Barış isteyen akademisyenler KHK’larla işlerinden oldular, haklarında davalar açıldı. Barış talebiyle sokağa çıkanlar ve sosyal medyada savaş karşıtı paylaşım yapanlar gözaltına alınıyor, tutuklanıyorlar. 

Geçtiğimiz iki hafta içinde barış olsun diyen sanatçılar hedef tahtasına oturtuldu. Meltem Cumbul ‘Yurtta barış, cihanda barış’ sözünü paylaştığı için sosyal medyada lince uğradı, Ceylan Ertem ‘Savaşa hayır’ dediği için twitter hesabı kapatıldı.

 ‘Savaş, doğada ve insanda tahribat yapan, toplumsal yaşamı tehdit eden, insan eliyle yaratılan bir halk sağlığı sorunudur.’ Şeklinde bir açıklama yapan Türk Tabipleri Birliğinin Merkez Konsey üyelerine dava açıldı ve gözaltına alındılar. 

Birçok ilde çeşitli kurumlardan aktivistler, sendikacılar ve siyasetçiler Barış dedikleri için gözaltına alınıyorlar, bazıları tutuklanıyor. 

İnsan soruyor kendine; ‘savaş olmasın demekten daha doğal ne olabilir?’ diye…  

Barış olsun demek nasıl suç olabilir?

Ve en başta biz kadınlar barış demekten vazgeçebilir miyiz?

Savaşlar insanları en fazla öldüren sakat bırakan nedenlerin başında gelirken, 

Savaşlara bağlı salgın hastalıklar, ölümler, sakatlıklar en fazla kadın ve çocukları etkilerken,

Savaşlarda özellikle cephe gerisinde kadınlar şiddetin her türüyle yok edilirken,

Savaşın yarattığı travmanın en ağır sonuçlarını kadınlar ve çocuklar yaşarken,

Barış istemekten vazgeçebilir miyiz?

Ve soruyor insan Barış diyenler OHAL ve KHK düzeni tarafından susturulabilir mi?

Hayır!

Yine, yeniden, Barış olsun!

….
Ve doğacak tüm buğdaylar için barış olsun!  
Çayır çimen arayan bütün aşklar için,  
Ve bütün yaşayanlar için;  
Bütün sular, bütün topraklar için  
Barış olsun!  

Pablo Neruda (uyansın oduncu şiirinden)