Bu dayanılmaz koku
Kamuoyunda son yıllarda öne çıkan çoğu cinayet gibi Büyüknohutçular davası da kapatılmak isteniyor… Güçlülerin zalim hukuku, insan yaşamını, doğayı ve adaleti katlederek ilerliyor.
Türkiye her anlamda bir çöküş içinde. Bu sayfalarda en çok konuştuğumuz ekonominin ve ekolojinin çöküşü. Ama onlardan önce belki de adalet sistemi çökmüştü ve o çöktüğü içinde diğerlerinin onu takip etmesi daha kolaydı.
Doktora ve kadına şiddet uygulayan faillerin, uyuşturucu baronlarının serbest bırakıldığı, iktidarı fikren eleştirenin tutuklandığı “Adalet Sarayları” inşa eden bir AKP düzenindeyiz. 25 kişinin öldüğü Çorlu tren kazasında, sorumlu TCDD görevli ve bürokratları yerine, ölenlerin aileleri yargı karşısına çıkarıldı. Soma faciasında 301 madencinin ölümüne neden olan maden sahipleri değil, ölen madencilerin avukatı halen hapiste…
Bazı davalarda cinayetler meçhul kaldı. Şaban Vatan, kızı Rabia Naz için yıllardır uğraşıyor, kızının katillerine ulaşamadı, dava örtbas edildi. Nadira Kadirova adlı kadının ölümünde, tüm oklar eski bir AKP milletvekilini işaret ederken o şahıs yargılanamadı.
İşte o davalardan biri de Büyüknohutçular davasıydı. Yaşam savunucuları Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu, Antalya Finike’de doğayı tahrip eden mermer ocaklarına karşı mücadele veriyordu. Finike Kızılcık yaylasındaki evlerinde 5 yıl önce katledildiler.
Yakınlarına, çiftin henüz 10 gün önce bölgeye taşınan biri tarafından öldürüldükleri söylendi. Önce “Tetikçi Ali Yamuç suçunu itiraf etti” dendi. Sonra tetikçinin cezaevindeyken eşine yazdığı ve bir maden ocağı sahibini suçladığı mektup ortaya çıktı. Maden ocağı sahibi değil ama mektubu alan eş Fatma Yamuç tutuklandı. Zanlı Ali, 2. ifadesinde de çelişkili beyanlar verdi ama bu çelişkiler üzerinde Savcılık durmadı. Uyuşturucu müptelası olduğu ve cinayetleri kriz halinde işlediği söylendi. Ama bir uyuşturucu müptelasının kriz halindeyken, çaldığı bir tüfekle hiç parmak izi bırakmadan bir eve girip nasıl iki cinayet işlediği, evi nasıl kilitleyip gittiği üzerinde durulmadı. 10 gün önce Yamuçları oraya kimin yerleştirdiği, cinayetlerden 3 gün önce Büyüknohutçular’ın arazisinde çıkan yangın ve bunda Yamuçlar’ın rolü sorgulanmadı.
Mektubun ortaya çıkmasından sonra, can güvenliği nedeniyle zanlı Ali’nin cezaevi değiştirildi. Daha güvenli bir cezaevi olması gerekirken Ali Yamuç’un nakledildiği Alanya cezaevinde intihar ettiği haberi geldi! Cezaevindeki her ölüm şüpheli ölümdür. Bu ölüm üzerinde de durulmadı. “Türkiye’nin Kennedy davası” adım adım hazırlanıyordu. Alanya Savcılığı'nın hazırladığı rapora göre, Ali Yamuç'un kaldığı koğuşun banyosunda havalandırma penceresine eşofman lastiğiyle kendini astığı belirtildi.
Büyüknohutçu çiftinin dava dosyası, katil zanlısı Ali Yamuç cezaevinde ölü bulunduğu için düşürüldü. Fatma Yamuç hakkında cinayete yardım etmek suçundan iddianame kabul edilerek yargılama başladı. Sanık Fatma, yargılandığı Elmalı Ağır Ceza Mahkemesinde cinayete yardım etmek suçundan beraat etti. Ancak Mahkeme, dosyanın durumuna göre, azmettiriciler hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
Finike Cumhuriyet Savcılığı bu mahkeme kararına rağmen yeni hiçbir soruşturma yürütmeyerek, dosyaya takipsizlik kararı verdi. Ailenin itirazı üzerine dosya Elmalı Sulh Ceza Mahkemesi’ne gitti. Mahkeme maalesef azmettiriciler yönünden hiçbir değerlendirme yapmadan itirazı reddetti ve dosya kapandı. Aile, şimdi Anaysa Mahkemesi’ne gitmeye hazırlanıyor.
Cinayetlerin üstü baştan beri eksik soruşturmayla örtüldüğü gibi suç ihbarı da sonuçsuz kaldı. Ali Yamuç’un cezaevinde ne şekilde öldüğü, ölümüne kimlerin yardım ettiği de belirlenmemiştir.
Kamuoyunda son yıllarda öne çıkan çoğu cinayet gibi Büyüknohutçular davası da kapatılmak isteniyor… Güçlülerin zalim hukuku, insan yaşamını, doğayı ve adaleti katlederek ilerliyor.
Toplumda önce adalet ölüyor. Ölürken etrafında ki her şeyi de yavaşça yok ediyor ve çürütüyor.
Bu dayanılmaz koku, içinde yaşadığımız çürümüş düzenden geliyor.