin birliği ile engellenmesini istiyor. Miting tam olarak bu duyguları kapsadığı için çok büyük bir destek görüyor. 

Bu güçlü hareketten rahatsız olması gereken iktidardır, yandaşları aracılığıyla ses vermelerine ise şaşırmadığımızı söyleyebiliriz.

Çok açık söylüyorum, doğrudan iktidar tarafından yaptırılmıştır, ya da iktidara “aman ha sakın izin vermeyin” çağrısı olarak yapılmıştır.

YÜRÜYELİM…

Yine de kendilerine mitinge az bir zaman kala bir kez daha halkımıza bir çağrı daha yapmamıza vesile oldukları için teşekkür ediyoruz.

Üstelik, dün hükümet tarafından resmen Başkanlık sürecinin bir referanduma da gidebileceği ilan edildi ve bizim 20 Kasım Kartal Mitingi’nin belki de Türkiye’de düzenlenecek ilk “Hayır Mitingi” olduğunu vurgulama şansımız olmamıştı, bu vesileyle işaret etmiş olalım.

Kardeşler,

Pazar günü Kartal’dayız.

Türkiye’nin içine sürüklendiği karanlığa karşı ayağa kalkıyoruz.

Ülkemizin tüm değerlerine, laikliğe, bağımsızlığa, cumhuriyete, eşitliğe, özgürlüğe, kardeşliğe, barışa düşman olanların iktidarda olduğu bir ülkede emekçilerin, yoksul halkımızın, ilerici-devrimci güçlerin kendi sesini, sözünü, eylemini büyütmek dışında bir çaremiz yok.

Bu ülkede iktidar, saltanat heveslilerinin, hilafet özlemcilerinin, diktatörlük özentilerinin eline geçmiş olabilir. Ancak daha önceki örneklerinde olduğu gibi bu ülkenin emekçi halkları; Kürt, Türk, Alevi, Sünni, kadın, erkek demeden, genciyle yaşlısıyla bir araya gelip omuz omuza durduğu sürece yıkılmayacak iktidar yoktur.

Hepinizi bu güzel ve onurlu yolculuğa ortak olmaya çağırıyoruz.