Bir Kürt çocuğunun iş kazası ihtimali nedir?

"İş Kazası" 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası'nda "İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen özre uğratan olay" olarak tanımlanırken, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, iş kazaları ile ilgili düzenleme yaparken iş kazasının tanımını yapmak yerine iş kazası sayılacak halleri belirtmiştir. Kanun’un 13. Maddesinde;

“İş kazası;

-sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

-işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,

-bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

-bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,

-sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olaydır”

Dolayısıyla bir işyerinde ölüyorsanız veya bir işyeri eklentisinde ölüyorsanız bu iş kazasıdır hukuken. Örneğin bir odun deposundasınız, odun deposu çalıştığınız fırına ait, onun bir eklentisi ve orada kafatasınız parçalanıyor ve gözünüz çıkarılıyor. Evet bu iş kazasıdır!

Peki, tanımlardan devam edelim. Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik diyor ki:

Genç işçi : 15 yaşını tamamlamış, ancak 18 yaşını tamamlamamış kişiyi,

Çocuk işçi : 14 yaşını bitirmiş, 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış kişiyi,

Demek ki, çalıştıkları işyerine ait odunluğun içindeki tuvalet bölmesine bir mukavva serip sığınmış olan, biri 14 diğeri 18'ine gelmemiş iki çocuktan birisi çocuk işçi, diğeri ise genç işçi.

"Kahraman ailesi ayrıca, Aydemir ile Aslan’ın “çatışmada ölü olarak ele geçirildikleri” resmi açıklamasının aksine, duydukları silah seslerinden gençlerin taranarak infaz edildikleri izlenimini edindiklerini ifade etmişlerdir. Görüştüğümüz herkesin maktul gençlerin silahları olmadığı beyanının yanısıra, heyetimiz de olay mahali odunlukta yaptığı incelemede çatışmaya delalet edecek yoğunlukta kurşun izi görmemiş; tavan ve duvarlara yapışan kemik ve et parçalarının ancak baş bölgesine yakın mesafeden ateş edilmek suretiyle infaz edilmiş olduklarıyla açıklanabileceği izlenimini edinmiştir. Keza, maktulleri teşhis eden babalar Hanifi Aydemir ve Şükrü Aydemir’in cesetlerdeki tahrifata dair tasvirleri bu izlenimleri doğrular niteliktedir."

Demek ki, yakın mesafeden başlarına kurşun sıkılan, yüzleri tanınmayacak hale gelen, olay sırasında bir işyeri eklentisi içinde yer alan biri çocuk işçi diğeri genç işçi Muhammed Aydın ve Orhan Arslan'ın ölümleri hukuken "iş kazası"!

YETER!

Evet, ne kadar soğuk bir giriş yaptığımı farketmişsinizdir. Çünkü düşünmek istemiyorum ama başka şey düşünemiyorum. Çünkü elim ayağım titriyor, üzülmek ve ağlamak sınırını bu ülkede yaşayan yüzbinlerce kişi gibi aştım, duygularımı tarif edecek tek şey kin, öfke, nefret ve acı. Evet acı...

Bir Kürt çocuğun ölme ihtimali!

Geçen yazımda söz etmiştim, "iş kazasına" uğrama olasılığınız sizin ait olduğunuz sınıfla doğrudan ilişkilidir. Bir sermaye sahibinin iş kazasına uğrama olasılığı ile bir işçininki farklıdır.

Peki bir Kürt çocuğun iş kazasına uğrama ihtimali nedir? Ekmek parasını çıkarabilmek için fırın işçisi olarak çalışan, hukuken çocuk ve genç işçi olan, ama bizim için çocuk olan ve hep çocuk kalacak olan Muhammed ve Orhan'ın iş kazasına uğrama ihtimali?

Muhammed ve Orhan'ın sığındıkları bir odunlukta, kafalarına mermi sıkılarak katledilme ihtimali nedir?

Sadece, evet altını çiziyorum sadece Kürt olduğu için, Ağrı Diyadin'de yaşadığı için öldürülen resmi açıklamaya göre "terörist" denen çocukların ölme ihtimali nedir?

Benzin istasyonunda çalışan Cabbar Acar'ın Şırnak'ın İdil ilçesinde çatışma sırasında arada kalarak yaşamını yitirme ihtimali nedir?

"Vatan Hizmeti"ni yapmakta olan genç işçilerin, genç işçi çocuklarının patlayan mayınla ölme ihtimali, dağların ortasına "neredeyse gel beni vur" diye yapılan derme çatma bir karakol binasında ölme ihtimali nedir?

Yarın bizim çocuklarımızın, İzmir'de İstanbul'da, İzmit'te, Balıkesir'de evinde, çalıştığı yerde öldürülme ihtimali?

1993 yılını hatırlarsınız, Perpa baskınını Özel Harekatçı Ayhan Çarkın itiraf etmişti; "basit bir gaz bombasıyla yapılabilecek bir operasyondu. Silah kullanılması gerekmezdi. Buna rağmen yargısız infaz yaptık. Oradakiler bizimle çatışmaya girmedi. Çatışma süsü verildi. Garson kızı da (Selma Çıtlak) tanık kalmasın diye öldürdük. Sonradan çok pişmanlık duydum."

İşyerlerimizde "yargısız infaz"a kurban gidip "iş kazası"na maruz kalma ihtimalimiz nedir?

Uzatamıyorum...

Silvan'da, Suruç'ta, Şırnak'ta, Diyadin'de, Ağrı'da... 7 Haziran sonrası bunun gibi kaç "iş kazası" gerçekleşti ve "iş kazasına" uğrayanlara "terörist" denildi!

Şair ve edebiyatçı değilim, şair ve edebiyatçılara yalvarıyorum Muhammed'i ve Orhan'ı unutturmayın bize. Benim gibi düz, dümdüz yazanlar bunu yapamaz, lütfen unutturmayın o iki çocuğu bize...

Barış, amasız fakatsız barış, hemen hemen hemen...