Gelin ortalamacılık yapalım

İşin kolayına kaçmak olduğu sanılır; aslında pek de öyle değildir…

Sol siyasetteki ortalamacılıktan söz ediyoruz.

“Kolaycılıktır” diye kestirip atanlar ortalamacılar olarak neler çektiğimizi bir bilseler…

Sayılar söz konusu olduğunda iş gerçekten kolaydır. Sözgelimi 3, 4, 7 ve 16 sayılarından oluşan bir küme düşünelim. Toplarsınız 30 eder, dörde bölüp 7,5 sayısını elde edersiniz. Ortalama 7,5’tur ve bu kadar basittir.

Peki, AKP karşıtlığı, yurtseverlik, Aydınlanmacılık, sınıf siyaseti, sosyalizm vurgusu, Kürt özgürlük hareketi, çevre sorunları ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi duyarlılıkların söz konusu olduğu bir gündemde “ortalamayı” nasıl tutturacaksınız?

O kadar kolaysa çıkın işin içinden de görelim…

Ancak, yıllardır bu işte ihtisas kesbetmiş kişiler olarak bizler çok şükür bu zorluğun üstesinden gelebiliyoruz. 

Bunun için, az önce sözü edilen siyasal-toplumsal duyarlılıklara belirli sayısal değerler veriyoruz. Örneğin “AKP karşıtlığı” ile başlayıp “toplumsal cinsiyet eşitliğine” kadar uzanan temalara verdiğimiz sayısal değerlerden hareketle bir ortalamaya ulaşıyoruz.

Bu arada işin sahiden kolayına kaçıp basit aritmetik ortalama aldığımız sanılmasın. Dedik ya, bu alanda ihtisasımız var; basit değil, ağırlıklı ortalamayı tutturuyoruz.

Nasıl mı?

Bir kere, kümedeki sayısal değerlerin frekanslarının farklı olduğunu biliyoruz. En baştaki basit örneğe dönelim. Bu kez kümedeki sayılar 3, 4, 7, 7, 7 ve 16 olsun. Toplam 44’tür ve 6’ya bölündüğünde 7,3 ortalaması elde edilir. Dikkat ederseniz, ilk ortalama 7,5 iken bu kez ortalama 7’ye biraz daha yaklaşmış, 7,3 olmuştur.

İşte bunun gibi, siyasal duyarlılıklar kümesinde sözgelimi “sınıf siyasetinin” frekansı daha yüksek ise ağırlıklı ortalamayı da bunu hesap ederek alıyoruz ve sonuçta ulaştığımız ortalama “sınıf siyasetinin” ağırlığını biraz daha fazla yansıtıyor. 

Elbette bu bizim kendi ortalamamız.

İçinde yer aldığımız topluluğun (cephe, hareket vb.) farklı öznelerinin bizim gibi “sınıf siyasetine” değil de başka duyarlılıklara daha fazla ağırlık tanıması mümkün. Dolayısıyla onların da kendi ortalamaları var. Biz ise bu kez kendi ortalamamızla diğer öznelerin ortalamalarının nihai ortalamasını (bu kez söz konusu öznelerin nicel ağırlıklarına göre) alıp siyasal-ideolojik söylemlerimizi öyle belirliyoruz.

Evet, biraz zor oluyor, ama sonuçta hiç de fena olmuyor…

***

Bu arada “monoblok” bir özne olduğumuz da sanılmasın. Doğru, ortalamacılıkta hepimiz anlaşıyoruz, ama aramızda ortalamanın bulunmasında farklı yöntemler izlemek isteyenler de var.

Daha doğrusu var idi…

Bu arkadaşlardan medyancıları ve modcuları yakınlarda tasfiye ettik.

Medyancılar (ortancacılar) diyordu ki siyasal-toplumsal temalar taşıdıkları değerlere göre büyükten küçüğe ya da küçükten büyüğe sıralandığında tam ortada olan, yani altında ve üstünde eşit sayıda duyarlılık bırakan duyarlılık hangisi ise bunu benimseyelim. Modcular ise dağılımda en çok tekrarlanan duyarlılığa odaklanalım, gerisini boş verelim görüşündeydiler.  

Her ikisi de resmen ve alenen oportünizm olurdu.

Biz de böyle eğilimleri içimizde barındırmayacağımızdan medyancıları ve modcuları tasfiye ettik.

Şimdi, zaman içindeki değişkenlikleri de dikkate alarak ağırlıklı ortalama çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Biraz zaman alıyor, ama hem sonuç iyi çıkıyor hem de süreç zevkli oluyor, keyif veriyor.

Hadi siz de gelin, hep birlikte ortalamacılık yapalım…   

 

NOT: Bu yazıya belirli bir kesimden verilebilecek tepkilerin ortalaması hakkında şimdiden bir şeyler söylemek mümkün. “Kime ne diyor, anlamadık”, “Yakınlarda tasfiye edilenler kimlerdi?”, “Ciddi eleştirilere ciddi yanıt yerine işi laubaliliğe vuruyor”, “Siyasette bu yolla ortalama alınmasının teknik güçlükleri vardır” ve “Adam ortalamacı olduğunu resmen itiraf ediyor” gibi tepkiler arasında ağırlığı muhtemelen son ikisinden biri oluşturacaktır.