Kandırılma

“Kandırılmışız…”

“Meğer bizi kandırmışlar…”

Son bir yıldır bu tür sözleri bir zamanlar AKP’yi hararetle destekleyen liberallerden sıkça duyuyoruz. Aralarında çok okunan yazarlar, deneyimli gazeteciler, siyasetçiler ve en çok da akademisyenler var. Bu konumlarına bakarak insan “ne açık sözlü, mütevazı insanlar; kandırıldıklarını açık açık söylüyorlar” diye düşünebilir.

Gerçekten böyle midir?

Yoksa bu kadar rahatlıkla dillendirilen “kandırılmış olma” itirafı başka ve daha ciddi bir suçu örtmek için başvurulan bir yol mudur?

Geçenlerde Cumhuriyet’te Ali Sirmen konuya bir zamanların “AB üyeliği” bağlamında Ertuğrul Özkök’ten hareketle değindi ve sordu: “bu oyuna bilerek mi dâhil oldu, yoksa kandırılarak mı alet oldu…” (Ali Sirmen, Böyle kolay kanan her şeye müstahak, Cumhuriyet, 1 Aralık 2016).

Özkök ötesinde bir dönem AKP’cilik yapan liberallerin hepsi için yerinde bir sorudur.

Yanıtı da Sirmen’in Özkök örneğinde ulaştığı sonuçla aynıdır: Ortada “kandırılmışlık” değil bir oyuna bilerek dâhil olma vardır…

***

Filmlerde de izleriz.

Diyelim 5 kişi bir bankayı soymaya karar verdi; yapmayalım, etmeyelim, riskli iş vb. diyen de çıkmadı. Sonra, soygun olayında çatışma çıktı, bankadaki iki çalışanla bir güvenlik görevlisi öldü…

Aralarından biri bu kadarını beklemediği için pişmanlık duydu.

Olabilir…

Ama “beni kandırdılar” diyebilir mi?

“Kandırılma” başka, sonradan nedamet getirme başkadır.

“Kandırıldığını” iddia eden banka soyguncusuna işin başında “kimsenin burnu kanamayacak” garantisi verilmemiştir ki…

AKP “kandırılan” liberallere, “merak etmeyin, laik Cumhuriyet’in temellerine dokunmayacağız, hiçbir şekilde otoriter-faşizan yönelimler içine girmeyeceğiz, dış politikada abuk subuk işler yapmayacağız” garantisi mi vermiştir?

Bugün tuhaf açıklamalarıyla bir garabet sayılmayı hak eden Yasin Aktay dün Birikim dergisi sayfalarında boy gösterirken başka bir Yasin Aktay mıydı? 

Yoksa “kandırıldıklarını” söyleyen liberaller iler tutar yanı hiç olmayan teorileri, kurguları ve beklentileriyle AKP’ye hiçbir temeli ve gerçekliği olmayan yakıştırmalarda mı bulunmuşlardır?

***

Daha ötesini söyleyebiliriz.

Ortada kandırılma durumu şöyle dursun, neyin ne olduğunu bilerek verilen içten, sahiplenici ve hararetli bir destek vardır.

Belki, Erdoğan başta AKP’liler konuşurken içlerinden “vur vur inlesin Kemalist Cumhuriyet dinlesin” tezahüratı yapanlar bile olmuştur.   

Özetle, liberal kesimde “eleştirel yaklaşım”, “içerip aşma” ya da “daha ileriye taşıma” gibi makul sınırları aşıp adeta bir obsesyon haline gelen bir Kemalizm ve Birinci Cumhuriyet düşmanlığı olduğunu söylüyoruz.

Bu vardır, bu varsa “kandırılma” yoktur.

Sonuçta işler olacağına varmıştır ve ölümler üzerine kendini “kandırılmış” hisseden banka soyguncusu ne kadar dürüstse bugün kendilerini kandırılmış hisseden liberaller de o kadar dürüsttür.

***

Çok okunan yazarlar, deneyimli gazeteciler ve akademisyenler…

Türkiye gibi bir ülkede 80 yıllık bir oluşumu ve birikimi, bir modernleşme deneyimini neredeyse topyekûn reddeden bir “teoriyle” ileriye yol alma şöyle dursun 1923 öncesine dönülmesinin kaçınılmaz olduğunu görememişlerdir.

“Bu da onlara ders olsun” demiyoruz…

Malum sabit fikirleriyle ders almayacakları, alamayacakları bellidir…

Ama yine de işe yarayabilirler.

Belki yarın bu kez “vallahi billahi geçmişteki sosyalizm deneyimlerine hiç benzemeyecek” gibi şeyler söyleyerek bir de biz “kandırırız…”