Çimanimani Dağları’nda neler oluyor?

“Diyalektik ve tarihsel materyalizm” deriz…

Bu öğretiye dayanan çözümleme yöntemi ise epeydir “Marksist yöntem” olarak biliniyor.

Her derde deva mıdır?

Kimilerince öyledir. Örneğin Türkiye’de son dönemin gelişmelerini doğru okuyamadığı, öngörülerinde yanlışlandığı düşünülen sosyalistlere “Marksist yöntemi kullanmadınız da ondan” diyenleri görüyoruz…

Sahiden böyle midir?

Konuya döneceğiz.

***

Korkut Boratav’ın bir aktarımıyla devam edelim.

Korkut hoca 80’lerde Zimbabwe’deyken bir öğrencisi “maddeci tarih görüşü” konulu bir seminer hazırlamış. Eski bir gerilla olan, 30 yaşını aşmış bu öğrenci, yaptığı sunumda maddeci tarih görüşünün geçerliliğini anlattıktan sonra bir eksikliğine de değinmiş:

Maddeci tarih görüşü iyidir, ama Çimanimani Dağları’ndaki olayları açıklayamamaktadır…

Çimanimani, Zimbabwe-Mozambik sınırında bir dağ sırasıdır. Korkut hocanın daha sonra öğrendiğine göre jeolojik yapısı “ters” sayılan bu özel coğrafya insanlarda kimi tuhaf algılara yol açmaktadır. Bir de, oralara gezinti amacıyla gidenlerden kaybolanlar, kendilerinden bir daha haber alınamayanlar vardır…

Ve maddeci tarih görüşü bunları açıklamakta yetersiz kalmaktadır (Korkut Boratav; Emperyalizm, Sosyalizm ve Türkiye, Yordam Yayınları 2010, s. 175).

Ne dersiniz?

Bunun gibi: Ya Türkiye’nin siyasal yaşamında da Çimanimani Dağları’ndaki gibi esrarengiz şeyler oluyor, Marksist yöntemin inceliklerine vakıf kişiler bile “yöntem kifayetsizliğinden” süreci doğru tespit edemiyor, isabetli öngörülerde bulunamıyorsa?

***

Bir örnek:

Ulusların kendi kaderlerini tayini, emperyalist bloğun iç çelişkileri, bu arada “ultra emperyalizm” gibi başlıklarda Lenin’in Lüksemburg, Kautsky ve diğerleri karşısında haklı çıkması, doğrudan doğruya Marksist yöntemi onlardan çok daha ustaca kullanmasının sonucudur.

Peki, Lenin aynı yöntemi kullanarak ülkesindeki siyasal süreçler nelere gebeyse, bunların hepsini önceden görebilmiş midir?

Örneğin Lenin 1916’da İsviçre’deyken Rusya’daki Şubat 1917’yi kestirebilmiş midir?  

Kuşkusuz, bunlar Çimanimani Dağları’nda olanlar kadar esrarengiz şeyler değildir. Değildir ama elde Marksist yöntem var diye hepsinin öngörülmesini beklemek, süreçteki ve “gerçek zamandaki” her tür olumsallığı dışlayan mutlak tespitler aramak saçmadır.

Marx’a (18 Brumaire-1852) “bunları birkaç yıl önce söyleseydin ya kardeşim” demeye benzer…

***

Türkiye’ye dönelim…

Yakın geçmişte AKP’ye bu ülkeyi “demokratikleştirici” misyon biçenler, meselenin maddi temeline pek önem vermedikleri ve çelişkiler hiyerarşisinde altlarda duranlara takılıp kaldıkları için fena halde çuvallamışlardır.

Yani bu kesime “Marksist yöntemin orasını burasını başka şeylerle melezleyip kullanmaya kalkarsanız işte böyle olur” demek mümkündür. Ha “Marksist yöntem de ne ki, biz başka modellerden hareket ettik” derlerse “o zaman müstahaksınız” deriz olur biter…

Uzatmayalım: Marksist yöntem, daha bütünlüklü ve tarihsel boyuta sahip olguların değerlendirilmesinde vazgeçilmez bir araçtır; üstelik üzerine çok fazla şey katmadan… Ancak, aynı Marksist yöntem, Türkiye’de örneğin 7 Haziran-1 Kasım 2015 dönemini değerlendirirken ya da “önümüzdeki birkaç yıl içinde neler olabilir” sorusuna yanıt ararken başka girdilere ihtiyaç duyar; daha esnek ve ucu açık olmak zorundadır.

Yoksa “maddeci tarih görüşü” Çimanimani Dağları’ndaki olaylara uygulandığında ne çıkıyorsa buradan da o çıkar…   

***

Sahi, Türkiye’de önümüzdeki birkaç yıl içinde neler olabilir?

Yani “Marksist yöntemle” bakıldığında?

Söylenebilecek şudur: Türkiye, önümüzdeki dönemi, bir siyasal odağın yumuşama, vaz geçme gibi rota değişikliklerine hiç yer vermeyen faşist hamleleriyle, bu odağın yaptıklarının çoğunu müktesebat sayan, ama kendini “restorasyoncu” olarak sunan bir başka odak arasındaki itişmelerle yaşayacaktır. 

İlkiyse, artık faşizm denmesinde hiçbir sakınca yoktur…

Restorasyonsa, “liberal” olmayacağı kesindir… 

Restorasyonsa, isteyen Yalçın Küçük’ün 36 yıl önce Erbakan ve 12 Eylül için söylediğini uyarlayabilir: “Erdoğan’ı indirip Erdoğancılık yapacaklar…”  

Bundan ötesi Çimanimani Dağları’dır ve hangi yönteme başvurursak vuralım orada olacakları bugünden kestirmek mümkün değildir.