İşçi sağlığı ve iş güvenliği mücadelesi tarihinde kadınlar

Yazımın yayınlandığı tarihin Dünya Emekçi Kadınlar Günü ile aynı tarihe denk gelmesi büyük bir şans oldu. Biliyorsunuz bu köşenin teması işçi sağlığı ve iş güvenliği ve günün anlam ve önemine uygun bir yazı kaleme almaya çalıştım, İSİG konusundaki öncü kadınlara ilişkin. Bu haftaki yazımla birlikte kadınların sağlık ve güvenlik sorunlarına ilişkin ve aynı zamanda emek tarihi içindeki yerlerine ilişkin dair yazılarıma bir süre ara vereceğim. Farklı başlıklar, farklı konular birikecek, özellikle Türkiye'de bu konu bitecek gibi değil zaten. Ama önümüzdeki haftalarda bir süre farklı alanlardan söz etmeye çalışacağım. Evet, bu hafta da ABD tarihine gidip, yirminci yüzyılın başlarına yolculuk yapıp Alice Hamilton ve Harriet Hardy başta olmak üzere, Şikago'da Hull House'da bir araya gelen, yaşamlarını işçi sağlığına adayan kadınlardan söz etmeye çalışacağım. Ama birlikte çalıştığım, İSİG Meclisi'nden de söz etmeden geçmek olmaz. Belki de Türkiye'de ilk kez İSİG Kadın Meclisi gibi bir platformda doğrudan kadın emekçilerin sağlık ve güvenliklerine dair tartışılıyor, üretiliyor, bu üretilenler İstanbul'dan Çorlu'ya, Çerkezköy'e pek çok yerde işçi kadınlarla ulaştırılıyor, gerçek sahipleriyle tartışılıyor. Bu konuda yapılan ve daha önceki yazılarımda söz etmeye çalıştığım akademik çalışmalar bir yana, siyasal arenada bizzat sınıfın içinde böyle bir çalışmanın olması, işçi sağlığı ve iş güvenliğine özel olarak yoğunlaşması son derece önemli ve hepimizin destek vermesi gereken bir çaba. Bu çalışmadaki dostlarıma da selam göndermeden olmaz, sağolun...

Tarih Yazımı Nasıl Seçmeci olabiliyor?

ABD tarihini incelediğinizde, bazı isimlere dair bilgilere ulaşmak hem kolay hem de zor. Bazı isimler açıktan reddedilmese de veya reddedilemese de gözardı ediliveriyor, haklarında uzun uzadıya araştırmalar veya ayrıntılı biyografilere rastlanamıyor. Hiç rastlanmıyor demiyorum ancak bir gözardı etme daha doğru bir ifadeyle bazılarını daha fazla öne çıkarıp bazılarını geride tutma eğilimi oluyor. Pek çok ismi açıkçası o zaman daha Türkçe'ye çevrilmemiş olan Howard Zinn'in kitabı sayesinde öğrendim (Zinn, 2005). Abrams'ın (2001) sürekli alıntı yaptığım işçi sağlığı ve iş güvenliğine odaklanmış kısa tarihçesi, Mason'un (2009) Türkçe'ye de çevrilmiş kitabı, Mogensen'in editörlüğünü yaptığı derleme kitabı (2006) ve kesinlikle Türkçe'ye çevrilmesi gereken ve kitabımı yazarken neredeyse zihnimi açan Barnetson'un "Kanada'da İşyerlerindeki Ölüm ve Yaralanmaların* Ekonomi Politiği" başlıklı marksizm açısından konuyu ele alan kitabı sayesinde yüzyılın başlarında ABD'de gerçekten de bu konuda çalışmalar yapan, aktivist ve emekten yana bilim insanları olduğunu öğrendim.

ABD'de de haliyle toplumcu tıp veya işçi sağlığı-iş güvenliği alanında emekten yana çalışmalar yapan isimler gereken saygıyı çoğu zaman hak edemiyor. Amerikan Tıp Birliği'ni topa tutan, SSCB'deki gözlemlerini ABD'de paylaşan, Kanada'da toplumcu bir sağlık sisteminin tohumlarını atan, İsviçre asıllı Henry E. Sigerist de bunlardan biri örneğin. İkinci Dünya savaşı öncesi "New Deal" dönemlerinde belki biraz sesini çıkarabiliyor, ama sonrasında ABD'de pek barınamıyor. Bu yazıda sözünü edeceğim kadın bilim insanları ve aktivistlere de gereken önemin verildiği açıkçası tartışılır. Örneğin Alice Hamilton hakkında yazılan bir doktora tezinin bir bölümü tam da bu ihmal/gözardı etmeye ayrılmış "Yeni Kadın: Amerikan Halkının Tarihinde İhmal Edilmiş Bir Figür" McCoy, V. J. (2006).

İlerleme Çağı mı Mücadelenin Getirdikleri mi?

Abrams kısa tarihçesinde ABD'de 1890-1920 yılları arasının işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından çok ciddi gelişmelerin olduğu bir periyod olduğunu vurgularken, bazı gerilemelere de işaret eder. Bu dönem neredeyse pek çok facia üst üste gelmiştir. Daha önce bu köşede paylaşılan kitlesel iş cinayetlerinin yanısıra, geçen yazımda da sözünü ettiğim üzere radyumdan etkilenen genç kızlar, alt çene nekrozu, kurşun ve civa zehirlenmeleri, berilyum, silikozis ve diğer pnömokonyozlar üst üste gelmeye başlamıştır. Bunların ölümcül etkileri için otuzlu yılları beklemek gerekecek kitlesel ölümler baş gösterecektir. Uzatmayalım, bu dönemde kadınların genel olarak bilim, özel olarak da tıp alanında çalışma yaşamına katılmaları, bunun da ötesine geçerek emekten yana çalışmalarda öncü olmaları dikkat çekicidir.

Bu isimlerden ilk olarak Harriet Louise Hardy'yi (1905 – 1993) anmak gerekir.

Dr. Harriet Hardy Harvard Tıp Okulu'nda herhangi bir alanda atanan ilk kadın değildi, ancak tıp alanında tam zamanlı profesör olarak atanan ikinci kadındı ve emekli olana kadar (1971) sürdü. 88 yaşında, 13 Ekim 1993 tarihinde yaşamını yitirdi. Akut ve kronik berilyum zehirlenmesini dünyaya neredeyse tanıtan kişi olmuştur denirse yanlış olmayacaktır. General Elektrik firmasının florosan lamba üreten işçilerin solunum yollarında daha önce görülmemiş bir hastalığa neden olan akut ve kronik berilyum zehirlenmesi üzerine makaleler yazdı. Ayrıca nükleer enerjinin tehlikelerine dair de çalışmaları vardır. Tarım işçileri arasında görülen antraks hastalığına dair de çalışmalar yaptı. Asbest ile kanser arasındaki ilişkiyi ilk farkeden kişi olduğu söylenir. 1951 yılında Ulusal Berilyum Dairesi'ni kurmuştur. Sayısız çalışmalarıyla bilim tarihinde yeri vardır ve bu konularda daha politik bir kişilik olan Alice Hamilton'a da hep kol kanat germiş birlikte çalışmalar yapmışlardır. Alice Hamilton ile ortak yazdıkları Endüstriyel Toksikoloji kitabı (1934) ciddi bir referans kitabı olarak kabul edilmektedir.

Diğer isimlere geçmeden diğer isimleri bir araya getiren bir mekandan söz etmek gerekir. Burası kadın hakları savunucusu barış ve toplumsal reform aktivisti Jane Addams tarafından Şikago'da kurulan Hull House'dır. 1889'da, İngiltere'de ve benzerleri Almanya'da olan işçi dayanışma dernekleri/birliklerinin bir benzeri olun bu mekan, Jane Addams öncülüğünde Şikago'da kurulmuştur. Amaç aktivistlerin kentin yoksul semtlerindeki koşulları düzeltmek için çalışmalar yapmasıdır.

Bu mekanda kimler vardır, Florence Kelley, Julia Lathrop, Grace Abbot ve ön önemlisi de Alice Hamilton.

Florence Kelley (1859-1932) Hull House'da çalışan bir sosyal görevlidir. İllinois valisi tarafından çoğunluğunu kadın çalışanların oluşturduğu tekstil atölyelerindeki (daha doğrusu merdiven altı üretim yapan işyerlerindeki) koşulları incelemek üzere görevlendirilmiştir. Onun raporu sayesinde İllinois'de kadınların çalışma saatleri azaltılmış ve en küçük çalışma yaşı 14 olmuş, sonrasında baş müfettiş olarak atanmış, özellikle kadın işçilerin işçi sağlığı ve iş güvenliği koşulları üzerine çalışma yapan Ulusal Tüketiciler Birliği genel sekreteri olmuştur. Bu birliği hatırlayalım, radyum kızlarından söz eden yazımda da belirttiğim gibi, işçilerin hak mücadelesinde onların yanında olmuş, onlara avukat desteği, yasal süreçlerde destek gibi noktalarda müdahil olmuştur.

Julia Lathrop (1852-1932) yine ilerici bir kadın olarak Hull House'da çalışmış, eğitim, sosyal politikalar ve çocukların yaşam koşullarına dair mücadele etmiştir. ABD Çocuk Bürosu'nun 1912'den 1922'ye kadar müdürlüğünü yapmış olup, ABD'de bir federal mercide başkanlık yapan ilk kadındır.

Grace Abbott (1878-1939) Kelley gibi bir sosyal yardım görevlisidir, özellikle göçmen işçilerin hakları konusunda, çocukların yaşam ve çalışma koşulları konusunda çalışmalar yapmıştır. Büyük kız kardeşi Edith Abbot da benzer bir aktivist olarak anılmalıdır.

Daha pek çok isim sayılabilir, ancak Alice Hamilton(1869-1970) ile bitirelim. Daha doğrusu başlayalım! Çünkü Alice Hamilton uzun ve ayrıntılı bir yazıyı hak eden bir kadın bilim insanı ve politik aktivisttir. Harriet Hardy gibi bilimsel olarak çok ama çok katkıları vardır, kendisiyle ortak çalışmalarda bulunmuştur, feminist hareket içinde yer almıştır, feminist tarih yazımında olduğu kadar ABD işçi sınıfı tarih yazımında da adı geçer, geçmelidir. Ben bu yazıda kısaca söz etmeye çalışacağım. Umarım bu yazıda verdiğim kaynaklardan yola çıkarak çok daha kapsamlı bir yazı hazırlanır, hatta daha ileriye gideyim işçi sağlığı ve iş güvenliği tarihçesinde kadın bilim insanlarına dair derli toplu bir makale, tez veya benzer çalışma yayınlanır.

Alice Hamilton bir bilim insanıdır, politik bir kişiliktir, özellikle kurşun zehirlenmelerine karşı (endüstriyel ve çevresel) mücadele etmiştir. Tıp alanındaki ilk uzmanlığı patolojidir, Michigan Üniversitesi'ni bitirmiş, Almanya'da bakterioloji ve patoloji eğitimi almış, eğitimine Johns Hopkins'te devam etmiş, Şikago'da Northwestern Üniversitesi'nde ders vermiş ve Hull House'da Jane Addams ile birlikte çalışmıştır. Yüzünü her zaman işçi sınıfına dönmüş, aydın olma sorumluluğuyla işçilerin sağlık ve güvenlik mücadelesinde yer almıştır. Çelik işçileri arasındaki karbon monoksit zehirlenmeleri, boyacılardaki kurşun kaynaklı felç (inme); mezbaha işçilerinde görülen zatürre ve romatizma konularında saha araştırmaları yapmış ve gözlemlerini yayınlamıştır.

Alice Hamilton'un çalışma biçimi, hem bilim insanları hem de işçi sınıfının eşitlik ve özgürlük mücadelesi içinde olan kişilere yol göstermektedir, şöyle ki; Hamilton örneğin kurşun zehirlenmesi konusunda araştırma yaparken, bu konudaki sağlık sorunlarının dağılımını, görülme sıklıklarını ve bunları etkileyen belirtilerin üzerinde durmuştur, bir başka ifadeyle epidemiyolojik bir çalışma yapmıştır. Peki daha ileriye gidelim, bunu nasıl yapmış: Dispanser kayıtlarını incelemiş, sendikalara gidip sendikalardan her türlü kaydı almaya çalışmış, işçileri ikna edip onlardan bilgi almaya çalışmış. Bilgi almaya çalıştığı işçilerin büyük bir kısmı kayıtdışı ve güvencesiz çalışma koşullarında çalışan işçiler. Hamilton İllinois de kurşun kullanan sanayilerde yüksek ölüm ve hastalık oranlarını gözler önüne sermiş (Abrams, 2001). 1911 ve 1920 yılları arasında Çalışma Bakanlığı'nda özel müfettiş olarak çalışmış. ABD'nin pek çok yerinde madencilik endüstrisinde maden eritmede çalışan işçilerle, silikozis üzerine, titreşim kaynaklı sağlık sorunlarıyla ilgilenmiş.

1919 yılında Harvard Tıp Okulu Endüstriyel Tıp Bölümünde yardımcı doçent olarak atanıyor, Alice Hamilton bir kadın olarak atanan ilk kişi! Peki ne oluyor, burası önemli tamamen bir kadın olduğu için dışlanıyor. New York Tribune gazetesinde atanması şu başlıkla veriliyor: "Harvard Fakültesi'nde Bir Kadın-Son Kale de düştü. Hamilton sosyal etkinliklerden ve akademik prosedürlerin büyük bir kısmından dışlanıyor. KADIN OLDUĞU İÇİN Harvard Kulübüne girmesi yasaklanıyor, tüm öğretim üyelerine dağıtılan okulun maç biletleri kendisine verilmiyor. Dahası mezuniyet törenleri için kendisine verilen davetiyede şu yazıyor: Hiç bir koşul altında platformda bir kadın oturamaz! (Adams, 2001). Bunların büyük bir kısmını kendi otobiyografisinde de anlatıyor. Birinci dünya savaşına girilmesine karşı çıkan, Vietnam savaşına karşı olan Hamilton'un gerek bilimsel duruşu, gerekse de politik duruşu ABD egemen sınıfını hep rahatsız ediyor. 1960'larda 90'larında bir kadınken bile FBI'ın kendisi hakkında dosya tuttuğu söyleniyor (Sicherman'dan aktaran Adams, 2001). Alice Hamilton için yazılacak çok ama çok şey var, umarım kendi otobiyografisi veya onun yaşamını anlatan Sicherman'ın kitabı Türkçe'ye çevrilir diyorum ve burada kesiyorum.

Anlatmaya çalıştığım ve çoğunu anlatamadığım kadınların hepsinin ortak noktaları şunlar; işçi sınıfının çalışma ve yaşam koşulları tüm çalışmalarında onları harekete geçirici unsur. Üretim süreçleriyle işçilerin sağlık ve güvenlikleri arasındaki bağı net bir şekilde kuruyorlar. Hiçbiri yalnızca bilimsel çalışmaların, akademik yoğunluğun içinde değil, politika sahnesinde o veya bu şekilde yer alıyorlar, almak zorunda hissediyorlar kendilerini. Hepsine teşekkür ediyoruz, ismini bilmediğimiz bilim kadınlarına teşekkür ediyoruz ve tabii ki unutmadan en ücra köylerde, acımasız doğa koşullarında devasa endüstriyel yapılar meydana getiren ve bunları getirirken dünyanın en sağlıklı ve güvenli işçi sınıfını yaratan Sovyet bilim kadınlarına, mühendislerine ve teknik elemanlarını da unutmuyoruz... Onların tarihini de bilmeye öğrenmeye çok ama çok ihtiyacımız var. Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun!

Not: Önümüzdeki üç hafta İş Güvenliği Uzmanları'nın sorumluluklarına ve sorunlarına ilişkin bir dosyaya başlıyorum. İlk hafta işin teknik ve bilimsel boyutu, ikinci hafta hukuksal boyutu, üçüncü hafta ise uygulamadaki sorunlara dair görüştüğüm iş güvenliği uzmanlarının görüşlerini ayrıntılı bir şekilde ele almaya çalışacağım.

Kaynaklar

Abrams, H.K. (2001); A Short History of Occupational Health, Journal of Public Health Policy, Vol.22, No:1, P.34-80

Barnetson, B. (2010).The political economy of workplace injury in Canada, AU Press, Athabasca University, Kanada (*Burada injury kavramı yerine ölüm ve yaralanma kullandım. Sadece yaralanma demek yanlış olur, tam çevirisi "hasar" deyince de anlam kayması oluyor. Ölüm ve Yaralanma tam istediğimiz anlamı karşılıyor diye düşünüyorum.)

Hamilton, A., & Hardy, H. (1974). Industrial toxicology. Acton, MA: Publishing

Sciences Group, Inc. (Original work published 1934).

Hamilton, A. (1985). Exploring the dangerous trades: the autobiography of Alice Hamilton. American Industrial Hygiene Association.

Mason Paul, (2009). Çalışarak Yaşamak ya da Savaşarak Ölmek-Küresel İşçi Sınıfı Nasıl Oluştu?, Yordam Kitap, İstanbul

McCoy, V. J. (2006). Alice Hamilton: The Making of a Feminist-Pragmatist Rhetor.

Mogensen, V. (2006). Worker Safety Under Siege. ME Sharpe.

Sicherman, B. (1984). Alice Hamilton, a life in letters. Harvard University Press.

Zinn, H., (2005). A People’s History of the United States, 1492-Present, Harperpernennial Modern Classics, HarperCollins Pub, NY.

İnternet Kaynakları

http://www.oemc.us/necoem/harriet_hardy.html

http://www.nlm.nih.gov/changingthefaceofmedicine/physicians/biography_137.html

http://www.nlm.nih.gov/changingthefaceofmedicine/physicians/biography_138.html

http://news.harvard.edu/gazette/1997/05.01/FacultyofMedici.html

http://schachtmanlaw.com/harriet-hardys-views-on-asbestos-issues/

http://articles.chicagotribune.com/1993-10-15/news/9310150297_1_beryllium-dr-hardy-occupational-hazards