Hiç Brezilya fönü yaptırdınız mı?

Bu hafta tam bir pazar yazısı olsun, biraz gezelim, biraz uzaklara gidelim, okyanusu aşıp, Brezilya'ya... Sao Paulo, Rio de Janeiro ve Salvador... Sonra bakalım bu yolculuk bizi nereye götürür? Ayhan Sicimoğlu’nun gezi programlarındaki gibi yerlere götürmeyeceğini tahmin edersiniz sanırım…

Çevresindeki büyükşehir alanıyla birlikte 20 milyonu aşkın bir şehir Sao Paulo... Brezilya'nın ve Latin Amerika'nın, hatta batı yarı kürenin en büyük kenti. Sevimli bir kent olduğu söylenemez, İstanbul'un eğer AKP devam ederse geleceğini Sao Paulo'da görmek mümkündür, milyonlarca insan gecekondularda yaşar, ulaşım sorundur, kentleşme rezildir, hava basıktır. Sao Paulo’lular, paulistanos, acelecidir, oradan oraya koşturur, sürekli işleri vardır, İstanbullulara sanki daha çok benzerler, çevrelerindekileri fark etmezler çoğu kez. Dolayısıyla kentin kokusunu da… Sao Paulo’da kaldırımlardan değişik rahatsız edici kokular yayılır, alışırsınız belki ama yok alışamazsınız, paulistano değileniz zor... Ama bu kokuları kimi zaman bastıran bir koku duyarsınız, her yerde, özellikle kalabalık yerlerde, parfüm gibi, evet parfüm ama bir farklı sanki dersiniz, herkes aynı parfümü mü kullanıyor diye sorarsınız, merak edersiniz geçersiniz...

Rio de Janeiro hakkında ise çok şey söylenebilir... Rio’lular, cariocas, biraz daha farklıdır. Carioca, Portekizliler bu toprakları sömürge haline getirmeden önce buranın yerlileri olan Tupi yerlilerinin dilinde “beyaz adamın evi” demektir, sonrasında Portekizliler de benimsemiş, Rio’lular kendilerini böyle anmışlardır. Kendileriyle dalga geçmesini severler, aşırı rahatlıklarıyla övünürler, paulistanos’a laf sokmayı severler, bir nevi İzmir-İstanbul kapışması gibi düşünün işte. Şarkılar bestelenmiş İpanema plajından, Copacabana'ya, festivallerinden, dev İsa heykeline (Cristo de Redendor); favelalarından, dünya kupası ve olimpiyatlar için "kentsel dönüşüm" adı altında yerlerinden edilen binlerce insanın ve ucuz ulaşım hakkı için ayaklanan öğrencilerin direnişine... Sao Paulo gibi sevimsiz değildir, sahilden sürekli bir rüzgar eser, kötü kokuları kimi zaman dağıtır, o dağılan kokular arasında yine aynı kokuyu duyarsınız, yine aynı parfüm, yok parfüm değil başka bir şey, yine aynı koku, dalga dalga gelir gider, şaşırırsınız burada da mı aynı koku diye, duyduğunuz kokuyu o ülkeyle özdeşleştirmeye başlarsınız...

Salvador ise Bahia eyaletinin başkentidir. Neredeyse Latin Amerika'da bir Afrika kenti gibidir. Brezilya'nın üçüncü büyük kenti olan Salvador'un nüfusun yüzde sekseni Afrika kökenlidir, sömürge dönemi mimarisi koruma altına alınmıştır. Kentin merkezinde yer alan belediye binasında aşağıya büyük bir asansör iner, burası alt mahalledir (Bairro Baixa) ve burada sahilde Mercado Modelo bulunur. Burada turistik eşyalar, el işleri vs. satılır, ama bu binanın tarihi katlanılamayacak kadar iğrençtir. Salvador'a Afrika'dan (şimdiki isimleriyle Angola, Mozambik ve Gine Bissau gibi ülkelerden) getirilen kölelerin ilk adım attığı, bir hayvan gibi kontrolden geçtiği, dişlerinin, uzuvlarının kontrol edildiği, ancak ondan sonra girmelerine izin verildiği bir yerdir.

Neyse çok uzatmayalım, Salvador'da da aynı kokuyu duyarsınız, bu kez biraz daha az, belki rüzgardan, belki de... Evet burada kadınların çok daha azı saçlarını düzleştirmeye çalışır, çünkü baianos (Bahialılar) kendi Afrikalı kimliklerinden utanmaz, onu benimser (Not: Dizzy Gillespie’nin 1976 yılında çıkan Bahiana albümünde de Brezilya ve Bahia ritmleri hissedilir, bu da dinleme önerisi olsun). Biliriz emperyalizm insanların kendi saç ve ten renklerinden, kimliklerinden bile nefret etmelerini sağlayan bir sistemdir ve büyük metropoller bu nefretin beyaz hayranlığına dönüştüğü yerlerdir. Salvador, daha doğrusu Bahia eyaleti, bu bakımdan Afrika kültürünün çok daha fazla hissedildiği, müzik ritmlerine yansıdığı (Axe kültürü veya ritmleri gibi) bir Brezilya Afrikası'dır. Burada daha az duyarız aynı kokuyu, çünkü kadınlar daha az Brezilya Fönü (escova progressiva) yaptırır... Evet o duyduğumuz koku keratinli bir solüsyon ile beslenerek düzleştirilen, 10-12 hafta parlak, düz ve pürüzsüz görünen saçlardan gelen kokudur. Melezlikten gelen kıvırcık saç, nemli havayla birleşince ve ayrıca kültürel belirlenim işin içine girince saçları uzun süre düzleştirmek ve fönlü gibi göstermek neredeyse bir “zorunluluk”tur. Ve Brezilya, Brezilya fönü (escova progressiva, brazilian blowout solution, brazilian keratin treatment) diye bilinen saç uygulamasının dünyaya yayıldığı yer olmuştur.

Beatriz da Silva da Salvador'da yaşayan yirmilerinin sonlarında bir kadındı, tahmin edileceği üzere Afrika kökenliydi, bir kuaförde çalışıyordu. Şu an ne yaptığını bilmiyoruz, ama Beatriz'in dikkat çekici bazı özellikleri vardı. Neyse şu an Salvador'da olduğumuzu düşünelim ve Beatriz'e şöyle bir bakalım. Beatriz'a baktığımızda sigara kullanmamasına karşın sürekli bir öksürme aksırma, gözlerinde kızarıklık, elinde çatlaklar dikkat çekiyor. Nemli ve sıcak Salvador'da yaklaşık iki kat fiyat vererek klimalı minibüs/midibüslere binebiliyor, 15-16 derecede (!) yolculuk edebiliyor, ama en azından nefes alabiliyorsunuz, hatta bu minibüs/midibüslerin bir kısmı sahilden gidiyor, manzarayı da izleyebiliyorsunuz. Beatriz maalesef bunu yapamıyor, çünkü aldığı ücreti kuruşu kuruşuna harcaması gerekiyor. Bir kuaför salonunda, kuaför yardımcısı, manikürcü ve pedikürcü olarak çalışıyor ve her halinden meslek hastalığı kurbanı olduğu anlaşılıyor. Evet Brezilya fönünü arada o da yaptırıyor ama çoğunlukla bizzat kendisi müşterilerine yapıyor ve onun bu sağlıksız haline belki de en fazla bu katkıda bulunuyor.

Brezilya Fönü Kanser Yapıyor!

Bizzat Brezilya'da bu işlemi yaptırmak isteyeyen, merak eden varsa Türkiye’den birisi gitmiş ve bizzat kişisel bakım blogu “Akmayan Göz Kalemi”nde anlatmış, isteyen okuyabilir. Ama ben gelin bu işin hem meslek hastalıkları hem de bizzat yaptıranlar açısından farklı boyutlarından söz edeyim, bu pazar yazısının biraz ruhuna fatiha okuyayım (!) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanlığı Brezilya Fönü hakkında yayınladığı bilgi notunda şu bilgilere yer veriyor:

"Tüm dünyada brezilya fönü hakkında olası sağlık etkileri ve kanserojen etkileri tartışılmaktadır. Burada, keratin içeren solüsyonlarda yer alan formaldehitin belirli oranların üzerinde olması sağlık açısından risk teşkil edebilmektedir. Formaldehit, kozmetik ürünlerde kullanılması kısıtlanan bir kimyasaldır ve ürünlerde koruyucu amaçla en fazla %0.2 civarinda bulunabilir. Formaldehit önemli kanser ajansları tarafınca kanserojen olduğu kabul edilen bir maddedir. Ancak, kanserojen etkisi doz bağımlı olduğu için, direkt olarak keratin solüsyonlarından temas ile geçtiğinde veya maruziyet sonrası oluşan ne kadarlık bir kümülatif doz ile bu etkisini göstereceği bilinmemektedir. Uzun dönemdeki kanserojen etkileri yanısıra soluma yolu ile vücuta giren formaldehit boğaz ve göz yanmaları ile solunum şikayetlerine yol açabilmektedir.

Piyasalarda son dönemlerde tanıtılan Brezilya Fön solüsyonları formaldehit içermediği iddia edilse de, yurt dışında yapılan bazı araştırmalarda izin verilen miktarının çok daha üzerinde formaldehit konsantrasyonları içerdikleri tespit edilmiştir. Bu nedenle, EPA, FDA ve Kanada Sağlık Bakanlıkları bu solüsyonlar ile ilgili denetimler yapmaya ve halka yönelik uyarılarda bulunmaya başlamıştır.

Bakanlığımız İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu düzenli aralıklar ile piyasa da yer alan kozmetik ürünleri denetlemekte ve gerekli yaptırımlarda bulunmaktadır."

Demek ki, yine çok da farklı olmayan bir öyküye doğru yol alıyoruz. Bir ürün, bir proses, bir madde var, bu maddenin zararları biliniyor, bazı ülkeler yasaklıyor, bazıları yasaklamıyor. Asbest öykülerinden, kurşunlu benzin öykülerinden çok da farklı olmayan bir alanda olduğumuzu hemen anlıyoruz. Bu konuda yapılmış pek çok çalışma var ve çok ciddi riskleri ortaya koyuyor. Bu çalışmalardan kısa kısa söz etmeden, daha önceki yazılarımda sözünü ettiğim bir kavramı da anımsatayım: Pembe yakalı! Özellikle kadın emekçilerin çalıştığı, görece geri planda kalmış, çok fazla üzerine eğilinmemiş, basit ve kadın işi olarak görülen işler; kuaförlük de bunlardan birisi ve tahminimizin ötesinde büyük riskler içeriyor, zaten Beatriz'e bakınca tüm sözü edilen riskleri tek bir kişi üzerinde görüyor şaşırıyor, daha doğrusu kendimize geliyoruz!

Beatriz'in formaldehite maruz kaldığı anlaşılıyor, çünkü formaldehid, kimya sanayinde çok yaygın olarak kullanılan ve 0.1 ppm'in üzerinde gözlerde sulanma, öksürük ve allerjik rahatsızlıklara neden olabiliyor, gaz olarak ortamda 0.2 ppm'in üzerinde bulunduğunda gözlerde sulanma, kaşıntı, kızarıklık, öksürük ve burun kanaması görülüyor. Saçlar düzleşsin diye, formaldehit içeren madde saça sürülüyor, maşayla ısıtılıyor ve gözle bile yayılan gaz görülebiliyor. Beatriz de her gün bunu soluyor...

Maneli ve diğerleri (2014) bu tekniğin çokça kullanıldığı bir başka ülke olan Güney Afrika'da yaptıkları çalışmada Brezilya Fönü yaparken kullanılan malzemelerin sağlık açısından zararlarını ortaya koyarlarken, çok yeni bir çalışmada Galli ve diğerleri (2015) AB ülkelerine odaklanıyor ve piyasada kullanılan malzemelerin büyük bir kısmının ya eşik değerlerin üzerinde, ya da çok yakınında formaldeit içerdiğini gösteriyor. Pierce ve diğerlerinin (2011) çalışması, formaldeid konsantrasyonunun Brazilian Blowout ürünlerinde 11.5%, Global Keratin ürünlerinde 8.3%, Coppola ürünlerinde 3% olduğunu gösterirken, piyasada "formaldehyde free" diye satılan pek çok üründe yüksek miktarlarda bu maddeden bulunduğunu gösteriyor. ABD'de bulunan Hastalık Kontrol Merkezi (Center of Disease Control) tarafından hazırlanan bir raporda da (Durgham ve Page, 2011) Ohio'da bir kuaför salonunda gerçekleştirilen saha çalışmasının sonuçları aktarılıyor, yine formaldeit free diye satılan ürünlerde neredeyse %11 oranında bu maddeden olduğu, çok ciddi riskler yarattığı gösteriliyor. Lorenzini ise Porto Alegre'de yaptığı çalışmada kuaförde çalışanların formaldeidin zararları üzerine algılarını incelemiş ve genelde ihmalkarlığın, tehlikelerin gözardı edilmesinin dikkat çektiğini belirtmiş. Hammam ve diğerlerinin (2014) çalışması ise Mısır'da Zagagig kentine yoğunlaşmış, kuaförlerde ve güzellik salonu çalışanlarında kullanılan malzemelerin genotoksik (DNA'yı da etkileyerek mutasyon veya kansere neden olabilen madde) etkenlerden söz etmiş, kuaförlerde çalışanlarda kullandıkları kimyasallardan dolayı meslek hastalıkları risklerinin, diğer pek çok sektöre nazaran yüksek olduğunu, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin ise yetersizliğini belirtmiş.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın "Kuaförlerde Risk Değerlendirmesi Rehberi" kitapçığına baktığımızda ise kimyasal maddelerle ilgili kısmın çok az olduğunu ve formaldeitten hiç söz edilmediğini görüyoruz. Kuaförlerin, kuaförde çalışanların, hatta bu işlemi yaptıranların da büyük bir kısmı bu risklerden haberdar değil. Bu işlemin doğduğu ve en çok yapıldığı ülke olan Brezilya'da Sao Paulo Belediyesi, Sağlık İzleme Koordinasyonu ve Belediye Sağlık İşleri Müdürlüğü'nün hazırladığı "Beleza com Segurança-Guia Tecnico para Profissionais" (Güvenli Güzellik-Çalışanlar için Teknik Rehber) kitapçığında da aynı bizim rehberdeki gibi, saç güçlendirici, düzeltici kimyasalların tehlikelerinden kısaca söz edilmiş, ama formaldeit ibaresi kesinlikle yer almamış. Formaldeitin zararlarına da kesinlikle yer verilmemiş

ABD'nin bazı eyaletlerinde ve Kanada'da ve Avrupa Birliği'nde Brezilya Fönü olarak bilinen ve yüksek formaldeit içeren bu uygulama yasak, ama Türkiye'de pek çok kuaförün yaptığını, hatta kampanyalı fiyatları bir mahalle kuaförünün camında görmek mümkün. Kaliforniya eyaleti Brezilya Fönü uygulaması üreten firmayı dava ediyor, pek çok eyalet onun peşi sıra gidiyor. Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı ise formaldehiti kansorejen madde olarak listeye yıllardır almış durumda.

Basit bir internet taraması 2008 yılında çıkan bazı haberlere götürüyor bizi. Bu haberlere göre Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ); saç boyası ve diğer kimyasalları kullanan kuaförlerin daha yüksek kanser riskiyle karşı karşıya kalabileceğini bildiriyor.

"DSÖ'ye bağlı Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı tarafından gerçekleştirilen araştırmada, kuaförlerin kanserojen madde ihtiva eden kimyasalları kullanmaları nedeniyle kansere yakalanma riskinin daha yüksek olabileceği ifade edildi. Araştırmada erkek kuaförlerin mesane kanserine yakalanma riskinin, genel nüfusa kıyasla yüzde 20 ila 60 daha yüksek olduğu belirtildi. Kadın kuaförler arasında ise bu riskin düşük olduğu kaydedildi. Akciğer kanserine yakalanma riskinin ise hem erkek hem de kadın kuaförlerde yüzde 30 daha yüksek olduğu ancak bunun kuaförler arasında sigara kullanımının yüksek olmasından da kaynaklanabileceği belirtildi. Araştırmada ayrıca, kadın kuaförlerin yumurtalık kanserine yakalanma oranın, genel ortalamanın üstünde olduğu ifade edildi."

Akşam gazetesinde 2013 yılında çıkan "Saç Düzleştirmede Kanser Riski" başlıklı bir başka haberde ise yine formaldehit kullanımının risklerine dikkat çekiliyor. Dermatoloji uzmanı Ekrem Civaş'ın görüşleri Anadolu Ajansı'nda yer buluyor ve pek çok haber kanalında, gazetede yer alıyor. Kısaca şunları demiş Civaş:

"Saç düzleştirme yöntemi Brezilya fönü ya da Brezilya keratin düzleştirici saç bakımı uygulamalarında, içeriğindeki "formaldehid" isimli kimyasalın sınırlı kullanılması gerekiyor. Kimya sanayinde çok yaygın olarak kullanılan formaldehidin 0.1 ppm'in üzerinde gözlerde sulanma, öksürük ve allerjik rahatsızlıklara yol açtığı, uzun süreli temas veya deri yoluyla alınması halinde kansere neden olduğu belirtiliyor

İçeriğe keratin eklendiğinde, uygulamanın "Brezilya Keratin Düzleştirici Saç Bakımı" ismini aldığını anlatan Civaş, "Böylece içeriğindeki keratin saçta yüzde 60-80 oranında düzleşme ve yüzde 20 oranında bakım sağlayarak saçların daha canlı, pürüzsüz ve parlak görünmesini sağlıyor"

...

Saçların keratini bu kadar uzun sure tutabilmesinin, içeriğindeki 'formaldehid' isimli maddeden kaynaklandığını aktaran Civaş, "Ancak FDA (Amerikan İlaç ve Eczacılık Dairesi) 2012 yılında saç düzleştirme amacıyla yapılan ve Brezilya fönü olarak adlandırılan ürünlerde güvenli sınırların çok daha üzerinde formaldehid belirlemiş ve bu konuda bir uyarı yayınlamış, kozmetik ürünlerde kullanımı ile ilgili kısıtlama getirmiştir" diyor...

Peki neden hala kullanılıyor?

Sorduğumuz kabahat, çünkü ucuz! Çünkü insan yaşamı ucuz. Hele ki kuaför salonları gibi, işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından aklımızın ucundan dahi geçmeyecek yerler söz konusuysa insan yaşamı çok daha ucuz. Başka yöntemler var mı? Var olduğu söyleniyor, yüzde yüz nano teknolojisi, formaldehit içermeyen keratin formülleri vs. vs. Neyse İleri Haber portalını bir anda kozmetik ve bakım sayfası moduna çevirmeyeyim, isteyen incelesin, baksın, ama 150 TL’ye Brezilya Fönü yapılır yazan kuaföre de dalmasın.

Özetin özeti şu; daha önce pek çok yazımda kullandığım bir ifadeyi tekrar etmek durumundayım, teknoloji ve üretim teknikleri her alanda gelişirken, emekçiler her zaman bir kobay muamelesi gördüler, görmekteler. Üretim yöntemi, teknoloji, kullanılan ekipman, malzeme vesaire insan yaşamına zararlı mı değil mi diye bakılmadan herhangi bir üretim sürecine başlamak kapitalizmin temel özelliklerinden birisi. İnsan yaşamının ciddiye alınması ise tamamen emekçilerin bilinçli bir mücadelesinin sonucu oluyor ve olacak. Maden ocaklarında da, inşaat şantiyelerinde de, otomobil fabrikalarında da kuaförlerde de bu böyle.

Kaynaklar

Galli C.D., Bettin F., Metra P., Fidentea P., Dominicis, E., Marinovich M. (2015). Novel analytical method to measure formaldehyde release from heated hair straightening cosmetic products: impact on risk assessment, Regulatory Toxicology and Pharmacology

Hammam, R. A., Ghareeb, N. S., Arafa, M. H., & Atteia, H. H. (2014). Genotoxicity among Hairdressers and the Level of Commitment to Occupational Safety Measures at Beauty Salons, in Zagazig City, Egypt. Occupational Diseases and Environmental Medicine, 2014.

Lorenzini, S. (2010). Percepções dos cabeleireiros sobre à toxicidade do formaldeído.

Maneli, M. H., Smith, P., & Khumalo, N. P. (2014). Elevated formaldehyde concentration in “Brazilian keratin type” hair-straightening products: A cross-sectional study. Journal of the American Academy of Dermatology, 70(2); 276-280.

Pierce, J. S., Abelmann, A., Spicer, L. J., Adams, R. E., Glynn, M. E., Neier, K., ... & Gaffney, S. H. (2011). Characterization of formaldehyde exposure resulting from the use of four professional hair straightening products. Journal of occupational and environmental hygiene, 8(11); 686-699.

Srinivas Durgam S. and Page E.(2011) Formaldehyde Exposures During Brazilian Blowout Hair Smoothing Treatment at a Hair Salon – Ohio CDC Health Hazard Evaluation Report 2011-0014-3147

İnternet Kaynakları

http://akmayangozkalemi.blogspot.com.tr/2013/10/brezilyada-brezilya-fonu-deneyimi.html

Beleza com Segurança-Guia Tecnico para Profissionais http://www.prefeitura.sp.gov.br/cidade/secretarias/upload/Guia_Final_1_1254748059.pdf

http://kanser.gov.tr/Dosya/Bilgi-Dokumanlari/raporlar/brezilyafonu.pdf

http://www.bugun.com.tr/kuaforlerin-meslek-hastaligi-kanser-20647-haberi.aspx

http://www.aksam.com.tr/saglik/sac-duzlestirmede-kanser-riski/haber-220863

http://www.haber3.com/kuaforler-ve-berberler-risk-altinda-1202808h.htm#ixzz3aQJhYcUO

http://www.nasil.tv/Amerikan-keratinin-Brezilya-fonunden-farki-nedir

http://www.dailymail.co.uk/health/article-1360291/Brazilian-blowout-hair-treatment-contain-dangerous-chemicals.html

http://notjustaprettyface.org/blog/hairsylist-speaks-out-its-time-to-ban-toxic-brazilian-blowout