Makedonya sorunu: Sorunun tarihsel kökenleri

Yugoslavya’nın dağılmasıyla birlikte ortaya çıkan sorunlardan biri de geçen hafta çözüme kavuşuverdi!

8 Eylül 1991’de Yugoslavya’dan ayrılan Makedonya’nın, Yunanistan’la “Makedonya” ismine dair yaşadığı sorun da 27 sene sonra çözülmüş oldu. Bundan böyle Makedonya’nın ismi “Kuzey Makedonya” olacak. 

Makedonya sorunu çetrefilli, tarih içinde farklı dinamiklere sahip, farklı siyasi yansımaları olan bir sorundur ve “Kuzey Makedonya”ya dair bir şeyler söylemeden önce mutlaka sorunun tarihsel arka planına da bakmamız gerekir.

Bu yüzden, iki güne yaydığımız yazımızın ilk bölümünde Makedonya Sorunu’nun tarihsel kökenlerini özetleyeceğiz. Yarın ise Kuzey Makedonya’nın bir NATO projesi olarak nasıl ortaya çıktığını tartışacağız. 

Yunanistan, Makedonya’nın bağımsızlığından bu yana Makedonya isminin kullanılmasına karşı çıkıyor. Gerekçesi ise Yunanistan’ın kuzeyinde, Yunanistan nüfusunun dörtte biri olan 2,5 milyonluk nüfuslu aynı isimli bir eyaletin varlığı ve Makedonya’nın ileride bu bölgede hak iddia edebileceğine ilişkin kaygılarıydı. 

Yunanistan’ın bir diğer itirazı ise, Makedonya’nın tarihsel olarak Helen uygarlığına ait, Helen uygarlığını işaret eden bir kavram olduğu idi. Makedonya ismi yaklaşık olarak M.Ö. 800 yılından bu yana bilinen ve günümüzde Selanik ve çevresini tanımlayan bir bölgedir. Bu bölge altıncı ve sekizinci yüzyıllar arasında kuzeyden Slav halklarının yerleşimine sahne olmuştur. Makedonlar Slav kökenlidir ve bir Slav dili olan Makedonca konuşur. Yunanistan’ın tarihsel itirazı da bunadır. Yunanistan, Makedonya’nın aslen Helen uygarlığına ait bir mefhum olduğunu ve Makedonya isminin kullanılmasına itiraz etmektedir. 

Önce Bizans, ara ara Bulgar ve Sırbistan krallıkları ve en son olarak Osmanlı hâkimiyetine giren Makedonya modern siyasi tarihte etnik siyaset ve bu siyasetin sonucu olarak sürekli olarak sıcaklığını koruyan siyasi çatışmalarla anılan bir coğrafyadır.

Osmanlı Dönemi’nde Makedonya’nın önemli bir parçası olduğu Rumeli vilayeti, Türk, Rum, Sırp, Makedon, Bulgar, Arnavut, Vlah ve hatta yüzyıllar içinde oluşan Torbeş, Pomak gibi senkretik etnik grupların bir arada yaşadığı bir coğrafyaydı.

Osmanlı Dönemi’nde bu halkların barış içinde bir arada yaşadıkları efsanesi ise bir vesvesedir. “Millet” sistemi göreceli bir barış ortamı sağlasa da, aslen farklı etnik gruplar arasındaki kültürel ayrımları daha da derinleştiren, bu ayrımların siyasileşmesine olanak tanıyan bir yapıdır. Günümüzde Balkanlar’da yaşanılan çatışmaların temeli, başta Osmanlı olmak üzere diğer emperyal güçlerin Balkan coğrafyasına yaptığı müdahalelerdir.

Makedonya sorununun çıkmaza sürüklenmesinin en önemli köşe taşı ise 1913 Bükreş Anlaşması olmuştur. Balkan Savaşı sonrasında Osmanlı’dan ele geçen toprakların paylaşımının yapıldığı Bükreş Anlaşması’nda, Makedonya topraklarının %51’i Yunanistan’a, %39’u Sırbistan’a, %9,5’u Bulgaristan’a ve Yüzde 0,5’i de Arnavutluk’a verilmişti. 



Farklı ulusların ve etnik grupların keskin bir şekilde belirlendiği Osmanlı millet sisteminden bakiye kalan bu toplumsal yapının, modern ulus devlet yapısına sorunsuz bir şekilde geçiş yapması zaten beklenilemezdi. Makedonya 20. yüzyılın ilk yarısında, farklı devletlerin hak iddia ettikleri, bir etnik grubun diğerini katliamdan geçirdiği, farklı emperyalist güçlerin farklı grupları destekleyerek bu çatışmalar sayesinde bölgesel güç elde etme yarışına girdiği bir coğrafya oldu. 

1990’ların dış destekli milliyetçi hezeyanları bölgeyi yeniden bir çıkmaza soktu. Bosna ve Kosova ile birlikte Makedonya da etnik çatışmaların sahnesiydi. Çatışmalar 2001’de en üst düzeye çıktı. 1999’da Kosova’da Batı müdahalesiyle sağlanan “barış”ın ardından Arnavut milliyetçileri gözlerini bu sefer Makedonya’ya dikti ve iki sene boyunca yaşanan çatışmaların ardından 2001’de Ohri Çerçevesi ile Balkanlar için tipik sayılabilecek, savaşan tarafların barıştırılmasını değil, birbirlerine olan nefreti daha da arttıracak siyasi bölünmüşlüğü perçinleyen bir “barış” sağlandı. 

Bağımsızlığından bu yana belli bir denge politikası tutturmayı başarmış olan, Yugoslav mirasıyla barışık, milliyetçilikten uzak bir yönetimi sağlamayı amaç edinen Kiro Gligorov liderliğindeki Makedon hükümetini, etrafını saran milliyetçi saldırganlık zorluyordu. (Bu dönemde Makedonya’da milliyetçiliğin nasıl azdırıldığına dair yazı için bakınız: “Makedonya’da Azgınlaştırılan Milliyetçilik”

Dört bir yanda milliyetçi kuşatma altındaki Makedonya’da, Makedonların da milliyetçilikten muaf olması beklenemezdi. Milliyetçilik virüsü Makedonya’da 1998 seçimlerinde nihayet yıllardır beklediği zaferi elde etti. Aşırı milliyetçi VMRO-DPMNE (İç Makedonya Devrimci Örgütü – Makedonya Ulusal Birliği Demokratik Partisi / Vnatrešna makedonska revolucionerna organizacija – Demokratska partija za makedonsko nacionalno edinstvo) büyük bir zaferle iktidara geldi. Bu dönem Makedonya’da milliyetçiliğin bağnazlığının sanattan politikaya, her alanda bütün bir ülkeyi esir aldığı bilinir.

VMRO-DPMNE lideri Gruevski, “antikvizacja” (antikleştirme) projesinin mimarıdır. Tarihi gerçeklikleri gözardı ederek kendi tarih kurgusunu yaratmaya çalışan VMRO-DPMNE lideri Gruevski, Makedonya tarihinde aptallığın anıtlarını diken bir lider olarak tarihe geçecektir. Büyük İskender’in, 2. Filip’in heykellerini dört bir yana dikerek, havaalanlarının, spor salonlarının isimlerini değiştirerek, Slav kökenli olan Makedonlarla ilişkisi olmayan bir tarihi kurgulayarak…Rüküşlükte ve abeslikte Melih Gökçek’ten bile daha iyi bir performans gösteren Gruevski ilk yıllarında Batı ile iyi geçinmeye çalışırken 2010’lu yıllarda Rusya’nın Balkan siyasi sahnesine müdahil olmasıyla, bölgede birçok neo-Bonapartist lider gibi bu durumdan faydalanmaya çalıştı. Yolsuzluğa batan Gruevski iktidarına karşı 2016 yılında ortaya çıkan isyanlar sonucu Batı denetimli yapılan seçimlerle Gruevski iktidarını kaybetti ve Batı’nın onayladığı “sosyal demokrat” Zoran Zaev dönemi başladı.

NATO’nun Kuzey Makedonya projesi ise Batı ile uyumlu “sosyal demokrat” Zoran Zaev sayesinde uygulamaya koyuldu.

(Yarın: “Kuzey Makedonya: Bir NATO projesi”)

[email protected]

Özgür Dirim Özkan’ın İleri Portal’dan önce yayınlanan yazıları için:

http://yugoslavyayazilari.blogspot.com.tr/

Bazı yazıların İngilizce çevirileri için:

http://lettersfromyugoslavia.blogspot.com.tr/