Bosna'nın Kudüs oyu

Dün BM Genel Kurulu’ndaki Donald Trump’ın Kudüs kararını eleştiren karar tasarısı için yapılan oylamada çekimser oy veren 35 ülke arasında Bosna-Hersek’in de olması sosyal medyada bir anda infial yarattı. Benzer tepkiler örneğin, Bosna-Hersek Örovizyon’da Sırbistan’a yüksek puan verdiğinde de oluyor. Bu tepkilerin nedeni ise can dostumuz Bosna-Hersek hakkında hemen hemen zır cahil oluşumuz.

Öncelikle şunu söylemek gerekiyor: Özellikle İslamcı cenahta Bosna-Hersek’in tamamen Müslümanlardan oluştuğuna dair bir kanı vardır. Fakat kabaca Müslümanlar (ya da Boşnaklar diyelim) Bosna-Hersek nüfusunun %50’sini oluşturur. Nüfusun %35’ini Bosnalı Sırplar, %15’ini de Bosnalı Hırvatlar oluşturur. Bosnalı Müslümanların da İslam anlayışının birçok İslamcıyı üzecek, hayal kırıklığına uğratacak cinsten bir Müslümanlık olduğu konusunu başka bir yazıya bırakalım. Ama daha da önemlisi, ülkedeki cumhurbaşkanlığı sistemidir. Sekiz ayda bir rotasyona tabi tutulan cumhurbaşkanlığı Boşnak, Sırp ve Hırvat Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyeleri arasında değişir. Yani Bosna’nın cumhurbaşkanı sekiz aylığına Boşnak, sekiz aylığına Sırp, sekiz aylığına da Hırvat’tır.

Bu durum en çok dış politikada sorun yaratır. Mesela, Ukrayna, Suriye, Kırım, Kosova gibi konularda ortak karar alamazlar. Bosnalı Sırplar Rusya taraftarı bir konum alır, Hırvatlar NATO’cu ve AB’cidir, Boşnaklar da çoğunlukla Türkiye’nin kararlarına yanlarlar. 

Dünkü oylamada garip olan şey ise, Bosna-Hersek’in çekimser oy kullanmasından ziyade, Bosna’daki üçlü sistemdeki aktörlerin tercihleriydi. Genelde BM kararları oylanırken Bosna-Hersek’in Boşnak ve Hırvat üyeleri emperyalizmle tam bir uyum içindedir. Bosnalı Sırplar ise genellikle Rusya yanlısı bir tercihte bulunur. 

Dünkü oylamada ise çok farklı oldu. Boşnaklar “evet” oyu yönünde irade belirtirken Hırvatların ve Sırpların “çekimser” kalmasından dolayı Bosna-Hersek “çekimser” oy kullandı. Hırvatistan’ın da çekimser oy kullandığı bir oylamada Bosnalı Hırvatların “çekimser” kalması anlaşılabilir bir şey, fakat Rusya ve Sırbistan’ın “evet” oyu kullandığı göz önünde tutulursa Bosnalı Sırpların “çekimser” oy kullanması oldukça ilginç.

Oylamadan önce Bosnalı Sırpların lideri Dodik Reis Bosnalı Sırpların temsilcisi Mladen İvaniç’e bir mektup göndermiş ve şunları yazmış: “İsrail ve Sırp Cumhuriyeti arasında dostluk ilişkileri var. Bosna-Hersek de bu diplomatik ilişkileri bozacak her türlü gelişmeye engel olmalı.” 

Dodik’in bu tavsiyesinin altında elbette ki Bosna-İsrail ilişkilerinin çok gelişmiş olması yok. Fakat Dodik’in ABD’nin delisinin gözüne girme telaşı var. Geçen sene bu zamanlarda Trump’ın seçilmesinin Balkanlar’daki etkisini inceleyen bir yazımızda Bosna Sırp Cumhuriyeti’nin Trump’a verdiği desteği ve Trump’ın seçilmesiyle düzenlenen kutlamaları yazmıştık.

Dodik çok açık ki Trump’ın gözüne girmeye çalışıyor. Hem de ne zaman? Tam da, özellikle Sırbistan ve kısmen de Rusya’nın mahallenin haylaz çocuğu Dodik’i aşırılıklarından dolayı sürekli azarladıkları zaman. Ömür boyu hapse mahkûm olan savaş suçlusu Ratko Mladiç’e sempatisini gizlemeyen Dodik, Balkanlar’daki Bosna yarasını sürekli kaşıyor ve ne Vuçiç ne de Putin bu durumdan hiç memnun değil. 

Geçtiğimiz Eylül ayında Dayton Anlaşmasına aykırı olduğu halde, Dodik Sırp Cumhuriyeti’nin “Devlet günü” kutlamasını Bosna-Hersek Devlet Günü’nden farklı bir günde kutlanmasına ilişkin bir referandum düzenlemişti. Açıkça bağımsızlık iradesinin yoklaması niteliğindeki bu referandumun kararı bile Balkanlar’ı karıştırmaya yetmişti. Hatta Batı hemen iç savaş telaşına düşmüştü. Daha doğrusu iç savaş beklentisine girmişti. Vuçiç’in referandumu desteklemediğine yönelik açıklamalarına rağmen pandoranın kutusunu açan Dodik’in kulakları fena halde çekilmişti. 

Hatta referandum sonrası “Savaşa hazırız” açıklaması yapan Bakir İzzetbegoviç’in bu açıklamasına sert tepki gösteren Dodik, Vuçiç’ten beklediği desteği bulamayarak hayal kırıklığına uğramış, sessizce yerine oturmuştu. 

Enteresan bir anekdot olarak da not alalım: Bu referandumu protesto eden ABD Saraybosna büyükelçisinin kulağı da Trump tarafından çekilmişti.

Sürekli olarak evin haylaz çocuğu gibi Vuçiç’ten azar yiyen Dodik evde bulamadığı şefkati ABD’nin delisinde arıyor ve şimdiye kadar Balkanlar’da Bosna’nın tarafından yer alan ABD’nin tarafını değiştirmek için Trump’a olan sadakatini kanıtlamaya çalışıyor. BM Genel Kurulu’ndaki dünkü oylama Dodik’e benzersiz bir fırsat vermiştir. Vuçiç ve Putin’e “beni kolay kolay dışlayamazsınız” mesajını vermiştir.

Öte yandan göz ardı edemeyeceğimiz bir şey daha var: Bakir İzzetbegoviç “evet” iradesinde olmasına rağmen Bosna’nın ABD aleyhine oy kullanmamış olması muhtemelen kendisini ve Balkanlar’da ABD güdümü dışında hareket edemeyen partisini de rahatlatmıştır.

Bosna’nın Filistin halkının yanında oy kullanamamasında bütün suçu Dodik’e attık mı, Bosna’da kimsenin başı ağrımayacaktır.